HABER/YORUM: EROL TAŞKAN
Her seferinde azaldı derken tekrar toplumu esir alan korona ile mücadelede yenilen taraf olmayı sürdürüyoruz. Koronaya yenilmemek için bir kez daha mücadele ateşini tutuşturmalıyız. El birliği ile hareket edip, herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesinden başka çare yok. 

Haydi Çorum. Pes etmek yok, alınan tedbirleri harfiyyen uygulayalım ki, kendimizi ve sevdiklerimizi bu illetin pençesine teslim etmeyelim. 
Gün geçmiyor ki, ölüm haberleri gelmesin. Koronayı kendi elimizle galip getirdiğimizi kabullenelim artık. Sorumluluğu başkalarına yüklemek yerine, ilk olarak kendi omuzlarımıza yükleyelim. Zira bu işin sonu hiç de iyi görünmüyor. Mesele basit bir hastalıkla mücadele meselesi olmaktan çıktı, adeta milli bir mücadele halini aldı. 

Bu virüse yakalananlar, ailesinden kurban verenler biraz daha konunun önemini kavrıyor olsa da, bu illetle mücadele hem kişisel hem de toplumsal bilinç gerektiriyor. 
Çorum’un % 90’ı tedbirli davransa bile geri kalan % 10’un tedbirsizliği tüm çabayı boşa çıkartabiliyor. Bu durumu göz ardı etmeksizin istisnasız olarak herkesin üzerine düşeni harfiyyen yerine getirmesi ve alınan tedbir kurallarına uyması kaçınılmaz bir zorunluluk olarak kendisini gösteriyor. 

Geldiğimiz durum şu ki, artık hastaneler bu yükü kaldıramaz hale geldi. İlk başta şüpheli hastalar bile hastanede gözetim ve tedavi altına alınabilirken, aşırı yoğunluk nedeniyle şimdi sadece ağırlaşmış hastaların yatışı yapılabiliyor. İlçelerden gelen hastaları kabul eden Hitit Üniversitesi Erol Olçok Eğitim ve Araştırma Hastanesi, şimdi ilçelere hasta göndermek durumunda kalıyor. 

Allah rızası için elimizi vicdanımıza koyalım, ne kendimizin ne de sevdiklerimizin katili olmaya gerek yok. İki metre mesafe ve üç kuruşluk maske ile tedbir alabileceğimiz bu illete sevdiklerimizi kurban vermek çok acı. 
Bunun çok zor bir hastalık olduğunu anlamak için yoğun bakımlarda yatıp, ölümden dönmeye gerek yok. Anlatılanları dinleyip, bu zorluğu yaşayanların yerine kendimizi koyarsak meselenin boyutunu daha iyi idrak edebiliriz. 
Kimse sorumluluğu başkasına yüklemesin. Herkes kendi üzerine düşeni pekala biliyor. Daha dün kahraman ilan ettiğimiz sağlık çalışanlarını yerden yere vurmaya başladık. Sorumsuz davranıp maskesiz gezdik, sonra da hastanede 9 aydır gece gündüz insanların sağlığı için mücadele veren sağlık çalışanlarının bizi yarım saat beklettiğinden şikayet ederek, hastaneyi ve sağlık çalışanlarını suçlar olduk. 

Bu büyük bir vebal ve vefasızlıktır. Onlar, bizim 15-20 dakika bile sabredemediğimiz maskeler içinde, hatta tüm bedenlerini sarmalayan tulumlarla kan ter içinde kalırken, kendimizi onların yerine koymadık. Herkes kendi anne babasından kaçarken, onlar canlarını hiçe sayıp bizim anne babalarımıza evlatlık yaptılar. Sadece ilaç tedavisiyle kalmayıp, onların kimsesi oldular, ellerinden tutup göz yaşlarını sildiler. 
Birazcık vicdanı olan, bu fedakarlığı asla unutmaz. Onlara da yazık değil mi? En azından onların bu çabasına saygı gösterip onlara destek olamaz mıyız?

Cephede vatan için can veren şehitlerimizi yok sayıp, bu vatanın değerini bilmemek neyse, bugün de sağlık çalışanlarını emeklerini görmezden gelip, onların fedakarlığını baltalamak da aynıdır. 
Eğer el birliği yapıp, bu sürece önce kendimiz, sonra sevdiklerimiz ve milletimiz için tedbir almazsak, yarın çok ama ok geç kalmış olacağız. 15 gün dişimizi sıkıp, keyfimizden ve lüksümüzden feragat edemezsek, hayatlarımızdan feragat etmek zorunda kalacağımız gün gibi aşikar. 

Bir de bu meseleyi siyaset konusu yapanlar var ki, onlara diyecek söz zaten bulamıyoruz. Üzerine düşen sorumluluğu zerre kadar yerine getirmeyip, hep başkasını suçlayan tipler, ne alınan tedbirlerden ne de verilen mücadelelerden habersiz. 
En büyük sorumluluk ta hiç şüphesiz ki siyasilere düşüyor. Özel hastanelerin devreye girmesinden, yeni hastanenin bir an önce devreye alınmasından tutun da, mücadelenin yaygınlaşması için elinden geleni yapmak boyunlarının borcu. Mış gibi değil, gerçekten yapmaktan söz ediyorum. 

Bu mesele siyaset üstü bir meseledir. Kimse bu meseleyi kendine basamak yapıp boyunu uzatmaya ve adını cilalamaya kalkmasın, zira yarın teneşire yattıklarında bu millet onlara haklarını helal etmediği gibi lanetle anmaktan da geri durmaz.  
Haydi Çorum ayağa kalk, koronayı birlikte yenelim.