Bir Çorum sevdalısı daha Hakk'ın rahmetine kavuştu. 
Erdemli kişiliğinin yanı sıra örnek alınacak eğitimci, araştırmacı ve yazarlığıyla kent tarihinde iz bırakan bir gönül dostuydu Abdülkadir OZULU. Yazan, araştıran, ülkesinin değerleriyle ilgilenenlerin uğrak noktasıydı. Onca yaşına rağmen kütüphanesine kazandırdığı kitapların içeriği hala ezberindeydi. Kapısını çalan hiç kimseyi boş çevirmeyen bilge dosttu. Çıkar ilişkilerinin yaşandığı günümüzde o, hep karşılıksız veren el oldu. 
Merhum Eşref Ertekin'in emanetine sahip çıktı. Ertekin'in yıllarca ve sabırla çalışıp ürettiği ve bir anlamda miras bıraktığı unutulmaya terk edilmiş pek çok kent kültürüyle ilgili Osmanlıca metni gün ışığına çıkardı. Yine geçmişte yazılmış Çorum'a dair gazete, dergi, makale gibi belgeleri Çorum kütüphanesinin rutubet kokan tereklerinden çıkarıp yeni harflerle görünür olmalarını sağladı.   Babam Hıdır Tuluk'un Çanakkale'de askerlik hizmetini yaparken 24 Ekim 1935 tarihinde Osmanlı Türkçesi ile kaleme aldığı "Hıdır (Tuluk) onbaşının hatıra defteri" başlıklı metni günümüz Türkçesine çevirerek aile tarihimize de çok değerli katkıda bulundu.
Çorum'a dair ne yazılmışsa pek çoğunda Abdulkadir Bey'in izini görmek mümkün. Onca birikimiyle hiçbir soruyu cevapsız bırakmaz, tevazu ile anlatırdı. Öğrenme çabası gösterenlerden de özellikle mutluluk duyardı. Yazma sevgisinin küçük yaşta, evlerinin yanı başındaki Vilayet Matbaası'ndaki hareketlilikle başladığını kendisi anlatıyor anılarında. Çalışmalarını evinin altındaki kütüphanesinde sürdürür, sağlıklı günlerinde haftanın bir günü de kültür dostlarını burada misafir eder, anılarımızı tazelemenin hazzını birlikte yaşardık. 
Doğumumuz bir yıl arayla olmuş, ilkokulun ardından ben Sanat Okulu'nda, o, İmam Hatip Lisesi'nde eğitim almıştı. Milli bayramlarda onu coşkulu sesi ve özgüvenli konuşmalarıyla hatırlıyorum. Okuldan mezun oluncaya kadar da neredeyse mikrofonun tek hâkimi o oldu. Değerli meslektaşımla 1979'da Çorum'a tayinim çıktığında tanışmıştık. Anadolu Lisesi'nin kuruluşunda ve okullar arası teknik ihtiyaçların giderilmesi sırasında birlikte çalıştık. Sonrasında da kent kültürü sevdamız başladı ve 42 yılda da gittikçe büyüdü. 
Çocukluğumdan beri edebiyata karşı ilgi duyar, zaman zaman çekicimin sustuğu yerde de duygularımı kaleme alırdım. Dostluğumuz ilerledikçe bir kısım yazılarımı onunla paylaşmıştım. Çok beğendiğini, sanat çalışmalarımda olduğu gibi yazılarımda da mükemmeliyetçi olduğumu her vesile dile getirirdi. Çok değerli bir yazar olarak bana icazeti yazma isteğimi daha da artırmıştır.  2013 yılında tamamladığım ancak henüz basılmamış olan "Taşrada Sanatçı Olmak" isimli kitabım için ifade ettiği "…Eserlerin nasıl bir altın ele sahip olduğunu cihana gösterirken, yazdığın yazıların ve kitaplaştırdığın hayat hikâyen de bir başka yönünü bize öğretti. Ki sen sadece metalin sanatçısı değil, anadilimiz Türkçemizin de bir ustasısın. Anlatımın gür bir nehir akışıyla alıp götürüyor insanı. İfadeler metalin menevişine, metalin mayasına benzer yumuşaklıkta ışıl ışıl…" sözleri benim için çok kıymetli. 
Prof. Dr. Meral Demiryürek Hanımefendi öncülüğünde Hitit Üniversitesi Edebiyat Fakültesi konferans salonuna adının verilmesi ve adına "Vefa Gecesi" düzenlenmiş olması kendisi kadar beni de ziyadesiyle mutlu etmişti. Belediye Başkanımız Dr. Halil İbrahim Aşgın Beyefendi ile merhum dostumu evinde ziyaret ettiğimiz o son günlerinde, Çorum'da kurucusu olduğu bugünkü Erol Olçok Anadolu Lisesi arkasındaki parka isminin verildiği haberiyle yine hep birlikte sevinmiştik. Emeği geçenlere şükranlarımı sunuyorum.
Yazı ve araştırmalarıyla kent tarihinde olduğu gibi kişiliği, eğitim hizmetleri ve yardımlarıyla da gönüllerimizde taht kuran ve ilelebet yaşayacak olan çok değerli dostum, Çorum sevdalısı Abdülkadir Ozulu kardeşime Yüce Allah'tan rahmet diliyor, kederli ailesine sabır dileklerimi ve saygılarımı sunuyorum. Mekânı Cennet olsun.