RECEP MEBET

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Yerelde Basın Buluşmaları’nın üçüncüsü önceki gün çevrim içi olarak gerçekleştirildi.

Karadeniz Bölgesi’nde görev yapan basın mensuplarına yönelik olarak düzenlenen ‘Göç ve Uyum’ konulu toplantı, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca, GİGM Genel Müdürü Savaş Ünlü, Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok, İletişim Başkanlığı Basın Yayın Dairesi Başkanı Büşra Karaduman Aktuna, Uyum ve İletişim Dairesi Başkanı Dr. Aydın Keskin Kadıoğlu’nun açış konuşmalarıyla başladı.

Basınla İlişkiler Çalışma Grup Başkanı Nurgül Gültekin’in moderatörlüğündeki toplantıya Karadeniz Gazeteciler Federasyonu (KGF) Genel Başkanı Erdoğan Erişen’in yanı sıra Çorum Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşımız Recep Mebet de katıldı.

İl Göç İdaresi Müdürleri’nin de hazır bulunduğu toplantıda Genel Müdürlüğü ve faaliyetlerini anlatan tanıtım videoları gösterildi.

GÖÇ YÖNETİMİ ve UYUM ÇALIŞMALARI ANLATILDI

Toplantıda konuşan Mehmet Akarca, “Önceki dönemlerde olduğu gibi günümüzde de ülkemiz kendisine sığınanlara kapılarını kapatmadı ve bugün beş milyona yakın sığınmacı ülkemizde misafir ediliyor” dedi.

Uyum alanında pek çok çalışma yürütüldüğüne değinen Dr. Savaş Ünlü, “Hiç şüphesiz bu çalışmaların en önemli kilit ayaklarından biri, günümüzdeki en önemli güçlerden biri olan, ‘soft power’ yani ‘yumuşak güç’ alanlarından olan basın mensuplarının konuya yaklaşımı, konuya katılımı, konuyla ilgili doğru biçimde bilgilendirilmesi” diye konuştu.

“Göçmenler üzerindeki algının doğru ve objektif olarak verilmesinde yerel medyanın önemi çok büyük” diyen Büşra Karaduman Aktuna’nın ardından söz alan Dr. Gökçe Ok ise, “Medyamızın, tabir-i caizse etik kurallarına ve ahlaki diline sığınıyoruz. Destekçimiz lütfen siz olun ve haklı argümanlarımızı dünya kamuoyuna sizler taşıyın” ifadelerini kullandı.  

Alanında uzman isimlerin konuşmacı olarak yer aldığı toplantıda konuşan Dr. Aydın Keskin Kadıoğlu da Türkiye’de yürütülen uyum faaliyetlerinden bahsederek şunları söyledi:

“Kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yerel basın mensupları ile uyum faaliyetleri planlıyoruz. Bunları yaparken ülkemizin siyasi yapısı, bilimi, hukuk sistemi, kültürü üzerine temel düzeyde kurslar vererek bunları bilmelerini sağlıyoruz.”

TOPLANTIDAN BAŞLIKLAR

Göç ve göçmenlerle ilgili olarak basında doğru bilgilerin yer alması, doğru terminolojinin kullanımı ve haberin yapılış çerçevesi kapsamında farkındalık artırıcı bilgilendirmelerin yapılabilmesi amacıyla düzenlenen etkinlikte Göç İdaresi Genel Müdür Yardımcısı Dr. Gökçe Ok ‘Türkiye’de Göç Yönetimi’, Uyum ve İletişim Dairesi Başkanı Dr. Aydın Keskin Kadıoğlu ‘Türkiye’de Yürütülen Uyum Faaliyetleri’, Göç Uzmanı Ali Rıza Beşkat ‘Göç Terminolojisi’, Nurgül Gültekin ‘Basına Bakış’, Göç Uzman Yardımcısı Ümit Bolat ‘Yabancılar İletişim Merkezi (YİMER) 157’nin Sunduğu Hizmetler’, Sevda Yılmaz ise ‘GİGM İletişim Kaynakları’ konulu birer sunum yaptılar.

