MÜCTEMİU'L LİHYE-İ ŞERÎF
(Sakal-ı Şerisi sık ve derli toplu)
SAKAL-I ŞERİF NA'TI
199. Ana bin Yûsuf-ı Kenân fedâdır
O zîra zübde-i sun'ı Hudâ'dır

200. Ne kıvırcık ne uzun idi o rîş
Ederdi nüh felek anı sitâyiş

201. O kudret vermişdi zîynet 
Letâfet hoş zarâfet hoş terâvet

202. Taradıkça olurdu öyle garrâ
Ki san nurdan tarak ile mutarrâ

203. Olur, idi demâdem rîş-i ezher
Arşın kokusu ile mu'attar

SAKAL-I ŞERİF NA'TI                 
SAKAL-I ŞERİFİ SIK VE 
DERLİ TOPLU İDİ
199. Muhammed Mustafâ (sav)'e binlerce Kenanlı Yusuf feda olsun, zira o Cenâb-ı Hakk'ın yarattıklarının bir özetidir.
Hazret-i Yusuf (as) Allah (cc)'ı nebisi olmakla beraber güzelliği Hazreti Muhammed Mustafâ (sav) yanında ikinciliğe düşer. Cenâb-ı Hakk (cc)'ın, Hazret-i Peygamber (sav)'e bahşettiği maddi ve manevi güzellikler, öylesine boldur ki onun her bir bakışına saçının sakalının her bir teline bin Yusuf'un kul olduğu söylenir. Zira peygamberimizin baha biçilmez güzelliği yanında Yusuf, bedeli ödenerek alınmış bir köledir. Neticede Yusuf (as) Mısır'a sultan olmuştur ama Hazret-i Peygamber (sav) sonsuz güzellik ülkesinin sultanıdır.
200. Muhammed Mustafâ (sav)'nın sakalı ne kıvırcık ne de uzundu, dokuz felek onu övgüyle anardı.
Dokuz felekten sekizincisinin sabitlerin bulunduğu felekü'l bürûç, dozuncusu boşluğu ifade eden felekü'l-atlastır. Yedi seyyar yıldızdan her birinin dünyaya ve dünya üzerindeki canlı cansız her şeye hâkim ve etkili olduğu farzolunmuş, her yıldız az çok uğurlu uğursuz sayılmış, her birinin farklı tabiatları ve hâkimiyet saatleri olduğu düşünülmüş, bundan dolayı da olup biten her şey feleğe isnad edilmiştir. Buna rağmen Hazret-i Peygamber'in sakalı şerifi felekler tarafından övülmekte dokuz felekte ona hayranlık duymaktadır.
201. Cenâb-ı Hak , kudretiyle Muhammed Mustafâ (sav)'nın sakal-ı şerifine güzellik, incelik, tazelik katarak büyük bir değer verimişti.
Peygamberimiz (sav)'in benzersiz sanatkârane fiziki ve sûret güzelliği, mübarek sakalında öyle belirgindi ki insanoğlu yaratıldığından beri başka hiç kimseye nasip olmayan bir görünüme sahipti. Letâfet kelimesi Cenâb-ı Hakk'ın "Ya Latîf" ism-i celilini hatırlatmakta doğanın en güzel olduğu ana ait imgeleri düşündürerek peygamberimizin eşsiz güzelliği yansıtılmaya çalışılmaktadır.
202. Muhammed Mustafâ (sav)'nın sakal-ı şerifi tarandıkça öyle güzel, öyle gösterişli olurdu ki nurdan bir tarak ile taranmış sanırdınız.
Hazret-i Peygamber (sav) temizliğe ve düzenli yaşamaya son derece itina gösterirdi. Zaten O'nun sakalı siyah bir nurdu, nurdan tarakla taranmış gibi güzel görünürdü. Seyyid Nesîmî,  bir beyitinde; "Ziülfünle yanağını görmek için ettiğim niyaz kabul olsun diye gece gündüz Fatiha "Sebu'l Mesâni"184 okurum, bu da yetmez sonuna kadar Kur'ân okurum,"185 der. Yani Kur'an'a bakmak, Rasûlüllah'ın yüzüne bakmakla aynıdır, demek ister. 
203. Muhammed Mustafâ (sav)'nın o pırıl pırıl güzel sakal-ı şerifi daima arş-ı âlânın kokusu ile kokardı.
Hazret-i Peygamper (sav)'in sakalları saçları gibi renk ve koku yönüyle şairler tafından anlatılırken gül, reyhan, sünbül, anber, misk, Firdevs gibi renk ve koku harikaları ile teşbih yapılırken bunu dini ve Kur'âni unsurlarla da birleştirirler. Dünyevi hiçbir kokuyu O'na layık görmeyen şair, Hz. Peygamber (sav)'in sakal-ı şerîflerindeki güzel kokunun arş-ı âlânın özel kokusu olduğunu ve bu kokunun sürekli yenilendiğini ifade etmektedir.
...............................................................................
(184) Osman Eskicioğlu, "Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır'ın hazırladığı "Kuran'ın Kuran'ı Açıklama Usulü; Muhkem, Müteşabih, Mesani ve Tevil Kavramları" adlı Çalışmanın Müzakeresi" sh. 7.
(185) Kemal Edip Kürkçüoğlu, Nesîmî Dîvânından Seçmeler, İstanbul, 1973, sh. 127.