HADİS-İ ŞERİF
3. Dahî şevk ile baksa kılsa ta'zîm
Haram olur âna der nâr-ı cahîm
4. Ve hem uryan haşr etmez ânı Hak
Bu vech ile buyurdu nûr-ı Hallâk
5. Emin olur o kabrin fitnesinden
Deyü takrir ider ol hulku ahsen
6. Sevenler hilye-i pâk-i demâdem
Salât ile selam olsun âna hem

HADİS-İ ŞERİF
3. Bir kişi benim hilyeme aşk ile saygı ile baksa ona cehennem ateşi haram olur. 
4. Aydınlığı yaratan yüce Allah, benim hilyeme aşk ile bakan bir kişiyi ahrette çıplak olarak haşretmez.
5. En güzel ahlak ile yaratılmış olan Peygamber'imiz Muhammed Mustafâ (sav) "Benim hilyemi gören kabrin fitnesinden emin olur." diye buyurmuştur. 
Kabir Fitnesi: İnsanların vefat ettikten sonra yeniden dirilişe kadar bulundukları âleme kabir hayatı denir. Hayat üçtür; dünya hayatı, kabir hayatı ve ahret hayatı. Her âlemin kendine has hükümleri vardır. Dünya hayatının hükümleri bedene ilişkin olup ruh bedene bağlıdır. Kabir hayatının hükümleri ruha ilişkin olup beden ruha bağlıdır. Ahret hayatının hükümleri ruh ile bedenin her ikisine ilişkin olup nimet ve azap, diğer hükümler, diriliş ve ahret gününe özgüdür. İnsanlar hak ettikleri nimet ve azabı, kabir âleminde o âleme mahsus bir hal ve nitelikte görecekler ve tadacaklardır. İnsanlar öldükten sonra kabir âleminde "Münker ve Nekir" denilen melekler tarafından sorgulanacak, Rabbinden, dininden, Peygamber'inden sual olunacaktır. Bunlar haktır, mümkün olan şeylerdir, Peygamber'imiz haber vermiştir13.
Hulk-i Ahsen: En güzel huy ve en güzel ahlak demektir. Hz. Peygamber'i anlatmak için kullanılan bir terimdir. "Allahım yaratılışımı güzel kıldığın gibi ahlakımı da güzelleştir."14 Hadisine ve "Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin"15 ayet-i kerîmesine telmih yapılmıştır. 
6. Hz. Peygamber'in güzelliğinin ve ahlakının anlatıldığı tertemiz hilyesini sevenlere ve Hz. Peygambere binlerce selam olsun.

HİLYE-İ ŞERİFE RAĞBET 
İÇİN MEDHİYE (2)
4. Manevi bir lezzet alayım dersen
Mest ü hayran olub kalayım dersen
Şefaate nail olayım dersen
Gel hilye-i pâk-i Habîbi dinle
Şekl-i şemail-i şerîfi dinle

5. Âna âşık olmak sana kâr ise
Gece gündüz işin ah u zâr ise
Aklın fikrin her dem sana yar ise
Gel hilye-i pâk-i Habîbi dinle
Şekl-i şemail-i şerîfi dinle

6. Güzel Muhammed'in güzel hilyesi
Üç yüz altmış bin âlemin kıblesi
Hulasa-i hüsnün bir nümunesi
Gel hilye-i pâk-i Habîbi dinle
Şekl-i şemail-i şerîfi dinle

Bir hanede olsa hilye-i Resul
Okunsa dinlense ber-vech-i usul
Nur yağar bereket inmekle nüzul
Gel hilye-i pâk-i Habîbi dinle
Şekl-i şemail-i şerîfi dinle

