YURT DIŞI PROJELERİ VE BIRAKTIĞI İZLER

Bu tür organizasyonlara gösterebileceğim en güzel örnek 2023 yılında Çorum Güzel Sanatlar Lisesi ile katıldığım "Gençlik Köprüsü" projesiydi. Musik Schule Müdürü Ulrich Nagel, Müzik Öğretmeni Başak Solmaz projenin oluşumu için büyük çaba harcadılar. "Alman - Türk Gençlik Köprüsü" adını alan projeye sponsor olan Almanya Federal Aileler Yaşlılar, Kadınlar ve Gençlik Bakanlığı sayesinde üç yıl boyunca devam etti. Proje etkili, samimi, kazanımı bol, kalıcı izler bırakan hâliyle hafızamızda yer etti… Güzel Sanatlar Lisesi'nin ortağı olan Bad Nauheim Musikschule, farklı yaş gruplarına hizmet veren bir okul. Bu okulda anne karnından başlayarak, tüm yaşam evrelerinde insana, insan olurken en çok da sanatı yanlarında bulundurmaları gerektiğini hatırlatan öğütler veriliyor. Bu okulda, motor beceriler kazandırmanın yanında, müzik kültürü oluşturmayı hedefleyen uygulamalar göze çarpmakta...
Menner Ailesi
Stefan - Patricia Menner… Menner ailesi ile Türkiye' de gerçekleşen projenin ilk ayağında en küçük oğulları Patrick vasıtası ile tanıştık. Bizde kaldığı bir hafta süresince Patrick'i çok sevdik. O da bizi… Baba Stefan, hukuk tahsili sonrasında master yapmaya Amerika'ya gitmiş ve yine orada master yapmakta olan Amerika vatandaşı Patricia ile tanışıp evlenmiş. Dört çocukları olmuş ve bunların hepsi de Musikschule öğrencisi olmuşlar. Patricia, çocuklar doğunca mesleği bırakıp ev işleri ve sivil toplum hizmetleri ile ilgilenir olmuş. Patricia çok dindar ve naif bir insan. Bizi Tanrı misafiri olarak gördüğünü, sanat ile uğraştığımız için de çok daha özel ve farklı hissettiğini söyledi. O hafta tüm programlarını bizim çalışma saatlerimize göre ayarladı. Proje'nin sıkışık programına rağmen her sabah on buçuk ve her akşam altı'da gerçekleştirdiği kilise ziyaretini ihmal etmedi. Her sabah, her gün, her dakika bizi, iyi ki bizimlesiniz diyen samimi ve sıcak bakışlarıyla selamladı. Proje program akışında bizimle her yere geldi. Ailemizin büyüğü duruşunu sahiplendi. Stefan yoğun çalışma temposu dışında, aramızda olduğunda, mutfakta ne kadar becerikli olduğunu hissettirdi. Karışımını kendi hazırladığı ve pişirdiği nefis organik ekmeklerle bizi her sabah şaşırttı. Emekli olmasına az bir süre kaldığını, yakında Türkiye ziyareti yapacağını ve mutlaka bize uğramak istediğini söyledi.
Aynur ve Bahar
Aynur Abla, Menner ailesinin yan komşusu. Memleketten birilerinin, komşusunun misafiri olacağını duyunca, yolumuzu gözlemeye başlamış. Kendisine gelmişiz gibi sevinip bağrına bastı bizi. Sarılırken memleketi koklar gibi içine çektiğini hissettim. Samimiyeti gözlerinden taşan Aynur, oracıkta ailenin en büyüğü oluverdi. Sonrasında yine orada yaşayan kızı Bahar ile de tanıştık. O da annesi gibi, sıcak ve içten… Menner Ailesi'nde kaldığımız süre zarfınca hep bizimleydiler. Patricia'nın sofrasında Türk yemekleri de hiç eksik olmadı. Ve biz sanki evimizdeydik! Sırf bu yüzden üç bin kilo metre ötede gurbet hissini tadamadık! İzin vermediler buna! Bin dokuz yüz altmış yıllarından bu yana gerçekleşen Almanya'da ki Türk işçisi hikâyesini biraz olsun anlamamıza fırsat vermediler.
Betül Hanım, Mustafa Bey ve Yusuf
Onlar da Aynur'un arkadaşlarından. Almanya'ya çok sonraları gelmişler. Üç oğlundan ikisi Amerika'da yaşıyor. Küçük oğulları Yusuf ise hem etkinlikleri takip etmek, hem memleketten birilerini görmek hem de ilgi duyduğu müziği icra eden insanları yakından görmek için oradaydı. Bir akşam bizi yemeğe davet ettiler. O akşam Menner' lar, Aynur, Bahar ve biz, bir başka Türk Ailesi ile birlikteydik. Yusuf evdeki piyanoda bize bir şeyler çaldı. Müzikten konuştuk. Eğitim alması gerektiğinden… Çok keyifli, güzel bir akşam yemeğiydi. Çaldık, söyledik memleketten… Menner' lar da yıllardır dinliyormuş gibi eşlik etti ezgilerimize. Çökertme, Kütahya'nın Pınarları, Uzun İnce Bir Yoldayım, Yalan Dünya… Aynur, Betül, Bahar, Mustafa Bey ve Yusuf'un gözlerindeki mutluluk tarif edilecek gibi değildi. Onlara verilebilecek en güzel hediyeyi verdiğimizin farkına çok sonra varabildik. Bu duyguyu ancak uzakta olanlar bilebilirdi.
Şimdi Almanya' da dostlarımız var diyebiliyoruz rahatlıkla… Her gün olmazsa her hafta mesajlaşıp konuşuyoruz. Doğum günlerimizi kutluyor, durumlarımızdan haberdar oluyor, hal hatır soruyoruz. Projelerin sonuç raporlarında yazmayan şeyler yaşıyoruz.
Eğer bir yurt dışı projesi sizi iyiliğe, güzelliğe, insanlığa, dostluğa, barışa, paylaşmaya götürmüyorsa ve geride kalan, pasaportunuzdaki soğuk bir damgadan başka bir şey değilse, bindiğiniz uçak tabut, kaldığınız otel mezar, yediğiniz lokma da haramdır!