Dost ve arkadaşlık konusuna edebiyatımızda oldukça yer verilmiştir. Dost ve arkadaşlık kavramları her ne kadar aynı anlam içerisinde kullanılsa da aslında aralarında anlam ve taşıdığı misyon açısından büyük farklar vardır.
Arkadaş daha çok menfaate dayanan, ya da yaşadığınız sosyal çevreden dolayı edindiğiniz çoğu zamanda bu bağlamda ilişkiyi devam ettirdiğiniz kişi ya da kişiler kapsar. Dost ise çok daha derin bir arkadaşlık ilişkisini içine alır. Sırdaşınızdır, zor zamanınızın adamıdır. Arkadaş evine gelen misafir gibidir ama dost evinize geldiğinde buzdolabı açıp istediğini alan kişidir.
Arkadaş derdinle dertlenmez ama dost senin gözyaşlarını siler. Arkadaş davet beklerken, dost ne yapabilirim sorusunu sorar. Arkadaşınla tartıştığında her şeyin bittiğini düşünür oysa dost seni tekrar arayarak nerede hata yapıldığını tartışır. Çözüm üretir. Çoğu zaman arkadaş sizin iyi gününüzde yanınızdadır oysa dost her zaman yanınızdadır.
Hastalandığınız da arkadaş geçmiş olsun dileklerini iletir ama dost sizinle hasta olandır, hastalık anında işlerinizi takip edendir. İyi zamanda herkesin orada olacağını bildiğinden daha çok kötü zamanda yanınızda olur.
Dostlar hiçbir çıkar kaygısı gütmeden yaklaşırlar insana. Düşman kimselerin aksine, dostunun iyiliğini isterler. Sevincinden ziyade dostlarının üzüntüsünü paylaşırlar. Bu bakımdan dostlar, eksikliklerimizi, kusurlarımızı, yanlışlıklarımızı yüzümüze karşı söylemekten çekinmezler. Bizi memnun etmek için değil doğruyu göstermek için konuşurlar. Amaçları bizi düzeltmek, acı da olsa gerçeği yüzümüze söylemektir. 
İnsanlar tüm dertlerini, sıkıntılarını dostlarına açar ve onların yanında gözyaşı dahi döker. Güvenmediği kişilerin yanında ise derdini gizler, dik durmaya, mutlu görünmeye çalışır. Gerçek dost, kusurlarımızı arkamızdan söylemez. Yüzümüze karşı söyleyerek bizi uyarır. Bu uyarı, kusurlarımızı düzeltmemizi sağlar. Bu sebeple kusurlardan kurtulmak için bu sözlere değer vermek, bu sözlerden olumsuz sonuçlar çıkarmamak gerekir. "Dostun eleştirisi dua kabilindedir" anlayışı dostluğa yakışan bir yaklaşımdır.
Şehirleşme ile birlikte yalnızlaştığımız, dünyanın küçülmesine rağmen kimsesizleştiğimiz, varlık içerisinde yokluk çektiğimiz bu zaman diliminde sizler de kendinizi ve etrafınızdaki dost, arkadaş listenizi tekrar gözden geçirin. Telefon rehberinizi kontrol edin. Kayıtlı kaç arkadaşınızı yukarıdaki özelliklere göre dost olarak tanımlayabilirsiniz?
Çakallar atlara saldıracağı zaman, atlar alınlarını birbirlerine yaslar. Bunu yapmalarındaki gaye; dostlarıyla bir olurken, nalları ile topyekûn düşmana korku salmaktır. Bu vaziyet çakalları korkuttuğu gibi dostlukların daha da pekişmesine vesile olmaktadır. Yalnızlaştığımız bu zamanda dostların kusurlarını bir tarafa bırakıp çakallara karşı durma zamanıdır.Dostluk bunu gerektirir.
Bir Afrika atasözü der ki: Sular yükselince, balıklar karıncaları yer. Sular çekilince de karıncalar balıkları yer. Kimse bugünkü üstünlüğüne ve gücüne güvenmemelidir Çünkü kimin kimi yiyeceğine "Suyun akışı" karar verir. 
Dolayısıyla makamlar geçicidir, mal mülk geçicidir. Önemli olan dostluklardır. Makamların ve gücün hatırına size söz söyle(ye)meyenlerin, gücü ve makamı kaybettiğinizde karşınıza dikilme ihtimali çok yüksektir. Bundan dolayıdır ki suyun akışına fırsat vermeden dostluklarınız ve dostlarınız arasındaki saflarınızı sıkı tutun.
Sakın ha yola birlikte yola çıktıklarınızı yolda değiştirmeye kalkışmayın. Daha da kötüsü yeni arkadaşlarınızla değiştirmeyin. Bilinen bir gerçektir ki eski dostlarınız kaybettiğiniz gibi yeni arkadaşlarınız da fırsatını bulduğun da aynı şeyi size yapacaklardır.
Sizi uyaran dostlarınıza sakın darılmayın hatta onlara teşekkür edin. Bilin ki o sizin iyiliğinizi istiyordur. Hatta sizi eleştirmeyen, hatalarınızı yüzünüze söylemeyen dostlarınıza darılabilirsiniz. Kiminle gezdiğinize, kiminle arkadaşlık ettiğinize dikkat edin, Çünkü bülbül güle, karga çöplüğe götürür. Yine Peygamber efendimiz : "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin." demektedir.
"Dostlarınla öyle yaşa ki düşman olduğunda hakkında söyleyecek sözleri olmasın. Dostlarınla öyle yaşa ki dost olduğunda yüzün kızarmasın." (Mevlana) sözü de dostluk üzerine manidardır.
Allah'ın şu ayeti bu konuda bizim için en büyük rehberdir. "İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir. (Ali İmran-104)
Hakiki dostu olanlar dünyanın en zengin insanlarıdır. Dostların varsa senden zengini yoktur bu dünyada. Çünkü dost senin en temiz kapındır. Hep açıktır gerçek dostuna. Onunla bir çay/kahve ile birlikte yaptığın bir sohbet, alır götürür senin tüm yorgunluğunu. Bir bakmışsın ferahlamışsındır. İyi ki varlar. Yorgunluğunuzu gideren, dertlerinizle dertlenen dostlarınızı çoğalması ümidiyle... 
Ne mutlu bana ki beni uyaran, sırdaşım olan ihvan samimiyetinde dostlarım var. Ya sizin?
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…