SATUK BUĞRA HAN DESTANI
Peygamberimiz kanatlı Burak sırtında göklere yükseldiği Miraç gecesinde gök katlarında eski ve ünlü peygamberleri görmüştü. Bunlar arasında tanıyamadığı bir zatı Cebrail'e göstermiş onun hangi peygamber olduğunu sormuştu.  Cebrail ise:
-Bu bir peygamber değildir, sizin ahirete irtihalinizden üç asır sonra dünyaya inecek bir ruhtur. Türkistan'da sizin dininizi yayacak olan bu ruh, Abdülkerim Satuk Buğra Han'nı ruhudur, demişti.
Hz. Peygamber buna çok sevinmiş, yere döndükten sonra dinini Türk ülkelerine yayacak olan bu insan için dua etmişti. Ashabı bu kutlu ruhu gözleri ile görmek istediler, Hz. Muhammed onların niyazlarını kabul ederek dua etti. Hemen başlarında Türk başlıkları bulunan silahlı kırk atlı belirdi. Bu insan Satuk Buğra Han ve arkadaşları idi. Bu olaydan üç asır sonra Kaşgâr sultanının oğlu olarak Satuk Buğra Han dünyaya gelir.

Satuk Buğra Han on iki yaşında iken kırk arkadaşı ile ava çıktı. Kaçan bir tavşanı kovalarken arkadaşlarını kaybetti. O zaman önünde kaçan tavşanın durduğunu ve ihtiyar bir insan şekline girdiğini hayretle gördü. İhtiyar, Buğrayı yanına oturtarak ona öğütler verdi. İhtiyar ona:
-Attan in sana bir çift sözüm var, dedi. Satuk Buğra Han attan indi ve ihtiyarın karşısına oturdu. İhtiyar ona şöyle hitap etti.

-Oğlum, yolunu şaşıranları niçin takip ediyorsun, eğer Allah'ın iyi insanlar için çizdiği yola girersen hem bu dünyada hem de öteki dünyada bahtiyar olursun, ben seni cehennemin ateşinden kurtulman için uyarıyorum. Bu sözlerden sonra da günahkâr ve imansız olanlara yapılacak işkenceleri Satuk'un gözleri önünde canlandırdı. Ona Hak dini öğrenmesi teklifinde bulundu. Allah'ı bilmenin saadetini, cehennemin gazaplarını anlattı. Bu durum üzerine Satuk, bu dinin hakikatlerini kendisine öğretmesini istedi. İhtiyar, Allah'ın bu konuları öğretmek üzere gönderdiği kişiyi çok yakında göreceksin, diyerek gözden kayboldu.

 Satuk Buğra Han'a bu öğütleri veren kişi Hızır idi. Satuk Buğra Han bunu anlamıştı. Bu olaydan birkaç gün sonra Satuk Buğra Han,  Andican'dan gelen  Ebu'n Nasr es-Sâmânî ile karşılaşır, Bu zatın Hızır'ın ona geleceğini haber verdiği zat olduğunu anlar, iman getirerek onun talimatlarını alır. Ancak babası daha önce öldüğü için Satuk'un annesi ile evlenmiş olan ve Müslümanlığı kabul etmeyen amcası Harun Buğra Han, onu bir put mabedinin inşasına katılmaya mecbur tutmuştu. Satuk da Ebu'n Nasr'ın irşadı sebebiyle bu mabedi bir camiye çevirmeyi düşünerek bu çalışmaya katılır harç ve tuğla taşır. Ertesi gece de meydana gelen bir doğal afet neticesinde yer yarılmış, amcası yere gömülmüş. Bu olaydan sonra hükümdar olan Satuk Buğra Han Türk illerinde İslamiyet'i yaymaya karar verdi. Türk ülkelerinde İslamlık onunla başladı.[39]