Kimdir bu dünya güreşçilerinin sırtını yere getiremeyip de okyanusa  yenilen güreşçi.  Bu: o zamanlar Osmanlı Devletine bağlı olan şimdi Bulgaristan sınırları içinde yer alan,  Şumnu kentinin  Karalar Köyü'nde 1857 yılında dünyaya gelen Koca Yusuf'tur. Koca Yusuf  daha çocukken köyde boğalarla, danalarla boğuşuyordu;  sonra kispeti ayağına geçirip güreşmeye başladı. Babası ve dedesi Yusuf'un ilk güreş ustalarıydı. Koca Yusuf döneminin ünlü güreşçileri tarafından yetiştirildi. Kırkpınar tarihinde 26 yıl boyunca üst üste başpehlivanlığı kazandı. Sultan Abdülaziz'in başpehlivanı olan Kel Aliço ile 1885 yılında güreşti. Sabah başlayan mücadele akşama kadar devam etti. Sonunda Kel Aliço güreşi bırakmış, kendi elleriyle ülkenin başpehlivanlığı unvanını Koca Yusuf'a devretmiştir. 
Kel Aliço'nun çırağı olan ve 18 yıl Kırkpınar başpehlivanlığını elinde bulundurduğu söylenen Adalı Halil'i iki kez ardı ardına yendi. Sultan Abdülaziz, Sultan V. Murat ve Sultan II. Abdülhamit döneminde pek çok güreş yaptı. Ünlü güreşçiler, onun kendilerinden üstün bir pehlivan olduğunu kabul ettiler. Fransız güreşçi Joseph Doublier ile tanışması ve Fransa'da güreşme teklifi alması hayatını değiştirdi.  
Yusuf, başlangıçta yurt dışına çıkmayı kabul etmemişti. Ancak, Müslümanların güçlü olduğunu ispat etmenin bir cihat olduğu şeklindeki ulema açıklamaları üzerine, 1897'de Paris'e gitti. İlk maçını dünya şampiyonu Sabes ile yaptı ve yendi. Fransa'da 1894-1897 yılları arasında üç kaldı. Döneminin ünlü güreşçilerini yendi. Avrupa'da rakip bulamaz hale geldi.
Amerikalı zengin bir kadın Koca Yusuf'a evlenme teklif etmiş ve "şayet benimle evlenirsen bütün malım senin olur" demişti. Buna mukabil Koca Yusuf; "ben damızlık değilim" diyerek teklifi reddetmiştir. Koca Yusuf'un gözünde kazandığı paraların ehemmiyeti yoktu. O yıllarca yurt dışında kaldığından vatanını, ailesini özlemişti.  Kalan ömrünü  iki çocuğu ile İstanbul'da  geçirmek ister. Türkiye'ye dönmek  üzere, 21 Mayıs 1898'de Fransız bandıralı  La Bourgogne transatlantiği ile yola çıkan Koca Yusuf, bindiği geminin 4 Temmuz  1898 sabahı İngiltere bandıralı bir şilep ile çarpışıp battığından tüm yolcular ve mürettebatla birlikte boğularak hayatını kaybetmiştir.
Koca Yusuf'un Amerika'da kazandığı güreşlerde kazandığı paraları kağıt paraya güvenmediği için altına çevirdiği, bu altınların ağırlığı nedeniyle okyanusta boğulduğu söylenir. Zira bu altınlar o zaman için 8000 dolar karşılığı 40 kilo altın anlamına gelmektedir. 
Koca Yusuf'un naşının Atlas Okyanusu'nda kaybolduğu sanılmaktadır. Ancak şair Sunay Akın'ın "Önce Çocuklar ve Kadınlar" adlı kitabının: "Okyanusa Yenilen Güreşçi" başlıklı bölümünde Azor Adaları'nda mezarının bulunduğu iddiasına yer vermiştir. Kaza sonrasında civar adalara vuran gemi yolculara ait yirmi cesetten pek heybetli olanının Koca Yusuf olabileceğini iddia eden yazar, cesedin adadaki kilisenin mezarlığına defnedildiğini belirtmiştir.
Amerikan basını, gemi kazasında vefat eden Koca Yusuf'a özel bir yer ayırmıştı. "Eğer Koca Yusuf, Okyanus'un derinliklerinde yatıyorsa, kesinlikle yüzükoyun yatıyordur. Çünkü sağlığında onun sırtını kimse yere getirememişti. Okyanuslarda getirememiştir."  Rus güreşçi Hakimşmit, 1949 yılında, Koca Yusuf için Paris'te şu açıklamayı yaparak aynı düşünceyi teyit etmiştir: "Dünyada onun sırtını yere getirebilecek birinin bulunabileceğini hiç sanmıyorum. Buna imkân yoktur. Onun Atlas Okyanusu'nun derinliklerinde sırtüstü değil, yüzükoyun yattığına yemin edebilirim". Güreşteki başarıları ile ülkemizi uluslararası alanda tanıtan, tarihe geçmiş olan Koca Yusuf'u rahmetle rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.