II. Dünya Savaşı'na tanık olan yaşlı Almanlar genellikle çok tedbirli davranırlar. Birçoklarının mutfaklarında veya sığınma-kömür depolarında yedek olarak yiyecek-içecek, kendilerini birkaç ay besleyecek malzemeler bulunur.
Özel evi olan bir çok Almanların bahçelerinde bizim kuruluk diye tabir ettiğimiz yerlerde en az bir kamyon dolusu yedek yakacak olarak odunu bulunur.
Üstelik bu odunlar öyle bir kesilmiş, istif edilmiştir ki hepsinin boyu aynı ölçüde olduğu için özel hazırlanmış bir duvar görünümündedir.
Bu tür alışkanlıkları oralardan mı kaptım bilemiyorum?
Genellikle tedbirli bir insan olarak bilinir, tanınırım.
Coronavirüs nedeniyle 4 günlük sokağa çıkma yasağı başlıyor. Üstelik yılbaşı. Evimde aylarca bana yetecek bakliyat, makarna vb. yiyecekler hep var.
Bir parçacık da et bulunsun diye yakındaki bir alış-veriş mağazasından et aldım. Gecenin tam orta yerindeyim. Hem okuyor, hem yazıyorum.
Birden köpek havlaması işittim. Önce aldırış etmedim. Ama havlama sürdükçe sürüyor. Evimin bitişiğinde Bahçelievler Karakol Amirliği var.
Herhalde ses oradan geliyor, köpek mutlaka emniyete veya jandarmaya ait bir köpek diye düşündüm.
Köpeğin havlama dilinden anlamıyorum. Bir ara gidip karakoldaki görevlilere bu köpeğin bir derdi var herhalde, aç mı, susuz mu diye bildirmeyi düşündüm.
Köpeğin sesi farklı yönden gelir gibi oldu. Gece saat 0,30 suları. Kapıları açıp dışarı baktım ki köpek karakoldan farklı yönde. Seslendim köpeğe uslu bir dille:
-Gel yavrum Karabaş, gel, aç mısın, susuz musun diyerek diller döktüm.
Zavallı hayvancağız yaptığının bir yaramazlık olduğunu, beni rahatsız ettiğini anladı herhalde. Sustı birdenbire.
Uzak yerlerden başka köpek sesleri de geliyordu.
Mutlaka haberleşiyordu onlarla.
Hayvancağız belki açtır, susuzdur diye düşündüm.
Yılbaşında belki ihtiyacım olur diye aldığım bir paket eti kavurmaya başladım. Sonra beş litrelik bir su bidonunu ortadan kesip su doldurmaya koyuldum.
Amacım yılbaşında bir sokak köpeğine yardım etmekti.
Fakat dışarı çıkınca baktım ki köpek oturduğu yeri terkedip gitmiş.
Yılbaşı hediyemi kabul etmeyerek, beni rahatsız ettiğini düşünerek bulunduğu yeri terketmiş.
-Ah biz insanlarda bu hayvanlar kadar birazcık anlayışlı olabilsek diye düşündüm. Gözlerimden yaşlar boşandı… Kendimiz için düşündüğümüz tedbiri hayvanlar içinde düşünmeliyiz! Hayvanlarında bir can taşıdığının bilincinde olmalıyız duygusu ruhumu sarıp sarmaladı.