KGF Genel Başkanı Erdoğan Erişen’in değerlendirmeleriyle devam eden toplantıda söz alan Recep Mebet, göç ve göçmenlerle ilgili haberlerde olumsuz yaklaşımların dışında uyum açısından örnek teşkil eden hususların öne çıkarılması gerektiğini söyledi. Mebet, medya kuruluşları ile işbirliği içinde ‘Göç ve Uyum’ konulu haber ve fotoğraf yarışmaları düzenlenmesi önerisinde de bulunarak organizasyonda emeği geçenlere teşekkür etti.
Soru-cevap bölümüyle devam eden toplantı, ‘Büyüksün Türkiye’ adlı video gösterimiyle sona erdi.

‘UYUM YERELDE BAŞLAR’

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Uyum ve İletişim Dairesi Başkanlığı tarafından yedi bölgeyi kapsayan “Yerelde Basın Buluşmaları” etkinliği Karadeniz Bölgesi’yle devam etti.

Hazırlanan etkinlik takvimi kapsamında 1 Aralık’ta İç Anadolu Bölgesi, 7 Aralık’ta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri, 14 Aralık’ta Karadeniz Bölgesi’nde gerçekleşen toplantılar, 22 Aralık’ta Marmara Bölgesi, 28 Aralık’ta ise Ege ve Akdeniz Bölgeleri ile sürecek.

Programda, toplumsal kabulün oluşmasında en önemli sorumluluğa sahip yerel basın kuruluşlarının; göç kavramlarına hâkim olması, Genel Müdürlüğün yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgi sahibi olması, toplumsal kabulün önünde engel olan ifadelerden kaçınılması adına nelere dikkat edilmesi gerektiği gibi bilgilere yer veriliyor.

Toplantıda yapılan sunumlarda, kurumsal faaliyetler ile göç ve uyum konusunda şu bilgiler aktarıldı:

TÜRKİYE ve GÖÇ

“Günümüzde uluslararası bir nitelik kazanan göç hareketleri, sadece göç alan devletlerde değil, küreselleşmenin hissedildiği tüm coğrafyalarda siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla gündemin ilk sıralarına yerleşmiştir. Böylelikle, toplumlar üzerinde ciddi etkisi görülen söz konusu insan hareketleri uluslararası ilişkilerin ve politikanın temel belirleyicisi haline gelmiştir. Önemli geçiş güzergâhları üzerinde bulunan Türkiye ise söz konusu nüfus hareketlerinin odağındaki ülkelerden biridir. Bunun en somut örneği, ülkemize çeşitli amaçlarla gelen yabancıların sayılarında görülen dikkate değer artıştır. Bir yılda Türkiye'ye giriş çıkış yapan yabancı sayısı 40 milyona yaklaşmış, ülkemizde ikamet eden yabancı sayısı 5 milyonu geçmiştir.

Türkiye coğrafi konumu itibarıyla yabancılar için doğu ile batıyı birleştiren doğal bir köprü konumundadır. Bu durumun en önemli nedeni, Türkiye'nin sahip olduğu jeopolitik önemden kaynaklanmaktadır. Göç yolları düşünüldüğünde, Türkiye coğrafi konumu itibariyle yabancılar için Doğu ile Batıyı birleştiren doğal bir köprü konumundadır. Bir diğer sebep ise, Türkiye'nin artan ekonomik gücü ve sahip olduğu siyasi istikrardır.

Göç hareketleri açısından Türkiye'nin ‘geçiş ülkesi’ konumu son yıllarda değişime uğramış ve ülkemiz aynı zamanda bir ‘hedef ülke’ konumuna gelmiştir.

Bu bağlamda, göç sorunlarının etkin yönetimi açısından, dünyadaki örnekleri gibi, görev alanına yönelik strateji ve güncel politikaları geliştirip uygulayan, insan hakları odaklı, nitelikli personel ve sağlam bir alt yapıyla donanmış, yetkin bir kurumsal yapılanmaya ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeplerden dolayı, Türkiye göç konusunda daha etkin politikalar belirleyebilmek ve uygulayabilmek için yeni düzenlemeler getirmiştir. Bu düzenlemelerin en önemlisi, 11 Nisan 2013 tarih ve 28615 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’dur.

Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, etkin bir iltica ve göç yönetimini sağlam bir yasal zemine oturtarak göçmenlerin ve uluslararası koruma arayanların haklarının teminatı olmuştur. Bu kanunla göçmen ve mülteci haklarının yasal çerçevesi uluslararası standartlara uygun hale getirilmiştir. Bu kanunla ayrıca Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 81 ilde, 148 ilçede ve yurtdışında teşkilatlanmayı hedeflemiştir.

Genel Müdürlük, göç alanına ilişkin politika ve stratejileri uygulamak, bu konularla ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak, yabancıların Türkiye'ye giriş ve Türkiye'de kalışları, Türkiye'den çıkışları ve sınır dışı edilmeleri, uluslararası koruma, geçici koruma ve insan ticareti mağdurlarının korunmasıyla ilgili iş ve işlemleri yürütmek üzere faaliyetlerini sürdürecektir.

‘NE ASİMİLASYON NE DE ENTEGRASYON, HEDEF TOPLUMSAL UYUM’

Yabancı ile başvuru sahibinin veya uluslararası koruma statüsü sahibi kişilerin ülkemizde toplumla olan karşılıklı uyumlarını kolaylaştıracak etkinlikler yapmak temel amacımız.

Düzenlediğimiz faaliyetler ile ülkemizde, yeniden yerleştirildikleri ülkede veya geri döndüklerinde ülkelerinde sosyal hayatın tüm alanlarında üçüncü kişilerin aracılığı olmadan bağımsız hareket edebilmelerini kolaylaştıracak bilgi ve beceriler kazandırmak hedeflenmektedir.

Yabancılar için ülkenin siyasi yapısı, dili, hukuki sistemi, kültürü ve tarihi ile hak ve yükümlülüklerinin temel düzeyde anlatıldığı kurslar düzenlenmesine imkan tanıyan kurumumuz, kamusal ve özel mal ve hizmetlerden yararlanma, eğitime ve ekonomik faaliyetlere erişim, sosyal ve kültürel iletişim, temel sağlık hizmeti alma gibi konularda kurslar, uzaktan eğitim ve benzeri sistemlerle tanıtım ve bilgilendirme etkinlikleri yaparak kamu kurum ve kuruluşları, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ile uluslararası kuruluşların öneri ve katkılarından da faydalanarak uyum faaliyetlerini planlıyor.
Kanunda ve Genel Müdürlüğümüz çalışmalarında öngörülen uyum; ne asimilasyon ne de entegrasyondur. Göçmenle toplumun gönüllülük temelinde birbirlerini anlamalarıyla ortaya çıkan harmonizasyondur.

Uyum düzenleme ve çalışmalarında iki yönlü aktif bir etkileşim ve gönüllülük hedeflenmekte ve göçmen odaklı bir yaklaşım benimsenmektedir. Bu yüzden yabancıların toplumla olan karşılıklı uyumlarına ilişkin iş ve işlemleri yürütmek üzere Genel Müdürlüğümüz Uyum ve İletişim Dairesi kuruldu.

GÖÇ TARİHİ

Türkiye, doğusunda ve güneyinde çatışma ve istikrarsızlıkların yaşandığı bazı Orta Doğu ve Asya ülkeleriyle, batısında refah düzeyi ve insan hakları standartları yüksek Avrupa ülkeleri arasında köprü konumundadır. Orta Doğu’daki ve özellikle komşu ülkelerdeki çatışma, siyasi ve ekonomik istikrarsızlıkların varlığı, doğu sınırlarının dağlık ve kontrolünün zor olması, Ege ve Akdeniz sahillerinin coğrafî yapısının yasadışı geçişlere uygunluğu gibi nedenlerle, Türkiye, Avrupa Birliği (AB) ülkelerine geçmeyi hedefleyen göçmenler için geçiş güzergâhı durumundadır. Özellikle son yıllarda artan ekonomik ve bölgesel gücüyle Türkiye, düzenli ve düzensiz göç hareketleri için çekim merkezi haline gelmiştir. Tüm bu etkenler dikkate alındığında göç, Türkiye’nin ekonomik, sosyo-kültürel ve demografik yapısını, kamu düzeni ve güvenliğini derinden etkilemektedir.

