Toplumsal yaşamımızda neleri yapmak bizi iyi insan olmaktan uzaklaştırıyor? Toplumumuzda yer etmiş olan bencillik duygusundan ve küçük menfaatlerden dolayı başkalarının haklarını hiçe saydığımız hangi olaylara şahit oluyoruz bir bakalım isterseniz:
- Bir işe girerken, araya başka insanları koyarak, torpil yaparak, hak edenin yerine işe alınmamızı sağlamak. 
- Alış-verişte ya da hastane sırasında hiç beklemeden ön sıradan işimizi yaptırmak, 
- Hak etmediğimiz halde gerekli evraklar düzenleyerek devletten yardım almak, 
- Ölen babasının emekli maaşını alabilmek için, eşinden anlaşmalı boşanmak, 
- Bir kamu yöneticisinin, yemediği yemeğin faturasını alarak temsil ve ağırlama giderinden karşılaması, 
- Bir Devlet yetkilisinin, devletin önemli bilgilerini ve sırlarını yabancılara ifşa etmesi, 
- Bir öğretim görevlisinin sınav sorularını çalarak belirli kişilere vermesi, 
- Bir makamda gözü olan birisinin onun yerine geçebilmek için o kişiye kumpas kurması, 
- Devletin aracını, benzinini kendi şahsi işi için kullanmak, 
- Sahte rapor alarak askerlikten kaçmak, 
- Alacağını unutan birisine borcunu ödemeyip, üstüne yatmak, 
- Yanlışlıkla fazla para üstü veren bir esnafa parayı iade etmemek, 
- Yolda bulduğu parayı veya kıymetli bir eşyanın sahibini aramamak, 
- Aracımızı apartmanın otoparkından çıkarırken kazara aracını çizdiğimiz, ya da aynasını kırdığımız komşuya bunu söylemeyip gizlemek. 
- Trafikte bir araca çarptığımızda veya bir insana çarptığımızda, oradan kaçmak. 
İşte bütün bu saydıklarımız hepimizin hayatta görüp yaşadığımız durumlardır. İnanın bunları yapanlar içinde, nice eğitim görmüş, makam sahibi olmuş, toplumda hatırı sayılır kişileri görmek de çok mümkündür. 
Gerçekten de iyi insan olmak o kadar da kolay değil. İyi insan olmak, sadece bireysel bir olgu değildir. İyi polis olmak, iyi asker olmak, iyi zabıta olmak, iyi memur olmak, iyi doktor olmak, iyi politikacı olmak, iyi bürokrat olmayı da gerektirir. 
Trafik polisi, yanından hız sınırını aşarak tehlikeli bir şekilde trafikte seyreden aracı görmezden gelirse iyi polis olamaz, 
Zabıta, kaldırımları işgal eden esnafı görmezden gelirse iyi zabıta olamaz, 
Doktor, hastasına bir ilacı, ilaç firmasından, promosyon almak için yazarsa iyi doktor olamaz, 
Öğretmen, tüm öğrencilerine eşit yaklaşmaz ise iyi öğretmen olamaz, 
Cami imamı,  günlerce hiç camiye uğramadan devletten maaş alırsa iyi imam olamaz 
Müteahhit, malzemeden çalarak fazla para kazanmak uğuruna bir olası depremde onlarca insanın ölmesine sebep oluyorsa iyi bir müteahhit olamaz, 
Fırıncı, ekmeğin gramını olması gerekenden düşük tutarsa iyi fırıncı olamaz, 
Taksici, adresi bilmeyen birini uzun yoldan dolandırarak fazla ücret alırsa iyi taksici olamaz. 
Yönetici, kuralları herkese eşit uygulamaz ise güçlü ve adil bir yönetici olamaz.
Bir kamu görevlisi;
- Sağlık güvencesi olmayan birisine kendi sigortasını kullanarak ilaç alıyorsa,
- Hasta olmadığı halde doktordan hasta raporu almamalıdır.
- Başarı ortalaması yüksek olsun, kurumumuz başarılı gözüksün diye bir öğrenciye hak etmediği notu vermemelidir.
- Fazla mesai yapmadığı halde, yapmış göstererek kişilere haksız kazanç temin etmemelidir.
- Katılmadığı bir toplantı veya gitmediği bir görev için harcırah ücreti almamalıdır.
 İyi insan olmanın gereklerini çok kişi bilir. Hep iyi insan olmak isteriz. Çocuğumuzun iyi insan olmasını isteriz. Eşimizin iyi insan olmasını isteriz. İşe aldığımız çalışanın iyi insan olmasını isteriz, ama iyi insanı bulmada, işe almada, tercih etmede ve ödüllendirmede iyi insanın özelliklerini unuturuz. 
Mesela işe alacağımız ya da bir makama getireceğimiz yöneticileri seçerken iyi, dürüst ve ahlaklı olmalarını o kadar önemsemeyiz. Hatırı sayılır birisinin tavsiyesi yeterli olur. Çok konuşkan olmasını ve ağzı laf yapmasını isteriz. Gerektiğinde yalan söyleyebilmesi işimize gelir. Kendi özelliklerini abartmasını, yapmadığı şeyleri yapmış gibi sunmasına inanırız. Ekmediği yerden biçmesini isteriz. Bizim menfaatimize ise haram helal olmasına aldırmayız. Bize itaat etmesi, dalkavukluk yapmasını bir beceriklilik sayarız. Emri altında çalışanlara haksızlık ve zulüm yapmasını otoriterlik olarak ödüllendiririz. Herkesi yalanla, iki yüzlülükle, laf cambazlığı ile kandırmasını, idare etmesini zeka ürünü olarak görürüz. Ama bir gün bu kurrnazlığın bizi de vuracağını hiç düşünmeyiz. Dürüst, ahlaklı, saygılı, sorumluluk sahibi, adaletli, çalışkan olanlara da yaftayı geçiriveririz. İyi insan, hoş insan ama biraz pasif, sessiz, deriz ve atarız bir kenara. Doğruluk, dürüstlük ve güvenilir olmak tükenmez bir hazinedir. Tercihiniz daima doğru, dürüst ve güvenilir insan olsun. İyi insan, sadece birisine maddi yardım yapan insan değildir. Aynı zaman da dürüst ve güvenilir insan olabilendir.
Aliya İzzetbegoviç: ''Dürüst olan ile kabiliyetli olan arasında tercih yapmak durumunda kalırsanız eğer; dürüst olanı seçiniz.''