1950'li senelerde veliler çocuklarını bilhassa da kız çocuklarını okula vermez, okutmazlardı.

Kızlar nasıl olsa evlenecek, oğlanlar da zamanı bellesin, askere gidip-gelsin hemen everelim zihniyetinde olanlar vardı.
Temmuz, Ağustos ayları olunca öğretmenimiz Mustafa Sucu, elinde kayıt defteri, yanında Kadir Kalfa bizim eve gelir seslenir, “Sami hadi gel, hemen çıkar, buyur öğretmenim, düş önümüze, göster bakalım okula çocuğuna yazdırmayan evleri.” derdi.

Sokaklara koyulur, tek tek evleri gezerdik. Ben hangi evde çocuk varsa gösterip 15-20 adım geri kaçardım. Kadir Kalfa tak tak kapıyı çalar, az sonra içerden bir ses “kim o?”, Kadir kalfa, “aç yenge işimiz var” der, kapı açılır, eğer okula çocuğunuzu yazacağız dese mümkün yok o kapı açılmaz. Kapı yarı açılır, içerden döşemeli, sadece gözleri gözüken bir kadın çıkar. Yan tarafta duran kalfa burada okul çağında çocuk varmış onu okula yazacağız der demez bir hiddet, bir hışım, yok kardeşim benim torun daha küçük der demez kadının yanına koşarak gelen şöyle 8-9 yaşlarında kız gelir.
Öğretmen Mustafa Sucu, “Hani yok diyordun kadın?” deyince, “Kardeşim ben yazdırmam babası razı olmaz” cevabını alırdı.


Mustafa Bey, “Bak bacım, okula yazdırmasan hapisliği var.” Kadın naçar bir şekilde sağa-sola bakınır, o arada beni görür, başlar bana küfre, bedduaya: “Donuz göbe,l tahtalara gel, elbet elime geçen, ben sana biliyorum yapacağımı…”
Kadir Kalfa kıza nüfus kağıdını getirir, kız bir sevinçle koşar alır, gelir kayıt edilirdi.


Bir de karakolluk olan hadiseler vardı. Yetişkin çocuğunu okula vermez, öğretmene hakaret kavga, gürültü deme gitsin.
Yazdığım dönemde İstiklal Okulu’na böyle öğrenci toplanırdı.


Soruyorum size, bu cefakâr öğretenlerimizin hakkı ödenir mi?
Osman Tuncer, Hatice Tuncer, Hüseyin Uzel, Kadir Uz, Erol Beyoğlu, Hatice öğretmen, Kenan Yalvaç, Müslüm Tunaboylu, Müdürler Namık Kemal, Atilla, Şerife Öğretmen, Ahmet Kesergen, Murat Kazancı, Selahattin Çalışkan, Kemalettin Çalışkan, Memduh İpek ve daha nice fedakar öğretmenler... Öğretmenlik öyle kolay bir meslek değil. Bizler bir-iki çocuğumuzla başa çıkamıyoruz, ya onlar... Koca bir sınıfı idare etmek kolay mı? Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Rahmeti rahmana kavuşanlara Allah’tan rahmet, kalan sağların da sıhhat-selamet içinde yaşamalarını niyaz ederim.