EROL TAŞKAN
Engelli Mustafa Balcı, kendisini sarıp sarmalayan engeline rağmen hayata tutunmak için olağanüstü gayret gösterirken, insanların engelli rampalarının önüne araç park etmesi nedeniyle tarifsiz zorluklar yaşıyor.

Balcı içinde bulunduğu durumu anlatmak için, “Yollarımızı kapatmayın, hayatımızı karatmayın.” sözleriyle, zaten hayatı taşımakta zorlanan omuzlarına bir de sorumsuz insanların yükünü almaktan bıkıp usandığını söyledi. 

Doğuştan itibaren yaşadığı bedensel engeline rağmen asla hayata küsmeyip tüm olumsuzlukları bir kenara yiterek, akülü aracının arkasına sabitlediği sepetin içindeki üç-beş simidi satıp, muhanete muhtaç olmamanın, üreten kazanan olup kendisi ile birlikte topluma da karınca kararınca katkı sağlamanın derdinde. Bunu da başarıyor Maşallah.  Çok bir şey istemiyor aslında. Sadece insani bir davranış bekliyor, “yollarımızı kapatmayın” diyor. Kimsenin hakkına göz dikmiyor. Gücü yettiği kadar hem kendisi için hem de toplum için bir şeyler yapabilmenin çabasındayken, en azından vicdanımızın sesisin dinleyip Mustafa’nın ve diğer tüm engelli kardeşlerimizin yollarını kapatmayıp hayatını karartmamak için dikkat edelim. Empati yapıp, yolu kapanan bir insanın içine düştüğü çaresizlik hırkasını kendi üzerimize giyip, kendimizi test edelim.  Dinimiz bize yolda gördüğümüz küçük bir taşı bile insanlara zarar vermesin diye yol üzerinden alıp bir kenara koymayı nasihat ederken, yol kapatmak da neyin nesi?

Mustafa’nın dilinden dökülen, “Yollarımızı kapatmayın, hayatımızı karartmayın.” sözünü kulağımıza küpe yapıp, hayatın her alanında kimsenin yolunu izini kapatmamak, kimseyi muzdarip bırakmamak için yeni bir kavil tazelemeliyiz. Farkında olmalı, kendi farkındalığımızla yetinmeyip, onların bu çağrısının duyulması için tercüman olmalıyız.