Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişiyor. Buna pareler olarakta  vaktimizin çoğunu alıp götürüyor. Örneğin  internetin başına geçtiğimizde bakıyoruz ki saat değil, saatler geçmiş. Televizyonlardaki kanalların çokluğu yine aynı şekilde bizi kendine bağlıyor. Bizde genelde okulda okuduğumuzla kalıyoruz. Tabi okulda, okul, dershane, sınav derken ne kadar zaman bulabildikse… ''Sadece okulda okuyan cahil kalır'' der, Ahmet Selim. Voltaire ise, ''Okulda okuduklarıyla yetinenler, yalnız mürebbiyeleriyle konuşabilen çocuklara benzer'' demektedir.
İmamı Şafii ise, ''Zamana kusur bulunur. Hâlbuki zaman konuşacak olsa utanırız.'' der. Goethe ise, ''Yeterli zamanımız hep vardır. Yeter ki  doğru kullanalım.'' diyor. Biz zaman aramak yerine biraz bahane arıyoruz. Dünya da yaygın kabul edilen ölçülere göre, çok okuyan okuyucu:  bir yılda  21 ve yukarısı. Orta düzeyde okuyan okuyucu:  6 - 20 kitap arası. Az okuyan okuyucu: 1-5 kitap arası. Okuyucu olmayan ise, hiç okumayandır. Bu ölçüler elbette yetişilen ortamlara, toplumlara  ve kültür seviyelerine göre değişecektir. 
*
Bir ülkenin güçlü bir Cumhurbaşkanı, çocukluk ve gençlik yılları ile ilgili olarak şunları anlatıyor: ''Biz üç erkek kardeş, henüz ilkokul sıralarında iken gazete okumaya başladık. Annem, her sabah hepimizden önce kalkar, gazeteleri okur ve çok önemli yazı, yorum ve makaleleri kesip  büyük bir panoya iğnelerdi. Biz kalkar, elimizi yüzümüzü yıkar ve panonun önünde on-onbeş yazıyı okuduktan sonra kahvaltı yapmaya hak kazanırdık. Bu hal üniversite bitene kadar sürdü''
Daha sonra ne oluyor biliyor musunuz? O anne âdete bir ekol oluşturuyor ve çocuklarından biri Cumhurbaşkanı olurken, diğerleri bir göreve, kendi seviyelerinde olan başka kişilerle beraber aday olup aralarında kararsız kalındığında, ''O, şöyle bir aile ortamında yetiştirildi'' diyerek tercih ediliyor.
*
Ünlü radyo hatibi Dr.Parker  Cadman'ın  yaptıkları çok ilginç ve yol gösterici. Camdan, 11 yaşında iken İngiltere'de bir kömür madeninde yer altında her gün 8 saat kan ter içerisinde çalışıyor ve bu şekilde kendisinden  daha küçük kız ve erkek kardeşlerini geçindiriyor. Fakat bu küçük çocuk, çevresindekilerin yapmadığı bir şeyi yapıyor. Maden ocağında kömürleri arabaya yükleyip arabanın geri dönmesini beklerken, birkaç dakikalık aradan faydalanarak derhal cebinden kitabını çıkarıyor. Fakat, maden ocağının içi o derece karanlıktır ki, elini bile göremiyor. Onun için bu küçük çocuk loş, kirli ve eski bir fenerin yanı başına  dikilerek okuyor. Bu okuma ise en fazla iki dakika sürebiliyor. Buna rağmen o, cebinde sürekli bir kitap bulunduruyor. Çünkü bu maden ocağından kurtulmak için okumaktan başka çare olmadığını biliyor. O maden ocağında geçirdiği 10 sene içinde ödünç alabildiği  veya bir şekilde temin edebildiği her kitabı okuyor.
Kömür amelesi olarak hayata atıldıktan 10 sene sonra  kolej imtihanlarını kazanacak derecede bilgi ve kültürünü yükseltiyor. Girdiği sınavları kazanırken ödüller kazanıyor ve Londra'nın  Richmond Kolej'inden ilmi paye kazanıyorsa, azmin elinden kurtuluşun olmadığını ve bir - iki dakikanın üst üste konduğunda neler kazandırabileceğini görüyoruz.
*
Ünlü bir yazar, gençler için, 'günlük tutma' konusunda şunları söylüyor. ''Günlük tutsunlar, eğer yazar olamazlarsa çok değerli bir hatıra olacaktır. Yok, eğer yazar olurlarsa, işlete işlete  bitiremeyecekleri bir madene sahip olurlar.''
*
Bir Âlim, köylülerin hiç okumadığını görünce, onları gönüllü olarak okumaya alıştırmak için her gün kitabın kapağını açıp kapatma sözü alıyor ve onlar açıp kapatırken zamanla, ''içinde ne varmış, bir bakalım'' derken okumaya başlayıveriyorlar.
*
Memuriyete başlayacağım zaman hasta yatağında yatan rahmetli babam; 'Oğlum işini en iyi yapmaya çalış, üzerine vazife olmayan işe karışma ve sakın okumayı bırakma!' diye öğüt vermişti.(Zamanla insan daha iyi anlıyor, aile büyüklerinin bu altın öğütlerini) 
''Okumak ile senden isterim bunu / Çalış oğul, oku oğul, yaz oğul / Bilgilerle beslersen sen onu / Rağbet görür söylediğin söz oğul / Binbir emekle yazılan eser /Alıp okunmazsa insana küser / Cahillerde kavak yerleri eser / Okuyanda olgunlaşır söz oğul / Okumalı kadınımız, kızımız / Parlamalı, kalemimiz, yazımız / İftiharla ağarmalı yüzümüz / Hedefini aramalı göz oğul''
Özetin Özeti: Bazı okumuş dostlar makalelerimin uzun olduğundan şikâyet edip, bunu kısa tutmamı tavsiye ediyorlar. Bende diyorum ki, makaleyi kısaltmak yerine okumayı azıcık uzatsak belki daha kazançlı çıkarız. ''Oturma odası, insanlığın ortaokuludur. Doğru veya yanlış bir hayatın temeli burada atılır'' (Pestalozzi) Bunun için oturma odamızda okunmaya başlanmış bir kitap mutlaka bulunmalıdır. Bu sizi azda olsa okumaya teşvik edecektir. İnanmazsanız deneyin… İyi okumalar…
*
HATIRLATMA: 50 yılın birikimi olan, bu ve bunlara benzer 666 adet farklı nasihatin yer aldığı ''Mahirane Söylemler'' kitabımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum.  Yukarıdaki telefondan iletişime geçerek benden imzalı olarak (okunsun diye maliyetine 30 TL)  / Emin Kırtasiye'den / Osmancık'ta Hilal Kırtasiye’den temin edebilirsiniz.