İnsanlar yeryüzünde; yüzyıllarca din adına yapılan savaşlardan zarar görmüş, canlarından, mallarından, yurtlarından olmuşlardır. Peki din nedir?

Din Arapça kökenli bir sözcük olup, yol hüküm mükâfat anlamlarına gelir. Sözlük anlamı itibariyle çeşitlilik gösteren din sözcüğü, Türk Dil Kurumuna göre: “Tanrıya, doğaüstü güçlere, çeşitli kutsal varlıklara inanmayı ve tapınmayı sistemleştiren, toplumsal bir kurum ve nitelikteki inançları, kurallar, kurumlar, töreler ve semboller biçiminde toplayan, sağlayan düzen” olarak tanımlanmaktadır.

Din; Allah tarafından peygamberler aracılığıyla insanlara ulaştırılan ilahi bir kanundur.

Din; hür iradeyle inanan akıl sahibi insanları, en iyiye, en doğruya, en güzele ve ebedi mutluluğa ulaştıran ilahi kanunlar bütünüdür.

Kısaca din, insanların saadete ulaşması için Yaratıcının koyduğu kanunlardır. Peki, nedir bu kanunlar?  Bütün dinlerde kabul edilen bu kanunlar; iyi ol, kötülük yapma, ibadet et, öldürme, erdemli ol, dürüst ol, yalan söyleme, haksızlık yapma, çalma vb. insanlığın refahı için konulmuş kanunlardır. Bu kanunların ritüelleri, dinler arasında farklılık gösterebildiği gibi aynı din içeresinde de oluşabiliyor. Bu farklılıklar, aynı sonuca giden farklı düşünce ve yorumlardan oluşuyor. Şöyle ki; iki kişi Ankara’dan İstanbul’a gidecek. Biri kara yolunu seçip otobüsle gidiyor, diğeri hava yolunu tercih edip uçak ile gidiyor. Her iki şahısta İstanbul’a gidiyor, sadece gidiş yöntemleri farklı, sonuç aynıdır.

Bir dindeki farklı düşünce ve yorumlardan oluşan bu ayrılıklara MEZHEP adı verilir. Mezhep aslen Arapça bir kelime olup, “zehebe” fiilinden türetilmiştir. Yani mezhep gidilen yol, tutulan görüş manasındadır. Mesela:

  • Hıristiyanlıkta; Katolik, Ortodoks, Protestan
  • Yahudilikte; Ferisiler, Sadukiler, Esseniler, İshakiyye, Yudganiyye, Karaim, Muhafazakâr Yahudiler, Ortodoks Yahudiler, Reformist Yahudiler, Yeniden Yapılanmacılar…
  • İslamiyet’te; Sünnilik, Şiilik, Haricilik, Maturidilik, Eşarilik, Mutezilik, Selefilik, Şafilik, Malikilik, Hanbelîlik, Hanefilik…

Gibi birçok mezhepler vardır. Bu mezheplerin hepsi kendi dini içerisinde aynı inanışı savunur.

Konuya birazda bilimsel açıdan bakacak olursak; insan türü sosyal bilişe sahip bir canlıdır. Sosyal biliş: Toplumsal dünyaya ait bilgileri yorumlar, analiz eder ve kullanır. Bu bilgileri kullanırken de insan, beyninde çeşitli şemalar oluşturur. Daha sonra bu şemaları edindiği ya da karşılaştığı başka bilgileri yorumlamada kullanır. Zihnimizde canlanan bu şemalar belli bir düzene sahiptir.  Örneğin: beyaz önlüklü birini gördüğümüzde onun hastanede çalışan bir doktor olduğunu düşünürüz. Çünkü doktorları daima beyaz önlükle görmüşüzdür.

Sosyal biliş ve zihinsel şemalar, insanları farklı yorum ve çözümlere yöneltir. Bu farklı yorum ve çözümler neticesinde daha başka yollar ve görüşler oluşur. Toplulukların olduğu her yerde oluşan bu farklılıklar, dinler içeresinde mezhepler şeklinde görülür. Bu farklılıkları daha iyi görebilmek açısından bir örnekle açıklayalım:

Hanefi ve Şafi mezhebine göre namaz: Hanefi mezhebine göre namazda tekbirden sonra sübhaneke okunur. Şafi mezhebinde ise veccehtü okunur. Hanefi ve şafi mezhebinde okunan tahıyyat ve kunut duaları da farklıdır. Hanefi mezhebinde eller göbek üzerinde bağlanır. Sağ el serçe ve başparmaklar sol elin bileğini kavrar. Şafi mezhebinde ise eller göğüs altında göbek üzerinde ve biraz sola doğru meyilli olarak bağlanır. Sağ elin baş ve işaret parmağı sol elin bileğini kavrar. Sadece namazda değil, diğer ibadetlerde de çeşitli farklılıklar vardır. Yani mezhep inanılan dini farklı biçimde yorumlama ve yaşamadır.

Peki dinin kanunları açık değil midir? O halde neden din ve mezhepler adı altında savaşlar, kavgalar vardır?

Yaratıcı insanları doğruluğa, iyiliğe, güzelliğe, erdemli olmaya davet et diyorken, verdiği nimetler karşısında O’na şükretmemizi, ruhumuzu huzura eriştirmemizi istiyor iken, insanların birbirlerini öldürmesi, inançları konusunda zorlaması, ayrıştırmaya çalışması Yaratıcının emirlerine karşı gelmek demek değil midir?

Yaratıcı her insana düşünebilsin ve anlayabilsin diye akıl vermiştir. Onu kullanmayı da insanın iradesine bırakmıştır. Öyle ise bırakınız herkes inandığı ölçüde yaşasın. Farklı yollardan gidiyor, sizin düşündüğünüz gibi düşünmüyor, yaratıcıya şükrünü sizden farklı eda ediyor diye insanları suçlamak ve öldürmek önü alınmaz çatışmalara ve toplumda çeşitli ayrılıklara neden olacaktır.

Öyle ise Sosyal Biliş ve Zihinsel Şemaların farklı bir tezahürü olan mezheplerin bir din olmadığını, din içerisinde tutulan farklı bir yol olduğunun idrakine varılması gerekmektedir.