Çocukluk ve gençliği:
Çerkez Şeyhi lakabıyla maruf Hacı Ömer Lütfi Efendi, Çorum nüfus kaydına göre 1849 yılında Kafkasya’da dünyaya gelmiştir. Resmi kayıtlarda adı Hacı Ömer olarak geçmektedir. Babası Absal, annesi Fatma’dır. İhsan Sabuncuoğlu 1293 Osmanlı-Rus Harbi nedeniyle 1877’de geldiklerini kaydetse de 1272/1856 yılında babası Absal (Abisal) Bey, beş kardeşiyle birlikte Kafkasya’dan ayrılarak Erzurum iline bağlı Hasankale ilçesine gelmişlerdir.

 

Ömer Lütfi Efendi ve tüm akrabaları, Hasankale’de sekiz ay kaldıktan sonra Kars iline bağlı Sarıkamış ilçesinin Hamamlı Köyü’ne yerleşmişlerdir. Buradaki ikametlerinin onuncu yılında babası Absal Bey vefat etmiş ve oraya defn edilmiştir. Bu olaydan sonra Tokat’ın Batmantaş Köyü’ne göçmüşlerdir. Akrabaları Kundukzade Mustafa Paşa’nın delaletiyle Ömer Lütfi Efendi, buradan İstanbul’a götürülmüştür.
 

Tahsil hayatı:
Ömer Lütfi Efendi, İstanbul’da medrese tahsiline devam ederken Eyüp Sultan’da metfun Nakşibendi şeyhi Hacı Feyzullah Efendi’nin halifesi Edirneli Mehmet Nuri Efendi’nin dergahına gitmeye başlamıştır. Ömer Lütfi Efendi’nin daha sonra müritlerine anlattığına göre bu dergâha yönelişinin başlangıcı, yedi yaşında gördüğü bir rüyaya dayanmaktadır. O yaşlarda rüyasında bir zat “İlim öğrenmek için İstanbul’a gel.” der. Ama Ömer Lütfi, küçük yaşlarında bu şehri hiç duymamıştır. Aradan yıllar geçtikten sonra ilim öğrenmek için İstanbul’a gitmek kısmet olmuştur. Fakat onu heyecanlandıran, Edirneli Şeyh Mehmet Nuri Efendi ile karşılaşması olmuştur. Onu ilk gördüğünde rüyasını hatırlamış ve o zaman rüyasında gördüğü zat ile karşısındaki kişinin aynı olduğunun farkına varmıştır. Bu hal karşısında hiç tereddüt etmeden Nakşi şeyhi Mehmet Nuri Efendi’ye intisap etmiştir. Aslında şeyhi Mehmet Nuri Efendi, pek çok tarikattan icazetlidir.
Ömer Lütfi Efendi’nin İstanbul’da medrese ve tasavvuf eğitimi, on bir yıl sürmüştür. Medreseden aldığı ilim icazetine ilaveten 1884 yılında şeyhinden Nakşi, Kadiri, Sühreverdi, Kübrevi ve Çeşti tarikatlarından da icazet almıştır.

 

İlk görev:
İcazet verildikten sonra bir yerde görev yapma zamanı gelmiştir. Şeyhinin talimatıyla Sivas’ın Aziziye kasabasına bağlı Kazancı Köyü’ne giden Ömer Lütfi Efendi, burada irşat faaliyetlerine başlamış tır. Görevinin ilk aylarında şeyhi onu Evliya hanımla nikâhlamıştır. Burada bir müddet görevini sürdürmüştür.

 

Çorum’a yöneliş ve yerleşişi:
Çerkez Şeyhi, 1887 yılında Alaca ilçemize bağlı Bakırboğazı Köyü’ne, 1891 yılında da Çorum’a taşınmıştır. Burada altı ay kaldıktan sonra kardeşleri ve eşi Evliya hanımla birlikte deniz yoluyla hacca gitmek için İstanbul’a gitmişlerdir. İhsan Sabuncuoğlu, bu konuyu şöyle ifade etmektedir: “Hicaza gitmek üzere İstanbul’a gittiğinde Sultan Abdülhamid’e haber verilmiş ve ölünceye kadar Evkaf Dairesi’nden kendisine maaş tahsis olunmuştur.”

 

Çerkez Şeyhi Ömer Lütfi Efendi, hac sırasında eşi Evliya Hanım’ı kaybetmiş ve onu oraya defn etmiştir. Hac görevini tamamladıktan sonra tekrar Çorum’a dönmüş ve Karakeçili Mahallesi Alaybey Sokaktaki meşhur tekkesini tamamlayarak burada irşat faaliyetlerine başlamıştır. Bu konakta iki haymalık, bir buğday ambarı, ahır mevcuttur. Konağın bir kısmında ailece kendisi yaşamaktadır ki bu bölüme şeyh evi/harem denilmiştir. Orta bölümünde yüz kişiden fazla cemaatin namaz kılabileceği büyük bir mescit ve çok sayıda misafirin konaklayabileceği pek çok oda bulunmaktadır. Konaktaki oda sayısı, yirmiden fazladır. Bazıları, derviş odaları, bir tanesi de kütüphane olarak kullanılmıştır. Bu mescitte Kazancılardan Salih Hafız ve Hattat Osman Hafız, uzun yıllar imamlık yapmışlardır. Mescit, ibadet zamanları dışında tevhithane olarak kullanılmıştır.
 

Ancak Çorum’daki son Nakşi şeyhi Ömer Lütfi Efendi’nin konağı, 2012 yılı baharına kadar ayakta kalabilmiştir. Bir tarihi yaşatma niyetiyle de olsa bu tarihi konak korunabilir di ama maalesef 2012 yılının baharında yıkılarak ortadan kaldırılmıştır.
 

Nüfus kayıtlarına göre sadece Alaybeyzade Osman Ağa’nın kızı Zekiye hanımla evlenmiş, ondan da Abdullah Avni ve Ubeydullah adında iki oğlu ve bir kızı dünyaya gelmiştir. Buradan anlaşıldığına göre eski eşinden çocuğu olmamıştır.