Kaynağını ilahi kitaplardan alan semavi dinlerde günah, ilahi emirlerin yerine getirilmemesi veya yasakların çiğnemesiyle ortaya çıkarak dini, ahlaki ve vicdani açıdan sorumluluk gerektiren bir olgudur.
Yahudi, Hıristiyan veya Müslüman; dinin günah saydığı bir fiili işlerse, mutlaka bu günahın sorumluluğundan kurtulmak isteyecektir. Üç dine göre de bu sorumlulukla vefat eden insan, ahirette cehennem azabıyla cezalandırılacaktır.
Yahudilikte günahtan kurtulmanın yolu, tövbe edip Yahova'ya dua ve yakarışta bulunmaktır. Hıristiyanlıkta da Tanrı adına kilise görevlileri yani papazlar, günahları affederler. Bunun temel şartı ise günahkar Hıristiyanların kilisede papazlara günahlarını itiraf ederek pişmanlık duyduklarını beyan etmeleridir. Papaz da Esas Allah, Oğul Allah ve Kutsal Ruh adına günahlarını bağışlar. Buna "Günah Çıkartma" denir. Böylece o Hıristiyanın günahı affedilmiş olur.
İslam dininde ise arınmanın, günahtan kurtulmanın yolu, Allah'a dönmektir, günahlardan pişman olup tövbe etmektir. Zira tövbeleri kabul yetkisi, yalnız Allah'a aittir. Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır. Hiçbir insanın, hiçbir velinin, hiçbir din bilginin ve din görevlisinin, hatta hiçbir peygamberin günahları bağışlama yetkisi yoktur.
İslama göre herkes, kendi işlediğinin karşılığını görecektir. Doğuştan gelen bir günah yoktur.
"Kimse başkasının günahını çekmez" (İsra 15)
"Gerçekten hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü yüklenmez. Zaten insan için kendi çalışmasından (yaptıklarından) başka bir şey yoktur." (Necm: 38-39)
Hıristiyanların din adamlarının helal ve haram kılma yetkilerinin olduğuna inanmalarına ek olarak Baba, Oğul, Kutsal Ruh adına günah bağışlayabileceklerini kabullenmeleri ve bu işlemin kiliseye yapılacak bağışa endekslenmeleri başlı başına bir komedidir.
Her insan, sırlarını ve dertlerini birilerine anlattıkça psikolojik yönden bir rahatlama hissedebilir. Günah çıkartma olayı, belki bu yönden bir psiko-terapi yöntemi olarak düşünülebilir. Ancak bu, asla günahtan arınma yolu olamaz.
İslamda günahtan kurtulmanın yani arınmanın tek yolu, tam bir pişmanlıkla Allah'a güvenip O'ndan af dilemek yani tövbe etmektir.
İnsan, yaptığı her kötü eylemden, işlediği her günahtan tövbe edip Allah'a sığınmalıdır. O'nun rahmetinden ve affından asla ümit kesmemelidir:
"Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyiniz şüphesiz ki Allah, günahların hepsini bağışlar." (Zümer 53)
Kur'an-ı Kerim'de bütün müminlere, günahlarının affı için yalnız Allah'a dönmeleri ve yalnız O'ndan tövbe etmeleri emredilmektir:
"Ey müminler, hepiniz Allah'a tövbe ediniz. Belki de böylece korktuğumuzdan emin olup kurtulur, umduğumuzu elde edebilirsiniz." (Nur 31)
"Rabbinizden sizi bağışlamasını isteyiniz. Sonra O'na tövbe ediniz." (Hud-3)
Ama bu tövbenin kesin bir tövbe yani geri dönüşü olmayan bir pişmanlık olması gerekir:
"Ey iman edenler, tam ve kesin bir tövbe (Nasuh Tövbesi) ile Allah'a yönelin. Umulur ki Rabbiniz, kötülükleri örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar." (Tahrin 8)
Bu ayette geçen Nasuh Tövbesi, bir daha asla günaha dönmemek ve bunu asla arzu etmemek üzere yapılan tövbedir. Unutulmamalıdır ki Allah tarafından kabule en çok layık olan tövbe, işte bu tövbedir.
Bu anlamda Hz. Peygamber (sav) de şöyle buyuruyor:
"Günahından kesin olarak tövbe edenler (tövbe edip de Allah'a yönelenler), hiç günah işlememiş gibi olurlar."
Kur'an-ı Kerim'de bir ayet vardır ki tövbe ve bağışlama konusunda Allah'tan başkasının yetkisi olmadığını haykırır:
"Günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki!" (Al-i İmran 135)
İnsan, fıtrat icabı iyilik yapmaya da kötülük yapmaya da müsait vaziyette yaratılmıştır. İyilik yaparsa sevap, kötülük yaparsa günah işlemiş olur.
Günah işleyen, hata yapan bir kul, ümitsizliğe düşmemelidir. Zira Allah'ın rahmetinden ümit kesmek çıkar yol değildir. İslam'da günahtan arınmanın tek yolu, Allah'a dönüp tövbe etmektir.
Kafir bile, Allah'ın varlığına, birliğine, Hz. Muhammed (sav)in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna ve Allah'ın gönderdiği hükümlerin tamamına inandığı yani İslam'a girdiği zaman geçmiş günahları af olur. Anadan doğduğu an gibi tertemiz, günahsız hale gelir. Zira İslam'da Hz. Adem'den (as)dan beri sürüp geldiği iddia edilen asli günah diye bir günah yoktur.
İslam dinine göre günahları bağışlama yetkisi, yalnız Allah'a aittir. Hiçbir alim hiçbir veli, hiçbir peygamber günah bağışlama yetkisine sahip değildir. Tövbeleri kabul edip etmeme yetkisi, yalnız Allah'a aittir. Hiçbir din adamı, Allah adına tövbeleri kabul edemez, günah bağışlayamaz.
Ayrıca Ayrıca İslam'da toplumsal barışın temini konusunda çok önemli sonuçları olan "Kul Hakkı" kavramı vardır. Yüce Allah, insanların dünyadayken helalleşerek kul hakkından kurtulmalarını istemekte, aksi takdirde ahirette hesaplaşmak zorunda kalacaklarını vurgulamaktadır. Onun dışındaki günahları, tövbelerine karşılık af etme yetkisi, yalnız Allah'a aittir.
Sonuç olarak İslam inancına göre tövbe günahlardan pişman olup yalnız Allah'a dönüş ve yine yalnız O'ndan af dileyiştir. Günah çıkartmayla hiçbir benzerliği yoktur.