Ülkemiz coğrafi ve stratejik konumu sebebiyle tarih boyunca kitlesel sığınma hareketleri de dahil olmak üzere geniş anlamda göç hareketlerinin nihai durağı olmuş ve milyonlarca göçmene ev sahipliği yapmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde din ve ırk ayrımı yapılmaksızın gelenlere hoşgörüyle yaklaşıldığı bilim adamları tarafından dile getirilmektedir. Bu dönemde öne çıkan kitlesel ve bireysel sığınma hareketlerinin başlıca örnekleri şu şekildedir.

- 1492 yılında onbinlerce Yahudi’nin İspanya’dan gemilerle kurtarılarak Osmanlı İmparatorluğu topraklarına getirilmesi,
- 1672 Thököly Ayaklanması’nın ardından matbaacılığın öncüsü İbrahim Müteferrika ile itfaiyeciliğin öncüsü Kont Ödön Seçenyi (Seçenyi Paşa)’nin ve 1699 yılında Macar Kralı Thököly Imre ve eşinin Osmanlı İmparatorluğuna iltica etmeleri,
- 1709 yılında İsveç Kralı Şarl’ın beraberindeki yaklaşık 2 bin kişilik grupla birlikte Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,
- 1718 Pasarofça Antlaşması’nın ardından Macar Kralı II. Rakoczy Ferenc’in Osmanlı İmparatorluğuna sığınması,
- 1830 Polonya İhtilali’nin liderlerinden bugünkü Polonezköy’ün kurucusu Prens Adam Czartorski’nin 1841 senesinde Osmanlı İmparatorluğu’na iltica etmesi,
- 1848 Macar Özgürlük savaşını kaybeden Prens Lajos Kossuth ve yaklaşık 3 bin Macarın 1849’da Osmanlı İmparatorluğu’na gelmeleri,
- Farklı istatistiki veriler bulunmakla birlikte, 1856-1864 senesinde ise Rus Ordusundan kaçan yaklaşık 1.500.000 Kafkas nüfusu Osmanlı İmparatorluğu topraklarına kabul edilerek, Balkanlar’a ve Anadolu’nun çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir.
- 1917 Bolşevik İhtilali’nin ardından Vrangel’in yaklaşık 135 bin kişiyle birlikte Osmanlı İmparatorluğundan koruma talep etmesi örnek olarak verilebilir.
Cumhuriyet döneminde de ülkemize yönelik kitlesel göç hareketleri devam etmiştir. Bu hareketlerin en somut örnekleri ise şu şekilde özetlenebilir:
· 1922-1938 yılları arasında Yunanistan’dan 384 bin kişinin,
· 1923-1945 yılları arasında Balkanlar’dan 800 bin kişinin,
· 1933-1945 yılları arasında Almanya’dan 800 kişinin,
· 1988 yılında Irak’tan 51.542 kişinin,
· 1989 yılında Bulgaristan’dan 345 bin kişinin,
· 1991 yılında I. Körfez Savaşı’ndan sonra Irak’tan 467.489 kişinin,
· 1992-1998 yılları arasında Bosna’dan 20 bin kişinin,
· 1999 yılında Kosova’da meydana gelen olaylar sonrasında 17.746 kişinin,
· 2001 yılında Makedonya’dan 10.500 kişinin,
· Nisan 2011- Mart 2019 arasında Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar nedeniyle yaklaşık 3.6 milyon kişinin Türkiye’ye gelişi.
Ülkemiz, 1922’den günümüze kadar 6,5 milyondan fazla kişiye kucak açmıştır. Bu sayıya çalışma ve eğitim gibi amaçlarla gelen yabancılar dahil değildir. Türkiye’ye çalışma, eğitim ve  diğer amaçlarla gelmiş olan yabancılara ilişkin rakamlara bakıldığında son 15 yılda yaklaşık 3.3 milyon yabancının ikamet izni aldığı kaydedilmiştir.”