TEMSİL KABİLİYETİ

Günümüzde samanlıkta iğne bulmak, işini iyi yapanı bulmaktan daha kolay bir hale geldi. İnsanlar karşılarında sağlıklı bir çalışan profili bulduğunda ya üste para vermek istiyorlar ya da bin bir dua ve minnet ifadeleri ile duygularını dile getirmeye çalışıyorlar. İyi olanların da iyileri, ben ne yaptım ki sadece işimi yaptım deyip geçiştiriyor. Bu mütevazı yaklaşım onu insan üstü bir duruma yükseltebiliyor. Oysa hakikaten de yapılan, sadece bir meslek çalışanının yapması gerekendir. Sonuç ise zaten olması beklenen sonuçtur. Burada ne fazladan bir teşekküre ne de abartılacak bir minnet ifadesine gerek yoktur. Herkes işini yapmıştır. O kadar!
Ancak günümüzde geldiğimiz şu noktaya tesir eden bir çok etkeni de göz ardı etmemek gerekir. Bunların başında yanlış eğitim politikaları geliyor. İktisat, istatistik, yatırım, planlama, programlama, araştırma - geliştirme gibi başlıklarda yürütülen faaliyetlerin siyasetten uzak, bağımsız, milli ve samimi olması gerekiyor. Bir toplumun bu dediklerimizi başarabilecek elit tabakayı kendi içerisinde yaratması gerekiyor! Alev Alatlı Hocamız bu tabakanın sağlıklı bir toplumda mutlaka olması gerektiğini ifade ediyor. Hocamız burada bahsi geçen elit kelimesinin, toplumda kendisine verilen sorumluluğu liyakatle üzerinde taşıyan insanları belirttiğini söylüyor.
Geçtiğimiz günlerde okulumuzda Erasmus Programları çerçevesinde yürütülen faaliyetler kapsamında bir durum gözüme çarptı. Müdür Muavinimiz Mehmet Bingöl' ü odasında, yabancı kaynaklı dökümanlardan Teknoloji ve Güvenlik başlıklı bir konuda sunum yapmak üzere araştırma yaparken gördüm. Kendisi aslında bilgisayar öğretmeni. Eski Anadolu Lisesi mezunu. Bu ne demek? Anadolu Liseleri'nin ilk kurulduğu yıllar demek! İlk adını duyduğumuz zaman heyecanla eğitimde bir reform olacağını sandığımız ve umutlandığımız yıllar demek! O zamanlar hakikaten hızlı girmişti ülke gündemine Anadolu Liseleri… Kültür dersleri hariç dersler İngilizce anlatılıyordu. Zordu… Bu zorluğu en çok da fen grubu dersleri çekti. Ama olsun! Bir hedef vardı! Birileri inanmıştı. O zaman ki elit tabakayı oluşturan ekibimiz tasarlamış, hayata geçirmişti. Sadece azmedip, çabalayıp bir süreç takip etmek gerekliydi. En azından bir neslin şekillendiği sekiz seneyi görebilmeliydi. Olmadı! Ülkemizin hızlı siyaseti ve onun değişkenleri her zaman onlara yakışanı yaptıkları gibi bunu da halletti! O zamanlar çevremde gelişen bu yeni Anadolu Lisesi mantığına destek vermek için ben bile bir müzik öğretmeni olarak dersleri İngilizce anlatmanın çabası içine düşmüştüm. Zordu ama uğraşıyordum. Sınıfta çocuklar sıkıştığım yerlerde bana destek olmaya bile başlamışlardı. Dersi anlatmak için çabaladığımı ve bazen komik duruma düştüğümü gören çocuklardan birisi, hocam siz İngilizce anlatmak zorunda değilsiniz, neden kendinizi zorluyorsunuz demişti. Ben de ona çorbada benim de tuzum bulunsun demiştim. Evet! O elit tabakaya ve tasarladıklarına güvenmeliydik. Ona hepimiz destek vermeliydik. Hepimiz inanmazsak sonuca varamayız. Bu işler topyekün oluyor. Öyle olunca başında bulunan Milli kelimesi yerine oturuyor!
Mehmet Hocam çıktı, sunumunu yaptı. İngilizcesi çok iyi. Yabancı misafirlere teknoloji güvenliği konusunu izah etti. Otuz kişilik yabancı misafir grubu memnun bir şekilde sunumu takip etti. Okulun müdür muavini. Profili yüksek, eski Anadolu Lisesi mezunlarından. Elit tabakanın elitliği henüz bozulmamışken, kendisine sunulan eğitim programlarından nasiplenmiş sadece… Çok değil bir iki senelik aldığı eğitim ve hem de bilgisayar öğretmeni sıfatı ile…