Hiçbir peygamber Allah'u Teala'nın yanında, Peygamberimiz Hz.Muhammed kadar ulvi bir dereceye nail olmamıştır. Allah'u Teala, O'nun muhabbet ve hürmetini, kendi rıza ve muhabbetine açılan bir pencere, vuslatına uzanan bir yola başlangıç kabul etmiş, O'na tabi olan Müslümanları da bununla mükellef kılmıştır.
Cüneydi Bağdadi der ki: "Allah'a giden bütün yollar kapalıdır, tek yol vardır o da Resulullah'ın izine tabi olmaktır.
Şair Fuzuli su kasidesinde: "Hakkı-ı payine yetem der ömürlerdir muttasıl, Başını taştan taşa vurup gezer avare su" suyun bile onun muhabbetiyle aktığını söylemek ister.
Aşık Yunus: " Canım kurban olsun senin yoluna, Adı güzel kendi güzel Muhammed."
Resulullah'ı sevmek kadar şerefli ve ulvi bir vazife olamaz. Her Müslüman dünya ve ahiret saadeti için, ilahi rızayı tahsil için O'nu sevmek durumundadır.
Abdullah b. Hişam diyor ki: " Resulullah ile bulunuyorduk. Resulullah Efendimiz Ömer b. Hattab'ın elinden tutmuş bir vaziyette idi. Hz.Ömer, Ya Resulallah! Canım müstesna, bana her şeyden daha sevgilisin dedi. Resulullah: Hayır, Ya Ömer! Nefsim kudreti elinde olan Allah'a yemin ederim ki, ben sana canından daha çok sevgili oluncaya kadar beni sevmiş olmazsın buyurdu. Hz.Ömer: Ya Resulallah! Vallahi şu andan itibaren sen bana canımdan daha sevgilisin dediğinde; Allah Resulü, "şimdi oldu Ya Ömer" dedi. (Sahihi Buhari)
İmam-ı Azam Ebu Hanife kaside-i nümaiyyesi'nde, Resulullaha karşı olan sevgi ve muhabbetini şöyle dile getirir: "Ey Efendim! Kalbim senin aşkınla yanıp tutuşmaktadır. Tenimdeki canım, senin muhabbetinle başkasına yer kalmayacak şekilde dolmuş haldedir.
İmam-ı Malik (Resulullaha büyük muhabbet ve sevgi duyan bir zattı.) Medine'de bulunduğu müddetçe Resulullah'a karşı sonsuz saygı ve muhabbetinden dolayı, onun mübarek vücudunu bağrında saklayan o topraklarda katiyen bir hayvana binmemiştir.
İmam-ı  Şazeli : Bütün hayatım boyunca Resulullah'ı bir kerecik karşımda görmesem, kendimi kafir addederim demektedir.
Abdullah b. Zeyid El-Ensari kendi bahçesinde çalışmaktaydı. Oğlu birden gelip "Resulullah'ın vefat ettiği haberini verince, Abdullah ellerini havaya açtı ve şöyle dedi: "Allah'ım gözümü al ki, artık bundan böyle tek sevdiğim Muhammed (sav)'den başka kimseyi görmeyeyim." dedi ve dua ettiği gibi öldü.
Ebu Nuaym: Resulullah'ın bize örnek teşkil edecek şu hadisini nakletmektedir. Allah Resulü buyuruyor ki: "Sevgimin kalbine karıştığı bir kimsenin cesedine Allah cehennemi haram kılar." Kim beni severse cennette benimle beraberdir.
Bir bedevi Resulullah'a gelerek: "Kıyamet ne zaman diye sordu. Resulullah, o bedeviye: "Kıyamet için ne hazırladın?" buyurdular.Bedevi: "Allah ve Peygamber sevgisini hazırladım." dedi.O zaman Allah Resulü bedeviye: "Öyle ise sevdiğinle berabersin dedi."(Beyhaki)
Hz. Hubeybin Peygambere inandığından dolayı idam sehpasında söylemiş olduğu şu manidar sözler Resulullah'a karşı muhabbeti göstermesi bakımından çok anlamlıdır. "Ey Kureyşliler! Bırakın Allah'ın Resulünü inkâr etmeyi, O'nun ayağına batan bir dikenin dahi idam sehpasından beni kurtarmasını istemiyorum. Çünkü o diken Resulullah'ı incitmiştir.
Ünlü düşünür James Motesner Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav) hakkında şöyle söylemektedir: "Miladi 570 civarında putlara tapan Arap bir kabilede doğdu. Yetim olarak dünyaya gelen Muhammed; fakirleri, muhtaçları, dul ve yetimleri, köle ve zayıfları seviyordu. Hz.Muhammed harika şahsiyetiyle, Arap yarımadası gibi bütün şarkta bir inkılap gerçekleştirdi. Putları elleriyle devirdi ve Allah'ın birliğine davet eden bir din yerleştirdi. Kadınları köle yapan çöl geleneklerini kaldırarak, sosyal adaleti yerleştirdi. Bir hükümdarlık kurması mümkün olmuşken; O, ancak Allah'ın kulu ve Resulü olduğunu ve aleme uyarıcı ve müjdeleyici olarak gönderildiği hususunda ısrar etti.
Filozof Karliç "Kahramanlar" adlı kitabında şöyle der: "Ben şüphesiz Muhammedi, tabiatı yapmacık ve gösterişten uzak olduğu için seviyorum. Müstakil görüşlü, kendisinden başka kimseye dayanmayan bir kişiydi. Tatbik etmek istediği bir şeyi asla iddia etmez, bu yüzden de zillete boyun eğmeye asla maruz kalmamıştır. O, büyük bir eğitimci olamasa idi, etrafını çevirerek kendisiyle mücadele eden ve savaşan bu insanları 23 sene idare etmesi ve aralarında yaşaması mümkün olmazdı. Eğer O'nda gördükleri fazilet ve şeref alametleri olmasa idi asla O'na boyun eğip itaat etmezlerdi.Bu sebepten onları kendine itaat ettirip yumuşatan kimse, Allah'a yemin ederim ki büyük bir kahramandır.
Üstad Faris El-Havri basında neşredilen yazısında şöyle diyor: "Muhakkak ki Muhammed (sav) cihan büyüklerinin en büyüğüdür. Ve zaman O'nun gibisini görmeyecektir. O'nun getirdiği din, Dinlerin en tamamı ve en mükemmelidir.