Büyük umutlar ve hayaller ile başladığımız sezonun ikinci yarısında maalesef tam bir kabus yaşıyoruz. Büyük hayaller kurduranlar bugün aynı büyük hayal kırıklıklarını yaşatanlar oldular.

İddialı demeçler, yüksek bütçeli transferler ve şampiyonluk hedefi ile çıkılan yolun yarısında tüm bunları unutup sudan sebeplerle göreve bırakmak. Ardından yaşanan belirsizlik ortamı moral motivasyon olarak dağılan bir takım.

Hatayı görüp bir hamle yaparak takımın başına tecrübeli ve işi bilen birisini getirip, teknik direktör olarak tanınan bir ismi göreve getirme ve ardından otelde veda. Sonrasında ise toparlansada kırık parçalarının bir araya gelmesi ne kadar olursa öyle bir takım ile ikinci yarıya başlıyoruz.

Çok kötü bir Diyarbekirspor maçının ardından iç sahada Ergene maçına çıkıyoruz. Kötü başlangıç yenilen gol ve hemen ardından bulduğumuz beraberlik golü ile takım kendine geliyor. Futbol adına güzel işler yapıyor pozisyonlar buluyoruz ancak son vuruşlarda başarılı olamayınca belkide kaderimizi kendimiz belirliyoruz. Bir takım için en kötü dakikada gelen Ergene golü ile bir anda düzelen moraller yeşeren umutlar yerle bir oluyor.
İkinci yarıda yine futbolu unutmuş inancını kaybetmiş bir futbolcu grubu. Sahadaki on bire baktığımızda bu kadar kötü olmaya hakkı olmayan bir takım ancak maalesef kaybedilen değerlerin ardından ne yaptığını bilemeyen bir ekip görüntüsünde. Kulübede dört isimde ligde dakika almamış ikisi alt yapıdan gençler. 

Tecrübeleri ve kalitelerini bildiğimiz isimlerin sahadaki bu görüntülerini kabul etmek mümkün değil. Ancak tek suçlu bunlarmış gibi onlara yüklenmenin de doğru olmadığını düşünüyorum. Onlar en azından formalarını giyerek sahaya çıkma cesaretini gösteriyor ve aldıkları paranın karşılığını vermeye çalışıyorlar.

Peki ya parasını aldığı halde forma giymekte kaçan takımının maçına dahi gelmeyenlere ne demeli. Forma aşkı şehir aşkı hikaye demek ki. Eğer gidecekse biran önce gitti sende kurtul kulüpte kurtulsun. Senin kurtulman beni ilgilendirmiyor ancak kulübün kurtulması için aldığın paranın bir kısmını geri verip gideceksin ki takım transfer yapsın lige devam etsin.

Evet sezon başı büyük hayaller kurdurup gidenler suçlu, sahada kalitelerini göstermeyip beklenen mücadeleyi vermeyen futbolcular suçlu, takımı yarı yolda bırakıp kaçmaya çalışanlar suçlu peki Çorum’un hiç mi suçu yok.
Sakın kimse takım Fatih Özcan’ın takımı onlar ne yapsın demesin. Altı ay öncede iki yıl öncede protokol tribünü doldurup başarıda yanında olanlar on bine yakın taraftar tribünleri doldurduğunda bu kulüp aynı isme aitti. Değişen bir şey yok.
Bir ay önce kulüp sahibi artık götüremeyeceğini bildirirek görevi bıraktığını açıkladı. Bu açıklamanın ardından yaşanan bu belirsizlik sürecinde kimse elini kaldırmadı iki kelime etmedi açıklama yapmadı.
Burda en büyük görev siyasette Çorum’un abisi konumunda gösterilen ve Kulübe en yakın isim olarak görülen Ahmet Sami Ceylan’a düşüyor. Kırmızı Siyahlı takımın bir çok sorununda katkı veren Ceylan’ın bu kadar büyük belirsizlik ortamında sessiz kalmasını anlamak gerçekten çok zor.

Sahadaki ikinci yarıdaki görüntüye tepki göstermemek mümkün değil. Ancak taraftarlar şurayı unutuyor elimizdekinin kıymetini bilmemiz gerekiyor. Yaşadığımız süreç kötü ve bu dönemde en fazla sahip çıkmak destek vermek gerekiyor. Bu futbolcuların hepsi sözleşmeli ve kulüpten alacakları öyle veya böyle alacaklar. O zaman bizde onlardan en fazla verimi almak istememiz gerekiyor.

Alt yapımız ile maçlara çıkmayı istemek en fazla o gençlere zarar verecektir. Henüz hazır olmadıkları bir ortamda onları böylesine bir savaşın içine atmak onlara yapılacak en büyük kötülüktür. Onlar kendi liglerinde şampiyonluk mücadelesi verirken böyle bir kaos ortamında sahaya çıkarmak yapılacak en büyük hatadır.

Tabiki eksik bölgelere ihtiyaç olduğunda alınacaktır. Biz elimizdekilere formanın ağırlığını hatırlatıp sezon sonuna kadar hakkını vermelerini istemek birinci önceliğimiz olması gerekiyor. Yoksa birbirimizi suçlayarak hiç bir sonuç alamayız.
Sonuç almak içinde en büyük sorumluluk dediğim gibi mülki amirlere siyasilere düşüyor. Bu şehrin marka değeri olan kulübe sahip çıkmanın her Çorumlunun görevi olduğunu düşünüyorum. İnşallah bu beklentileri boşa çıkarmazlar gerek saha içindekiler gerekse şehrin ileri gelenleri. Umudun var mı derseniz yok ancak ne yapalım biz düşüncemizi paylaşalım belki duyan olur.