Başlama Na'tı: II
4. Manevi bir lezzet alayım, kendimden geçip hayran olayım ve Muhammed Mustafâ (sav)'ın şefaatine nail olayım diyorsan gel. Sevgili Muhammed Mustafâ (sav) için terennüm ettiğimiz hilyesini ve şemailini dinle.
Hilye: Hilye kelimesi terim olarak Peygamberimizin yaratılış güzelliklerini, dış görünüşünü ve fiziki portresini anlatmaktadır. Şemail ise Hz. Peygamber'in beşerî yönünü, yaşama üslubunu ve şahsi hayatını anlatan bir terimdir16.
5. Eğer Peygamberimiz Muhammed Mustafâ (sav) için gece gündüz ağlayıp sızlayarak aşkını ifade etmek istiyorsan, aklın başında ve sağlıklı düşünebiliyorsan gel, Sevgili Muhammed Mustafâ (sav)'nın terennüm ettiğimiz tertemiz hilyesini ve şemailini dinle.
6. Üç yüz altmış bin âlemin kıblesi olan Güzel Muhammed'in güzel hilyesi, güzellik adına ne varsa her şeyin özeti niteliğindedir. Öyleyse gel Sevgili Muhammed Mustafâ (sav)'nın terennüm ettiğimiz tertemiz hilyesini ve şemailini dinle.
Hulâsa-i Hüsn: Güzelliğin özü, ruhu anlamındadır. Kurân-ı Kerîm'de "hüsn" kavramı yüz doksan dört defa tekrarlanır ve güzel olmak, güzel karşılık görmek, güzel davranmak, iyilik yapmak, Allah'a kul olmak, bolluk, genişlik, nimet, infak gibi anlamlarda kullanılmıştır. Kur'ân'da "hüsn" vasfı, ilahi fiillere de nisbet edilmiştir. Buna göre Allah (cc), fiilleri en güzel olan yaratıcıdır. O her şeyi güzel yapmış, insanı en güzel şekilde yaratmış, kullarına ihsanda bulunmuş, iyilik yapanların sevabını artırmıştır(17).
Âlem: Tasavvufî eserlerde genellikle üç âlemin varlığı kabul edilir. Akıl ve duyu ile bilinen maddi âlem, bu yolla bilinmeyen manevi âlem ve ikisi arasında köprü vazifesi gören berzah âlemi. Mutasavvıflara göre âlem son derece geniştir. Allah (cc)'ın öyle yaratıkları vardır ki yeryüzünden ve burada insanların yaşamakta olduklarından bile haberleri yoktur. Tasavvufi eserlerde bu genişliği ifade etmek için on sekiz bin veya üç yüz altmış bin âlemin mevcut olduğundan bahsedilir18.
Bir evde Resulullah (sav)'ın hilyesi usulüne uygun olarak okunsa ve dinlense o eve nûr yağar, bereket iner. Gel sen de Muhammed Mustafâ (sav)'nın hilyesini ve şemail-i şerifini dinle. 
Hilye-i Saadet levhaları Peygamber Efendimiz (sav)'in çerçeveletilmiş mübarek resimleri olarak değerlendirilir. Bu değerlendirme sonucunda bunun etrafında bir kısım inançlar oluşmuştur. Hilye-i Saadet'in bulunduğu ve okunduğu evde huzur, mutluluk ve bereket olacağına inanılır. Bulunduğu evi yoksulluktan, üzüntüden, sıkıntıdan ve bütün kötülüklerden özellikle hırsızdan ve yangından koruyacağına dair inançlar yaygındır. Bu inancın oluşmasına sebep olan olayı ilk hilye yazarı Hâkânî Mehmed Bey, Hilye-i Saadet adlı manzumesinin 167-193. beyitleri arasında şöyle bir hikâye ile anlatır: 
Bir gün Abbasi Halifelerinden adaletiyle meşhur Harun Reşid (763-809)'in yanına siyahlar giyinmiş bir fakir gelir ve der ki: "Sana saltanat tacından daha değerli bir armağan getirdim ki senden önceki halifeler bu hazineyi görmemişlerdir." Bu güzel sözleri söyleyen kişi koynundan içinde Peygamberimiz (sav)'in tertemiz hilyesinin yazılı olduğu bir tomar kâğıt çıkararak saygıyla takdim eder. Halife yazılı olanları dikkatle okur. Okudukça neşesi artar, içinde ne kadar gam ve keder varsa uçup gider. Fakire hediyeler vererek sevindirir. O gece rüyasında Peygamberimizi görür ve Peygamberimiz  (sav) rüyasında ona şöyle der: "Ey Harun! Hilyemi görüp memnun oldun, bana saygıyla selam ettin ya kendini onurlandırdın. O fakir de senin bağışlarınla zengin ve mesut oldu. Ben de şimdi seni sevindirdim. Cenâb-ı Hakk bana şöyle ferman etti: 'Senin hilyeni görüp de sevinen onu evinde bulunduran kişinin canına sığınak olur. Kıyamette cehennem ona haram olur. O kişi bu dünyada da öbür dünyada da azap ve sıkıntı görmez. Onu gören okuyan beni görmüş gibi olur.'" Onunla şefaat talep edilirse kabul edilirmiş. Her isteğin yerine gelmesine vesile olurmuş. Gönül zenginliği isteyenler isteklerine kavuşurlarmış.
..............................................................................
(13) M. İhsan Oğuz, Saadet Anahtarı, sh. 308-309.
(14) Ahmed ibn Hanbel, Müsned, I, sh. 403.
(15) Kur'ân-ı Kerîm, Kalem Sûresi, 68/4.
(16) Ali Yardım, Peygamberimizin Şemaili, İstanbul, 1998, sh. 29,45.
(17) Kur'ân-ı Kerîm, Yusuf Sûresi, 12/100; Mü'minûn Sûresi, 23/14; Secde Sûresi, 32/7; Mü'min Sûresi, 40/64; Şuara Sûresi, 42/23; İlyas Çelebi, DİA, C. XIX, sh. 60.
(18) Süleyman Uludağ, DİA, C. II, sh. 361.