Deprem akabinde yardımlar tabiri caizse bölgeye akıyor. Ülke olarak takdire şayan bir durumdayız. Çünkü tüm imkânlarımızı sonuna kadar kullanıyoruz. İmkânı olan çok vermeye çalışırken, olmayanlar ise keşke olsa da verebilsem diye üzüntüsünü yaşıyor. Bu hususta her millete nasip olmayacak güzel hasletlerimiz var. Mecitözü'nde yardım toplarken, bir delikanlı cebinde olan son 0.250 kuruşunu vermişti… Bunları gençlerimize anlatmak lazımdır ki, gönül kapıları açık kalsın. KİM VAR? Deyince arkasına bakmadan BEN VARIM diyebilsin.
Bir kamyon yardım geldi. Çocuklar etrafında dönüyor. Yardım mı abi diye. Yardım ama ana depoya boşaltılacak ve oradan dağıtım yapılacak diye çocukları uzaklaştırıyoruz. Bu noktada çocuklarımıza güzel örnek olmak zorundayız. Çünkü çocuklarımız; aldığı yardımı ailesine götürdüğünde ailenin mutlu olduğunu görünce ne pahasına olursa olsun yardım almaya çalışıyor. Böyle olunca ekranlardan izlediğimiz nahoş görüntüler ortaya çıkabiliyor.
Kriz merkezinde oturuyoruz. Öğretmen emeklisi bir bayan geldi. Yanlışlıkla kendisine kira yardımının çıktığını ama ihtiyacı olmadığını belirterek iade etmek istediğini söyledi. Bu nokta da hep Japonya'yı örnek gösteren bizler, elhamdülillah bizim ülkemizde de tok gözlü insanlar var diyerek, bayanı bu örnek davranışından dolayı tebrik ediyor ve darısı hepimizin üzerine temennisinde bulunuyoruz.
Çorum Belediye başkanımız Sayın Arif Ersoy Bey ve encümen üyeleri İl Kriz Merkezini ziyaret ettiler. Belediye Başkanımız: 'Depremler zor günlerde yardımlaşma, dayanışma bilincini tekrar gün yüzüne çıkarmıştır. Çorum depremzedeler için elinden geleni yapmaya çalışmıştır. Çorum belediyesi olarak burada aşevi kurduk ve afetzedelere sıcak yemek hizmeti sunuyoruz…' dedi. Kriz merkezi başkanı Sayın Vali Yardımcısı İsmail Gündüz Bey de : 'Çorum heyetine ziyaret ve yardımlarından dolayı teşekkür ederek, planlarda yazılanlar, saha da uygulanamayabiliyor. Mesela Kriz Merkezi'nde normalde 40 tane kurum temsilcisinin bulunması gerektiğini ama işlerin daha rahat yürüyebilmesi için ayrı ayrı çadırlarda yer verildiğini, böylece daha özgür ve hızlı çalışma ortamı sağlanmıştır. Çadırkent konusunda Türkiye bayağı mesafe almıştır. Ayrıca prefabrik konutların alt yapısı tamamlanmış olup, böylece devlete iki yıl zaman kazandırılmıştır.' dedi.
Teravih namazı öncesi Kriz Merkezi'nde oturuyoruz.31.12.1999 saat 20.40 civarı. Baktık dışarıda bir hareketlilik var. Kapının önüne çıktığımızda, Sağlık Bakanı Sayın Osman Durmuş gelmiş. Vali Beyin bile haberi yokmuş. Vali Bey sonradan geldi. Bakan Bey, çadıra geçti ve bizlerle sohbet etti. Sohbetinde; ''…… İftarı Kırıkkale de açtığını ve habersiz olarak deprem bölgesine gelmeyi tercih ettiğini ifade ederek arkadaşlar: BEN EMİRLERİMİ YAZILI DEĞİL SÖZLÜ VERİR VE PEŞİNDEN SONUCUNU SORARIM. Daha tez çözülür'' dedi. Vali Yardımcısı İsmail Bey bir konuda Sayın Bakan'a sıkıntısını arz ederken, Bakan Bey ''BOŞVER, BENİ TURKİYE SEVMİYOR, TAKILMIYORUM SEN DE TAKILMA'' dedi. Kriz Merkezi başkanı Vali yardımcısı İsmail Bey de; ''Daha önce Erzincan ve Yalova da görev yaptığını ve dolaysıyla burada daha tecrübe kazandığını ifade ederek, özellikle afetlerde tecrübeli personel çok önemlidir. Çünkü buraya gelen insanlar az veya çok yaralı. Her şeyden önce onu anlayacak, dinleyecek, sabırlı personel lazım.'' dedi.
Bir yetkilinin ifadesiyle; Erzincan'da 1991 yılında il bazında büyük bir deprem tatbikatı yapılır ama 1992 yılında meydana gelen depremde hiçbir uygulama imkânı olmamıştır. O halde tatbikatlarında yeniden gözden geçirilmesi ve bir standart'ının olması gerekmektedir. Âcizane benim de görüşüm bu yöndedir. Zira tahliye tatbikatı deyince sadece binadan kaçmayı düşünüyoruz. Okullarda çocuklarımıza ekseriya öylesine -MIŞ gibi tatbikat yaptırıyoruz. Hatta çocuklara ''KOŞ! KOŞ! ''  diye bağırıyoruz ama bu koşmanın depremlerde izdihama dönüşebileceğini hesap etmiyoruz. Ayrıca; vatandaşlarımıza, çocuklarımıza yönelik 'ERZAK DAĞITIMI TATBİKATI' (biz bir okulda uyguladık çok güzel oldu) yapmıyoruz. Bu tür tatbikatlar mutlaka ve mutlaka yapılmalıdır. Ve en önemlisi tatbikatın muhatapları işi mutlaka ciddiye almalıdır. Çünkü 'Telkinden çok, temsil önem arz eder'
Sevdiğim Söz: ''Kitaplarda olanı değil, uygulanabilir olanı uygulayın''