Medeniyet ve bilim iç içe görünse de birbirinden ayrılan özellikleri vardır. Medeniyette, bir kültürün özellikle hukuk, sanat ve bilim alanındaki başarıları ve bu başarılar aracılığıyla başka kültürlere kendini kabul ettirmesi olgusunu temele almak yerinde olur. Medeniyeti sadece bilim ve teknoloji olarak değerlendirdiğimizde medeniyet kelimesinin de içinin boşaltmış olmaz mıyız? Bu anlamda bilimden farklı değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum. Arif olmak, irfan, tasavvur gibi kavramlar bilinen bilim içerisinde çok da kullanılmayan kavramlardır. Oysa bu kavramlar, medeniyetin varmak istediği kavramlardan sadece birkaçıdır.
Cahil diye tanımladığımız birçok kişi ya da toplumun medeniyet üzerine nice dersler verdiğine şahit olmuşuzdur.
Amerikan kovboy filmlerinde derileri yüzen, insanları canice öldüren Kızılderililerin insanlığa verdikleri büyük dersler olduğunu çoğumuz bilmeyiz. Gerçek yerli Amerikalıların onlar olduğunu, asıl işgalcilerin beyazlar olduğu da pek çoğumuzun dikkatini dahi çekmemiştir. Çünkü onları Amerikan kovboy filmlerinin, zihnimize yerleştirdikleri şekilde tanıyoruz.
Bu yazımda, tüm insanlığa da ders olabilecek bir kaç tane Kızılderili hikayesi paylaşmak istedim.
Beyaz Adam Gelmeden Önce…
"Beyaz kardeşlerimiz bizi uygarlaştırmak için gelmeden önce, hiç hapishanemiz yoktu. Bu yüzden aramızdan serseri de çıkmazdı. Hapishane yoksa serseri de yoktur...
Kapılarımızın kilidi de olmazdı bu yüzden hırsızlar da bulunmazdı. Eğer aramızdan biri; at, çadır ya da battaniye edinemeyecek kadar yoksul ise bu durumda bütün ihtiyaçları kendisine hediye edilirdi. Özel mülkiyete çok büyük önem verecek kadar uygarlaşmamıştık.
Para nedir bilmiyorduk. Bu yüzden bir insanın değeri serveti ile ölçülmezdi. Yazılı hiç bir kanunumuz, dolayısı ile avukatlarımız ve politikacılarımız da yoktu.
Bu yüzden birbirimizi aldatmazdık. Demek ki Beyaz adam gelmeden önce çok berbat durumdaymışız.
Bilmem ki, Beyaz adamın uygar bir toplum için son derece gerekli olduğunu söylediği bu temel şeyler olmadan binlerce yıl hayatta kalmayı nasıl başarabildik ?"
-Kızılderili Şefi John Fire Lame Deer-
Senin insanüstü gücün mü var?
Bir gün New York'ta bir grup iş arkadaşı yemek molasında dışarıya çıkarlar, gruptan biri Kızılderili'dir. Yolda yürürken, insan kalabalığı, siren sesleri, yolda çalışma yapan işçilerin ve araçlarının çıkardığı gürültüler, araçların korna sesleri arasında Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyler ve aranmaya başlar. Arkadaşları bunca gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam ederler.
Aralarından bir tanesi inanmasa da Kızılderili ile birlikte kalır. Kızılderili, bulunduğu caddede geriye doğru gider ve karşı caddeye geçer. Arkadaşı da arkasından takip eder ve o binaların arasında bir kaç tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı Kızılderili'ye;
- Senin insanüstü güçlerin var bu sesi nasıl duydun.
Diye sorar,
Kızılderili ise bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek arkadaşına kendisini izlemesini söyler.
Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlayarak atar. Bozuk para sesini duyan birçok insan bir anda yere bakarak düşen paranın kendi parası olup olmadığını kontrol etmeye başlar.
Kızılderili arkadaşına dönerek,
- Gördün mü ? Önemli olan nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin der.
Kızılderili ve Ay
Nasa, 1966 yılı civarında aya gidecek Apollo astronotlarını eğitmek için Kızılderili rezervasyonu sınırlarında bulunan ve ortamı ay yüzeyine çok benzeyen Tuba City'e götürmüş. Astronotlar çalışmaya başlamış. Acayip görünümlü kanyonların arasında sadece 2 uzay giysili astronot görünüyormuş uzaktan.
Yakınlarda da yaşlı bir Navajo çobanı ile oğlu koyun otlatıyormuş. İki astronot dikkatlerini çekmiş izlemeye başlamışlar. Bu arada da bazı Nasa personeli onları farketmiş ve yanlarına gelmiş. Çoban ingilizce bilmediği için oğlu aracılığıyla o iki acaip adamın ne olduğunu sormuş. Nasa personeli de "O adamlar aya gidecek astronotlar, eğitim yapıyorlar" deyince Çoban çok heyecanlanmış ve astronotlarla aya bir mesaj yollamasının mümkün olup olmadığını sordurmuş oğluna.
Nasa personeli bunun çok orijinal bir şey olacağını düşünüp bir koşu teyp getirmişler ve adamın mesajını Navajo dilinde teybe kaydetmişler. Mesaj kaydı bitince Nasa personeli çocuktan babasının mesajını tercüme etmesini istemiş ama çocuk reddetmiş.
Ama en sonunda eline para sıkıştırılan kişi, yaşlı adamın mesajını tercüme etmiş. Yaşlı Navajo mesajında şöyle söylüyormuş ;
- Bu adamlara dikkat edin, topraklarınızı çalmaya geldiler…
Irak'a, Libya'ya, Suriye'ye, Afganistan'a, size demokrasi getireceğiz, size huzuru getireceğiz diyen ülkeyi hatırlattı mı? Kim medeni? Kim işgalci? Kim irfan sahibi? Kim sömürgeci? Ya da her şey bilim midir?
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…