Hemen İmlak Şah'a haber verdiler: "Ey yer yüzünün Mağrip Sultanı! Muhammed Hanefi'den ve Kerebden elçi geldi, içeri girip sizinle buluşmak istiyorlar, dediler. İmlak Şah, Kahraş yanlarında mı kaç kişi ile gelmişler, diye sordu. Kafirler: Gelenler ancak on beş yirmi kişi kadardır ve içlerinden bizim askerlerimizden kimse yoktur, dediler. İmlak Şah, hayret etti, bu da ne demek oluyor, diye söylendi ve açın kapıları da içeri alın bakalım ne istediklerini öğrenelim, dedi. İmlak'ın Kaynus adında bir veziri vardı, o "Sultanım gel bunları şehrin içine koyma, bu nâbekârlar hırlı herifler değildir, kim bilir ne fesatlık çıkarmaya geldiler", deyince İmlak Şah küplere bindi, "Ne sçmalıklar söylüyorsun ey pehlivan, orada bizim elli tane seçkin pehlivanlarımız var, ben yirmi kişiyi şehre koymaktan mı korkacağım, Onlar, bu şehrin içinde kuş olup uçsalar yine canlarını kurtaramazlar." Dedi. Cihan pehlivanı Kahraş, varıp kapıdaki askerlere: "Şimdi sultanımız ziyafettedir, bunları barış için göndermişlerdir, gidin getirin bakalım ne istiyorlar, görelim." Diye emir veri.  
Bu emir üzerine üç bin Mağrip askeri demir zırhlarla donanmış vaziyette şehin kapısına kadar geldiler, şehrin kapısını açıp yirmi kişilik ünlü pehlivan ile Kerebi Gazi'yi içeriye aldılar. Kapıları tekrar kapattılar. Üç bin küffar askeri ve Kerebi Gazi'yi ortalarına alıp İmlak Şah'ın divanına doğru yola koyuldular. Kerebi Gazi o şehri dikkatlice inceledi ve  çok beğendi. Gönlünden Cenabı Hak keşke bu şehri ümmet-i Muhammed'e nasip etse diye geçirdi. Kafirler, Kerebi Gazi'nin heybetine hayran olup korkuya kapıldılar. O yirmi kişilik yiğitlere baktılar ki, her birinin heybeti devler ve Zerdüştlerin kötülük tanrısı ehrimenler gibi. Kafirler bu yiğitleri şehre aldıklarına bin pişman oldular. Yolda giderken kafirpehlivanları İmlak Şah'ın kapıcı başı Kerebi Gazi'ye dedi ki: Ey yiğit, nerede hani bizim cihan pehlivanı Kahraş-ı Mağribî ile gidey yiğit askerlerimiz ? Kerebi Gazi de, onlar şimda cehennemdedirler, diye cevap verdi. Kapıcı başı Kerebi Gazi'nin şaka yaptığını zannederek cehennemde ne yapıyorlar, diye sordu. Kerebi Gazi, İmlak Şah için ve de sizler için yer hazırlamağa gittiler, dedi. Kapıcı başı bu söze kırıldığını belitmek için Kerebi Gazi'nin yüzüne şöyle bir baktı onun yüzünde öyle bir heybet öyle bir güç ve kudret gördü ki korkusundan dili tutuldu da söylemeye cesaret edemedi. O konuşmalar geçerken İmlak Şah'ın sarayının kapısının önüne de gelmiş bulunuyorlardı.   
Kerebi Gazi baktı ki demir zırhlı otuz bin kafir, İmlak  Şah'ın etrafını kuşatıp orta yere almışlar. Öyle bir divan kurmuşlar ki dil ile anlatmağa, kalem ile yazmağa asla güç yetmez. Kerebi Gazi, asla onların talimatına aldırış etmeden yanındaki yirmi yiğit askeriyle birlikte içeri girdi. Kafir askerler iki yandan kol olup durmuşlar, Kerebi Gazi bunların ortasından geçip İmlak Şah'ın has sarayının yakınına kadar vardı. Hemen kapıcılar hacipler ve derbanlar gelip burada attan inin, Şah'a geldiğinizi arz edelim, ne emrederse ona göre hareket edersiniz. Dediler. Kerebi Gazi onların sözlerine de fazla aldırış etmeden ileriye doğru yürüdü. İmlak Şah'ın pehlivanları ve kapıcı başı uyardılar, durmasını söylediler, hiç birine aldırmadı, sarayın kapısından içeri girdi. Kapıcı başı bağırarak ileri geldi Kerebi Gazi'nin atının yularına yapışıp, dur be hey nâbekâr, hani armağanın bahşişin, edebini takın, burasını deve ahırı mı sandın hemen teklifsizce kendi başına yürüyorsun, diyordu ki Kerebi Gazi hiddetle ey melun işte sana armağan deyip elinin ayasıyla kapıcı başının suratına öyle bir vurdu ki suratı darmadağın oldu, başı ve beyni parçalandı yıkılıp canını cehenneme ısmarladı.
