Bu sözleri duyan Mağrip komutanları gayrete düşüp birbiri ardınca yüz yirmi kafir meydana girdi. Kerebi Gazi karşısına dikildiler. Kerep onların hamlelerini bir kılıç ile püskürttü. Sora teker teker, o melunları kılıcı ile iki parçaya ayırdı ve öyle bir yüksek sesle bağırmaya başladı ki onun heybetinden kafir askerleri son bahar yaprakları gibi sağa sola savrulmaya başladılar.
Bir dünya pehlivanı, insan oğlunun görüp göreceği en yiğit er, Hicaz kumandanlarının başı olan Kerebi Gazi… Ona meydan okuyacak, karşı koyacak, karşısına çıkabilecek ne kadar kişi varsa meydana giremediler, karşısına çıkamadılar. Kerebi Gazi bir kerre daha şimşek gürültüsü gibi bir nara attı otuz bin kafir askerinin üzerine yürüdü. Onların alaylarını bozup saflarını dağıttı.
İmlak Şah: Ey melunlar, hani gayretiniz, şimdi otuz bin kişiden de oldunuz, diye bağırıp çağırdı. Bu söz üzerine o otuz bin asker Kerebi Gazi'yi ortaya alıp her taraftan saldırmaya başladılar. Kerebi Gazi o anda öyle bir cenk eyledi ki yer ve gök ehli onunla gururlandı ona dualar eyledi. Kerebni Gazi o otuz bin askeri bölük bölük edip saflarını dağıttı. Alaylarını bozdu. Kalbi kalbe vurdu başlarını kopardı. Öyle bir cenk etti ki onun cengine ejderhalar bile takat getiremezdi. İmlak Şah bu durumu görünce hayrete düştü. Otuz bin er bu tek kişiile savaşmaktan aciz kaldı deyip her yandan asker çağırdı. Onları gayrete getirip Kerebi Gazi üzerine sürdü.
Kerebi Gazi onlarla cenk ederken Hicaz tarafından ansızın ince bir toz bulutu belirdi. Ardından süratle bir rüzgar gelip o toz bulutunu ortadan kaldırdı. O toz bulutunun bulunduğu tarafa gidecek oldular, bir de baktılar ki Hoca Amr bir sabâ rüzgarı gibi geliyor. Hoca Amrbaktı ki Kerep otuz bin kafir askeri ile tek başına çarpışıyor, askerler durmuş onu izliyorlar. Ama Kerep öyle bir cenk ediyor ki o cengin heybetinden dağlarda kaplanlar, denizlerde timsahlar tavaf eder. Amr Kereb'e binlerce övgülü sözler söyledi, takdirlerini ve hayranlığını ifade etti, sonra askerlere: Ey gaziler siz ne diye böyle durup seyrediyorsunuz, diye sordu. Onlar da şöyle dediler:
-Ey sevgili başbuğumuz, Kerebi Gazi bize sıkı sıkı  tembih etti ki, siz bekleyin sadece uzaktan izleyin, sakın ola ki yardım etmeye kalkışmayın, eğer gelecek olursanız hepinizi helak ederim, diye yemin etti. Biz de o korkudan dolayı cenge katılmadık.
Hoca Amr, bu sözü işitince tekrar hayran kaldı., durdu ve uzun uzun  o da Kerebi Gazi'nin cengini izledi. Gördü ki bir dünya pehlivanı otuz bin askeri bölük bölük etmiş haykırıyor.
-Ey melunlar Hazreti Ali artık yaşlandı diye siz isyan ettiniz ha! Şimdi onun yolunda nice yiğitler var, Mağrib'i harap etmeden bırakmazlar, diyerek elindeki samsam adlı kılıcı ile her yana hamle etmeye başladı. Daha ne anlatalım ki Kerebi Gazi o gün akşama kadar küffar askeri ile cenk etti. Cihanı onların başına yıktı.
Akşam olunca İmlak Şah emreyledi, yorgunluktan ve bitkinlikten dinlenme davulu çaldırdılar. Kerebi Gazi de o dinlenme ara verme davulunun sesini duyunca atının başını çekip durdu.
    Küffar askeri geldiler Kerebi Gazi'nin elinden kurtulduklarına sevinerek, şehre gidip üç katlı kale burcunun içine girip kapılarını kapattılar. Kerbi Gazi de dönüp askerlerinin yanına geldi Hoca Amr Kerebi karşıladı, onu tebrik etti. Ey pehlivan cengi niçin tek başına yaptın da asker seni temaşa etmekle yetindi diye sordu.
Kerebi Gazi:
-Ey başbuğum bu kadar küffar askerine bile askere ihtiyaç yoktur. Senin yüce himmetinle ben bunlara her şekilde yeterim. Dedi.
Amr:
-Onlar da yavaş yavaş geliyorlar,
Kerebi Gazi:
Sen himmet et ki onlar gelmeden bu şehri alalım, dedi. Hoca Amr: 
-Ey komutan bu söz bana anlamsız gelmektedir, çünkü bu şehrin üç katlı kale duvarı ile örülü burçları vardır. İçinde kırk elli bin asker olabilir. Orayı birkaç gün içinde nasıl alabiliriz ki. Kerebi Gazi, 
-Keşke kalan şehir bu kadarcık olsaydı kolaylıkla alabilirdim.
-Hoca Amr, Komutan, dedi, senin ataların Ma'di Kerib pek çok defa asker toplayıp bu şehre gelmiş, burayı feth etmek istemişti ama alamamıştı. Sahabeden de güç kuvvet sahibi bazı kimseler de gelip bu şehri kuşattılar ama onlar da alamadılar, sonunda barış yapmaya mecbur kaldılar, burayı sadece haraça bağlayabildiler. Araplardan hiç kimse bu şehere giremedi.
Kerebi Gazi:
-Ben yarın bu şehri ele geçireceğime inanıyorum.                       (SÜRECEK)