FATİH BATTAR
Çorum’da bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunduktan sonra parti binasında bir basın açıklaması yapan Gelecek Partisi Sosyal ve Kültürel Politikalar Başkanı Sema Silkün Ün; “Çorum’da hem sanayi hem tarımda ciddi sıkıntılar var. Çorum’u gördüğümüz kadarıyla en büyük eksiği  kendi kendine yetme iradesi gösteren bir il olmakla birlikte siyasi gücü bugüne kadar alamamış. Çorumlu olmamasına rağmen alabildiği tek dönemin genel başkanımızın Başbakanlığı dönemi olduğunu söylemek çok abartı olmayacaktır. Özellikle lojistik alanda yaşanan sıkıntı nedeniyle Başbakanlığı döneminde genel başkanımız Ahmet Davutoğlu bir fizibilite çalışması başlatmıştı ama ondan sonra tren yolu projesi Çorum’u yine es geçmiş. Çorum burada yine Ankara’nın üvey evladı muamelesi görmeye devam etmiş.” dedi.

Gelecek Partisi'nin kurmayları bir dizi ziyaret ve incelemelerde bulunmak üzere Çorum’a geldi. 

Gelecek Partisi Sosyal ve Kültürel Politikalar Başkanı Sema Silkün Ün, Tarım Politikaları Başkanı Ali Akmaz, Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu Başkan Yardımcısı Abdullah Güzedülger, Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Berrin Sevimli, Etik Kurul Üyesi Batı Karadeniz Bölge Sorumlusu Rumi Bekiroğlu’ndan oluşan heyet, Çorum’da Ziraat Odası’nı, Ticaret Borsası’nı, MÜSİAD’ı ve Organize Sanayi Bölgesi’nde fabrikaları gezerek bilgi aldı.

Ekip daha sonra parti binasında basın açıklaması yaparak gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

ÜN; ‘EKONOMİK KRİZ  DEĞİL, YÖNETİM KRİZİ YAŞIYORUZ’
Gelecek Partisi Sosyal ve Kültürel Politikalar Başkanı Sema Silkün Ün, Türkiye’de bir yönetim krizi yaşandığını ifade ederek; “Biz Gelecek Partisi’ni kurduktan sonra memleketin bütün sorunlarıyla alakalı çok hızlı bir mutfak çalışmasına giriştik. Ekonomik dar boğazın aslında yolsuzluklardan ve yanlış politikalardan kaynaklanmaktadır. Savaş ortamındaki ülkelerin bile paraları değer kaybetmezken, bizim paramız kat kat değer kaybetti. Satın alma gücümüz her geçen gün geriye düşüyor. Ekonomide yarıştığımız ülkelerde küme düştük. Bu bir ekonomik kriz değildir, yönetim krizidir. Yolsuzluk ve yönetim krizi nedeniyle ekonomik krizdeyiz.” ifadelerini kullandı

GÜZEDÜLGER; ‘İKTİDARI DEĞİŞTİREMEZSEK TÜRKİYE’Yİ ÇOK KARANLIK GÜNLER BEKLİYOR’
Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu Başkan Yardımcısı Abdullah Güzedülger, Türkiye’de bu kış çok ciddi bir ekonomik kriz yaşanacağını dile getirerek; “Türkiye’de bu kış büyük bir ekonomik kriz bekleniyor. Dolayısıyla çok kritik bir evredeyiz ve iktidar değişimi şart. Eğer iktidar değişimini sağlayamazsak Türkiye’yi maalesef çok karanlık günler bekliyor.” dedi

Osmanlı’dan bu yana Türkiye’de bir yolsuzluk meselesinin sürekli olduğunu gördüklerini aktaran Güzedülger, bugün ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yolsuzlukların arttığını söyledi.

Türkiye’nin yolsuzluk tarihinin çok eski olduğunu ifade eden Güzedülger; “1500’li yıllarda kadıların rüşvet almadan davalara bakmadığını , devlette memuriyete atanmak için yolsuzluk yapıldığını biliyoruz. Türkiye’nin yolsuzluk tarihi çok eski. Son 5 yıldır Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile birlikte arttığını gördük. Adını da ‘Sistemik Yolsuzluk’ olarak tanımlıyoruz. Yolsuzluk mekanizmasının Türkiye’yi sardığını görüyoruz. Türkiye’ye temiz siyaseti getireceğiz. Liyakatin öne çıktığı, torpilin, kayırmanın söz edilmediği, hak edenin hak ettiğini aldığı, adil yargı düzeni kurulması için içimizde bir ateş var ve bütün mücadelemiz bunlar için.” şeklinde konuştu