Kafir pehlivanlar, kapıcılar bu durumu görüp koşuştular, şu pehlivan bize nasıl olur da böyle davranır deyip her yandan bir anda hücum edip Kereb'i ortaya aldılar. Kerebi Gazi hışımla kapı önünde duran, haciplerden, derbanlardan elli kişiyi muşta ile depeledi. Önünde bölük bölük olup tar mar oldular.
Kerebi Gazi ile o yirmi pehlivan atları ile içeri girip durdular ve atlarından indiler. Kerebi Gazi kardeşleri Ma'di Maad'tan on pehlivanı kapının sağ  ve sol tarafına koyup, kardeşlerim sakın ola kimseyi içeriye bırakmayın, ben İmlak Şah ile biraz sohbet edip döneceğim, dedi. Kalan on pehlivanını da yanına alıp içeri yürüyüverdi.
İmlak Şah içeride beyleri ile nedimeleri ile oturmuş içki ve eğlence ile meşgul idiler. Ansızın kapıda bir hengame koptuğunu gördüler. Bu neyin nesidir diye telaş ederken içeri giren birkaç kapıcı ve derban içeri girip feryat ederek Kerebi Gazi'nin yaptıklarını anlatmaya ve söylediği sözleri aktarmaya başladılar. İmlak Şah şaşkınlıktan ne yapacağını bilmez halde aman ha o pehlivanı içeri sokmayın, diye bağırırken aniden dışarıda sanki yer gürlemiş gibi on pehlivan ile Kerebi Gazi içeri girdi. Orada bulunan oturaklardan birinin üzerine çıkıp oturdu. İmlak da korkusundan ayağa kalkıp kendi yerini teklif etti. Kerebi Gazi onun sözüne aldırmadan bir sandalyeyi çekip üzerine kuruldu. O on pehlivan da bir köşede durup Kerebi Gazi'yi gözetlemeye başladılar. İmlak Şah, yerine oturup biraz aklı başına geldikten sonra başını kaldırıp Kerebi Gazi'nin yüzüne şöyle bir baktı, sen de kimsin, sana kim derler, buraya niçin geldiniz söyleyin görelim, niçin edpsizlik edip benim adamlarımı ve kapıcılarımı öldürdün hiç benden çekinmedin mi?
Kerebi Gazi cevap verdi.
- Elçiyiz, Emire'l Müminîn Şâh-ı Merdân Ali el Murtaza'nın ciğer köşesi Muhammed Hanefi'nin emriyle geldik. Adımı sorarsan Kerep derler. Amr Ma'di oğullarındanım, kapıcılarını neden ortadan kaldırdığımı soruyorson, edepsizlik edip bana yol vermediler. Benim şahlar divanına girerken izin almam gerekmez…
İmlak Şah, dedi ki:
-Hani benim pehlivanlarım ile cihan pehlivanım olan Kahraş seninle niçin gelmediler, dedi. Kerebi Gazi de onları ortadan kaldırdım, kılıcımla her birini depeleyip murdar kanlarını su gibi yere akıttım. İmlak şah bu sözü işitince çılgına döndü. Pehlivan elçiler, öldürülmezler, onları niçin öldürdün. Dedi. Kerebi Gazi de, edepsizlik ettiler, onun için cezalarını buldular. Diye cevap verdi.
Bu sözü duyan İmlak öfkelendi, Arap kim edep kim, Amr Ma'di kendi kavmi içinde bu şekilde akılsızlığı yüzünden helak olmuş, oda sizin gibi, daimi padişahlara karşı cenk ettiği için yok olup gitti. Siz ne yapabileceğinizi zannediyorsunuz, dedi.     (SÜRECEK)