Türkiye'nin kurtuluşu ve bağımsızlığını kazanması yolunda önemli bir mihenk taşı olan Sivas Kongresi’nin 100.yılında bulunuyoruz. Mustafa Kemal Atatürk,  Sivas'ta bulunduğu sırada General Harbord başkanlığında bir Amerikan heyetinin incelemede bulunmak için, Ermenistan'a gitmek üzere yolda olduğunu haber almıştı.


General Harbord ve heyeti, Kongrenin bitiminden sonra Sivas'a gelmiş, Mustafa Kemal Paşa 22 Eylül 1919'da onları kabul etmişti. Mustafa Kemal Paşa bu sıralar sıtmadan rahatsızdı ve yorgun görünüyordu. Ama iki buçuk saatlik bir görüşme süresince kolaylık ve rahatlıkla konuşarak, düşüncelerini bir mantık düzeni içinde öne sürmüştü. Amerika ile iyi ilişkiler kurmayı yadırgamıyordu. Ancak bu ilişkinin, yalnız yardım amaçlı olmasını istiyordu. Amerika'nın otoritesini fazla duyurmasını hissettirmesini, hele Türkiye'nin iç işlerine karışmasını kabul etmiyordu. General Harbord, Türkiye'nin geçmişteki siciline değinerek, "kendi kendisine saygısı olan hiçbir milletin, elinde tam bir otorite bulundurmadan mandaterlik sorumluluğunu alamayacağını" belirtti ve Ermeni kıyımından söz etti. Mustafa Kemal, başında bulunduğu hareketin bütün soy ve dinden insanların haklarına saygı göstermeyi amaçladığını, gerekirse bir açıklama yaparak, bu konudaki endişeleri gidermeye hazır olduğunu bildirdi.


General Harbord, 'Şimdi ne yapmak niyetindesiniz?' diye sordu. Konuşma sırasında Mustafa Kemal, parmakları arasında çevirdiği bir tespihle oynamaktaydı. O sırada sinirli bir hareketle tespihin ipini koparmış, taneler yere düşüp dağılmıştı. Mustafa Kemal, taneleri teker teker topladı ve bunun Generalin sorusuna cevap olduğunu söyledi. Böylece, ülkenin dağılmış parçalarını bir araya getirmek, düşmanlardan temizlemek, bağımsız ve uygar bir devlet kurmak isteğini belirtmiş oluyordu. Harbord, bu türlü bir umudun ne mantığa, ne de askeri gerçeklere uymadığını belirterek: 'Birtakım insanların kendi canlarına kıydıklarını biliyoruz. Şimdi de bir milletin intiharına mı tanık olacağız?' dedi. Mustafa Kemal de, 'Söyledikleriniz doğrudur. General'. 'İçinde bulunduğumuz durumda yapmak istediğimiz şey, ne askerlik açısından, ne de başka bir açıdan açıklanabilir. Ancak, her şeye rağmen, yurdumuzu kurtarmak, özgür ve uygar bir devlet kurmak, insan gibi yaşayabilmek için yapacağız, bunu. 'Başaramazsak, bir kuş gibi düşmanın avucu içine düşecek ağır ve şerefsiz bir ölüme katlanacak yerde atalarımızın çocukları olarak, savaşarak ölmeyi tercih ederiz' dedi. Mustafa Kemal'in kararlılığı, General  Harbord'u etkilemişti:


 'Her şeyi hesaba katmıştım, ama bunu değil. Sizin yerinizde olsaydık, biz de aynı şeyi yapardık', diye sözlerini tamamladı. Mustafa Kemal, Harbord'un yanında bulunanlardan bir Türk'e, kendi çevresindeki adamları göstererek, 'İstanbul'a döndüğünüz zaman,' 'bizden duanızı esirgemeyin'. dedi... (Yaşar Akbıyık, Geçmişten Geleceğe Türkiye, s.204). Sivas Kongre'sinde: "Ya İstiklal Ya Ölüm" kararı alınmış ve başarılı savaşlar sonunda tarihi zaferlerle dolu şanlı milletimiz büyük bir başarıya imza atmış, Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.