HİLYE-İ ŞERİFE RAĞBET
İÇİN METHİYE (3)
9. Cemâl-i Resûle oldunsa müştâk
Anı seyretmenin çâresine bak
Olmak istersen rü'yete elyak
Gel hilye-i pâk-i Habîbi dinle
Şekl-i şemâil-i şerîfi dinle

10. Manzûmesi anın ravza-i Rıdvan
Kafiyeler birer lü'lü-i mercan
Noktaları hûri harfleri gılmân
Gel hilye-i pâk-i Habîbi dinle
Şekl-i şemâil-i şerîfi dinle

11. Tarz-ı nazmı ne hoş al yeşil renktir
Peygamber aşkına bu bir mihenktir
Mevlîdinden efdal olsa gerekdir        
Gel hilye-i pâk-i habîbi dinle
Şekl-i şemâil-i şerifi dinle

NA'T
9. Resûlullah (sav)'in cemalini görmeyi arzu ediyorsan O'nu seyretmeye, O'nu görmeye layık olmanın çaresine bak. Gel, Allah (cc)'ın (cc) sevgilisi Muhammed Mustafâ (sav)'nın terennüm ettiğimiz tertemiz hilyesini ve şemailini dinle.
Cenâb-ı Peygamber (sav)'i dünya gözü ile görmek daha önce metnini verdiğimiz "Benden sonra benim hilyemi kim görürse sanki beni görmüş gibi olur. Kim ki bana aşk ile bakarsa Allah da ona cehennemi haram eder. Kıyamet günü çıplak olarak haşretmez." Hadîs-i Şerîfi hatırlatılmaktadır.
10. Muhammed Mustafâ (sav)'nın Hilye-i Şerîfi'nin manzumesi cennet bahçesi, kafiyeleri mercan incisi, noktaları cennet güzelleri, harfleri cennet yiğitleridir. Gel, Allah (cc) 'ın sevgilisi Muhammed Mustafâ (sav)'nın terennüm ettiğimiz tertemiz hilyesini ve şemâilini dinle.
Ravza; bahçe, çimenlik, yeşillik anlamındadır. Rıdvan ise cennet anlamında kullanılır. Aslında Rıdvan, cennet hazinedarının ismidir. Cenâb-ı Hak (cc) mümin kullarını, ahrette sorgulaması tamamlandıktan sonra cennetine koymayı vaad etmiştir. Cennetin sekiz bölümü olduğu rivâyet edilmektedir ki en yüksek mevkii Rıdvan cennetidir81.
Mercan, denizden çıkarılan kırmızı renkli ufak inciye denir, değerli bir taştır. Hûri ve gılmanlar cennetin görevlileridir. Benzersiz güzellikleri taze ve genç görünümleri yönüyle şairlerin teşbihlerine konu olmuşlardır.
11. Hilyenin nazım tarzı ne hoş al yeşil renktir, bu Peygamber aşkının bir ölçüsüdür. Onun hilyesini okumak, mevlîdini okumaktan daha üstün olmalıdır. Öyle ise gel, sevgili Muhammed Mustafâ (sav)'nın terennüm ettiğimiz hilyesini ve şemâilini dinle.
Şair hilyesini (mefûlü/ mefâîlü/ mefâîlü/feûlün) vezninde yazdığını belitmiş, aralarda da konunun denk düştüğü yerlerde kaside olarak okunmak üzere "murabba veya muhammes" tarzında şiirler de söylemiştir. Bunlar aruzun başka vezinleri ile yazılmıştır. Böylece eser yeknesaklıktan uzaklaşmakta renklenmekte coşkulu bir anlatın tarzı benimsenmiş olmaktadır. Kitapta geçen bu tarz şiirlerin hepsi de Peygamber aşkıyla söylenmiş manzumelerdir.
Bir mevlîd nâzımı82 olarak Hilye'nin Mevlîd'den üstün olduğunu söylemesi bazı çevreler tarafından Mevlîd okumak veya okutmanın "bidat" yani dini olmayan günlük hayatla ilgili bazı uygulamalar olarak değerlendirilmesinden etkilenerek söylemiş olmalıdır. Hilye, Peygamberimiz (sav)'in ilk başta metniyle birlikte verdiğimiz Hadîs-i Şerîfi'ne dayandığı için hilye okumanın veya okutmanın böyle bir sakıncası olmayacağı düşünülmüş olmalıdır. Aslında mevlîdler dini mûsikî alanında yaygın olarak okunurken hilyeler hüsn-i hat alanında levhalar ile yaşama alanı bulmuştur. Aynı zamanda bir musikîşinas olan şair Kadrî, hilyeyi de mûsikî alanına taşıyarak bestelenerek okunmasını arzu etmektedir.
............................................................................
(81) Amil Çelebioğlu, Muhammediye, C. II, İstanbul, 1996, sh. 437-444.
(82) Mehmet Şakir Çıplak, Koyunbaba, İstanbul, 2001, sh. 10.