İnsan öyle hayat yaşamalı ki, hayatında herkese iyiliği dokunmalı, hayatı boyunca güler yüzlü olmalı, öyle bir hayat sürmeli ki öldüğünde herkes üzülmeli ve O Rabbından razı, Rabbı ondan razı bir şekilde Rabbına kavuşmalı. Yoksa ölümünden sonra Şair Vecdi'nin söylediği gibi " Ne kendi eyledi rahat. Ne halka verdi huzur, Yıkıldı gitti dayansın Ehli Kubur" dedirtmemeli. Ölüme hazırlık yaratılışına uygun bir yaşayışla olmalı. ki ötede ebedi saadete kavuşulsun. İnsan şu hayatta yaşadığı her anın, kazandığı her şeyin ve tükettiği her saniyenin muhasebesi içerisinde o zor güne kendini hazırlamalıdır. Ölüm ve ölüm sonrası olan Ahiret hayatının bir gül bahçesi olmasını isteyen, dünyada iyilik tohumlarını gönlüne ekmeli, Kuran'i bir hayatla, Hz.Peygamber'in hadisleriyle ömrünü süslemeli, ölüm anı ve baki hayatı mamur olmalı. Nitekim Efendimiz ve beraberinde bulunan ashabının yanından bir cenaze taşınıyordu. Peygamberimiz "Hem kurtuldu, hem de kendisinden kurtulundu" buyurdu Ashabı "Bu ne demek Ya Rasulallah? diye sorunca: Efendimiz " Ölen Mümin bir kimse ise dünyanın ezasından, cefasından ve meşakkatinden kurtulmuştur ve Allah'ın rahmetine kavuşmuştur. Günahkar bir kimse ise dünyada kalanlar, memleketler, ağaçlar ve hayvanlar kurtulmuştur" (İmam-ı Malik Muvatta, Cenaiz, 54)
Nitekim Mevlana da kendi vefat edeceği günü 'Allah'a kavuşma günü' anlamında 'Şeb-i Arus' olarak nitelemiştir. Onları bu düşünceye sevk eden anlayış, varlık gayelerinin farkında olmaları ve ona göre bir hayat yaşamalarıdır. Her an ölümü düşünerek bir hayat yaşamalarıdır
Yine, ünlü şairimiz Necip Fazıl'ın 'Ölüm Güzel Şey' adlı şiirinde geçen şu ifadeler de  bizler için ibret verici ve düşündürücüdür;
'Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber/Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?'     
    (SON)

Mehmet KAPUCU 
Bayat Müftüsü