Sistemik yolsuzluk düzeninin en belirgin sonuçlarını gündelik hayatta yaşanmaya başladığını kayededen Güzedülger; “Ekonomik dengeler yerindeyken yolsuzluk yapmaya başlandığında bunu siz bilirsiniz ama toplum hissetmez. Çünkü bu durum henüz çarşıya, pazara, sokağa yansımamıştır. Yolsuzlukta belli bir seviyeye gelindiği zaman toplum bunu market alışverişinde, ödediği vergilerin hazineye borçlanmasını karşılamadığını gördüğü zaman, petrol istasyonlarına girdiği zaman toplum yolsuzlukların kendisine maliyet olarak döndüğünü görür. Türkiye’de artık maalesef herkesin yolsuzluk yapacağına dair inanç var. Hangi yönetim gelirse gelsin toplum yolsuzluk yapacağına dair bir inanç oluştu. Çünkü bugüne kadar temiz siyaset yapmayı şiar edinen yapıyla karşılaşmış değil, çok nadir örnekleri var. Bunlardan bir tanesi Necmettin Erbakan hükümeti olarak söyleyebilirim. Onun dışındaki hükümetlerde yolsuzluk, şaibeler oldu.  Türkiye’de şu anda hiçbir kurum layıkıyla çalışır durumda değil. Herkes bulunduğu konumda kaygıyla oturuyor koltuğunda. Bu yolsuzluk düzeninde ikili-üçlü maaşlar alan insanlar var. 3 maaş verdiğiniz bir insana yanlış bir talimat verildiğinde bu talimatı sorgulamıyor.  Bu gün 450 milyar dolar dış borcumuz var. 450 milyar dolar dış borcu olan bir ülkenin dolar kuruna çok hassas olması lazım. Bir Cumhurbaşkanımız var sağolsun, Nas diyerek faizle mücadele ediyorum diyerek dünyanın en çok faiz ödeyen ülkesi haline getirdi. Türkiye yılda 27 milyar doların üzerinde faiz ödüyor. Türkiye 213 milyar dolar ihracat yapıyor, ihracatın yüzde 10’undan fazla faiz ödüyor.  Yanlış politikalar nedeniyle Merkez Bankası eksi rezervde. Türkiye’nin rezervi 6 milyar dolar civarında bu ok kritik bir seviye. Türkiye’nin 50 milyar dolar olan enerji faturası en az 80 milyar dolar olacak. 30 milyar dolarlık açığı turizmden gelen para da karşılamayacak. Önümüzdeki Kasım, Aralık ve Ocak ayının nasıl geçeceğine dair bir şüphe var. Kur korumalı mevduata 200 milyar doların üzerinde ödeme yapıldı.  Küçük ve orta işletmeler bugün ölüm kalım mücadelesi veriyor. Herkes yanında 10 kişi çalıştırıyorsa 5 kişiye düşürmüş. Yolsuzluk yapılan ekonomilerin  karşılaştığı sorunlar ile karşı karşıyayız. Türkiye için şu anda en büyük tehdit bu durumun dış borç ödemeye sirayet etmesi bu da Türkiye’nin iflas riskinin arttığı anlamına geliyor. Yabancı firmalarda ucuza firma kapmak için atmaca gibi bekliyor. Türkiye’de bu kış büyük bir ekonomik kriz bekleniyor. Dolayısıyla çok kritik bir evredeyiz ve iktidar değişimi şart. Eğer iktidar değişimini sağlayamazsak Türkiye maalesef çok karanlık günler bekliyor.” diye konuştu

AKMAZ; ‘İKİNCİ KUVA-İ MİLLİYE DÖNEMİNİ BAŞLATIYORUZ’
Gelecek Partisi Tarım Politikaları Başkanı Ali Akmaz ise Gelecek Partisi olarak ikinci Kuva-i Milliye mücadelesi başlattıklarını belirterek; “Herkesin siyasi tercihleri olabilir ama biz Gelecek Partisi olarak geleneksel siyasetten uzaklaşalım diyoruz. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Sosyal yönü, inancı ne olursa olsun biz ikinci Kuva-i Milli mücadelesini başlatıyoruz. Bu hareketi bir siyasi istikbal için değil, gelecek nesillerin istikbali için yapıyoruz.” dedi

Konuşmasında Türkiye’nin tarım politikalarında yaptığı yanlışları açıklayan Akmaz, şunları söyledi;

 “Şu anda dünyada tarımsal gayri safi üretim gücünde ilk 10 ülke içerisindeyiz. Avrupa’da birinci ülkeyiz. Dünyada en fazla kişisel ve hayvansal biyolojik çeşitliliği olan ülkeyiz ama buna rağmen Türkiye’nin tarım ihracatı Hollanda’nın çiçek ihracatının 3’te 1’i kadar.   Tarımda üç temel sıkıntı var. Birincisi, destek ve teşvikler çalışan ve üreten çiftçiye verilmiyor. Üretim mekanizması dönmüyor. İkinci temel çıkmazımız ise çiftçi deneme-yanılma yoluyla üretim yapıyor. Böyle üretim olmaz. Bir bölgenin ekolojisi hangi üretime müsaitse o bölgede o üretim desteklenir. Çorum’un üretimiyle Amasya’nın üretimi örtüşmez. Amasya’da sebze ve meyveyi destekleyeceksin, Çorum’da tahılları destekleyeceksin. Edirne’den Kars’a aynı destek verilmez. Çünkü burada bölgeye uygun olmayan tohum ekiyorsun, 1 liraya üretilecek ürün 6 liraya üretiliyor. Konya’da bugün buğdayın kilosu 5.5 lira. Geçen sene 3.4 lira olan un 9.5 liraya çıktı. Bu yıl Mart ayında 7.5 lira olan şeker 21 liraya çıktı. Üçüncü temel sorunumuz ise anlamsız bir ihracat ve ithalat politikası. Dünyanın hiçbir ülkesinde tarımsal alanda kendi ülkesinde yetiştirilen ürün ithal edilmez. Devlet çaresini bulur, arz açığını destekler ve teşvik verir. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bütün ülkeler konvansiyonel silahlardan çok gıdaya önem veriyor. Çünkü gıdası garanti olan ülke garanti ülkedir. Bu noktada en garanti ülkede Türkiye’dir ama 2021 yılında eksi 900 milyon dolar tarım ithal ülkesiyiz. Allah muhafaza nereye gideceğimiz belli değil. 3 sene önce 5.5 milyar dolar fazlamız vardı geçen sene eksi 900 milyon dolara düştük ve tarım ithal eden ülke haline geldik.”