Arka arkaya hep aynı konuyu işlediğim için okuyucularımı sıktığımın farkındayım. İlerde tekrar bazen bu konulara dönmek üzere şimdilik bir ara vermeden önce Tolamehmet'in kuruluşuyla ilgili kısacık bilgiler sunmak istiyorum.
Her ne kadar coronavirüs salgını olsa bile dünya güllük-gülüstanlık içindeydi. Özellikle Türkiye'de korkunç bir şekilde tüketim çılgınlığı ve yarışı vardı. Her türlü piscikte herkes yarış içindeydi. Bir çok insanlarının sümükleri önlerine akmaya başlayınca herkes mendil derdine düştü!..
Bu konudaki düşüncelerimi saklı tutuyorum.
Dünyamızın kimi bölgeleri zaman zaman böyle acı olaylarla karşılaştı. Beyler, paşalar, hükümdarlar bu işlere çareler bulamadılar.
Kıtlıklar, kıyametler yaşandı. Göçler sonucu bir çok coğrafyada nüfus azaldı veya yok oldu.
Tolamehmet ve çevreside ihtimal böyle günler yaşamış, araziler boşalmış olabilir.
Şekerbey ile Tolamehmet arasındaki Kavağın Dere'de büyükçe bir kaya vardır, içerisi bir yığın insanı, hayvanı yağmurdan, yaştan koruyacak durumdadır.
Adına ÇÖMLEKÇİ KAYA denir.
Anlatılanlara göre burada bir aile yaşarmış. Çömlek yapıp, kurutup satar, geçimini sağlarmış. Sonra o aile buradan ayrılıp gitmiş. Haklarında hiçbir bilgi yok.
Tola Koca diye Mehmet adında biri gelip bu bölgeye yerleşmiş. Geldiği yerin Sungurlu Ağcakoca olduğu söylenir. Yani anlaşıldığı kadarıyla Akçakoyun parçalarından garip bir Türkmen ailesi.
Güzel, gencecik bazıları da varmış. Ovakarapınar köylüleri bacısını veya bacılarını kaçırmışlar. Adam zavallı, tek başına. Karşı koyacak gücü yok.
Köyden 2-3 km. yukarda Oyumkoz (Koyungöz) diye bir yerleşim yeri daha vardı. Tola Koca'nın torunlarından Ahmet Kââ "Ben oranın 50-60 hane olduğunu hatırlıyorum" derdi.
Bizim sülale herhalde o dönemde gelmiş buraya. Geldikleri yer Sazak Köyü'nün altında bulunan Kürtler Köyü mezrası.
Ama çok eminim bizim kürtlükle ilgili bir ilişkimiz yok. Bir Türkmen aşiretindeniz. Fakat şunu söyleyim Kürt, Arap, Laz, Çerkez veya bir başka şeylerden gelen insan olsak bile bunlar utanılacak bir durum değildir. Bundan da onur duyarım.
Çünkü Anadolu bir mozaik ülkesidir.
Kişisel olarak ben bir inanca, ırka, dile, kültüre saygı duyan bir insanım.
Tolamehmet Köyü konusuna dönelim yine.
Tola Koca Mehmet yerleştiği Tolamehmet'teki dere içindeki evin içinde yaşarken doğudaki Oyumkoz'da her gün yeni olaylar patlak vermeye başlar.
Oraya yerleşenler bir bir orayı terkederek başka yerlere göçerler. Köy darmadağın olur. Sonra Kavukçular gelerek o yörede çiftlik kurarlar.
Önce köyde bulunan Teciroğulları'nı kovarlar. Bizim atalarımız Torahmetoğulları veya onun evladı Haydaroğulları'nın başına olmadık işler gelir.
Evin yetişkin bütün erkekleri toplanıp toplanıp savaşlara götürülür. Gidenler dönmezler, dönemezler.
Bir gün davarı-malı gaspeden hırsızlar kapıya dayanır. İhtimal evdeki zavallı kadına ilişeceklerdir. Karayapı evin kapısının arkasındaki mandalı kilitleyen ebemiz şaşkındır. Eve gelenler kapıyı açmaya uğraşırken o bir yol yordam düşünüp evin bacasından dışarı atlayarak arkadaki dereye kendisini atar.
Sonra diğer büyük dereye kavuşur. Ağlayıp koşarak Tolamehmet'teki Tola Koca Mehmet Ağa'nın yanına varıp olup bitenleri anlatır.
Tola Koca Mehmet Ağa gayet olgun bir biçimde;
"Bacım ben burada yalnızım. Banada bir komşu gerekli. Bırak davarı-malı, herşeyi. Yeniden kazanırız gitme bir daha oraya. Gel burada benim komşum ol" diyerek o zavallı ebemizi teselli edip bir daha göndermez.
Tolamehmet böylelikle iki hane olur.
Daha sonra bu yöreye Örencik bölgelerinden Feyzullah Emmilerin ataları gelir. Köy, üç haneye yükselir.
Ben; çocukluğumda 1955-1960 yıllarında köyümüzün 24 haneye ulaştığını biliyorum. Fakat öteye hiç geçemedi. Her geçen gün azaldı. Sonunda üç haneye değin düştü.
Tolamehmet kente yakın olması nedeniyle şimdi gözde bir yer, kentin bir mahallesi oldu. Bir de Tolamehmet'in başka yanlarından söz etmek istiyorum. İzninizle… (Devam Edecek)