Okul Öncesi ve İlköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 39. Maddesinde Okul müdürünün görev, yetki ve sorumlulukları şu cümlelerle ifade edilir.
"Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumları, ilgili mevzuat hükümleri doğrultusunda diğer çalışanlarla birlikte müdür tarafından yönetilir.  Müdür; okulun öğrenci, her türlü eğitim ve öğretim, yönetim, personel, tahakkuk, taşınır mal, yazışma, eğitici ve sosyal etkinlikler, yatılılık, bursluluk, taşımalı eğitim, güvenlik, beslenme, bakım, koruma, temizlik, düzen, nöbet, halkla ilişkiler ve benzeri görevler ile Bakanlık ve il/ilçe millî eğitim müdürlüklerince verilen görevler ile görev tanımında belirtilen diğer görevlerin yerine getirilmesini sağlar."
Mevzuat maddesine bakıldığında nerede ise her işi yapmaktadır. Mevzuat çerçevesinde neredeyse her işi yapma yetkisine sahip olan okul müdürü aynı şekilde yetki konusunda da neredeyse sınırsızlıklar vardır. Bu yönetmelik maddesi dahi "Bir Okul, müdürü kadar okuldur" tezini de kuvvetlendiriyor. Şahsen ben de okul müdürlerinin, hem sorumluluk açısından hem de yetki açısından kendisine göre daha üst makamdaki birçok kişiden daha yetkili olduklarını düşünüyorum. Bu cümle daha da ileri götürülerek okul müdürlüğü görev açısından daha esnek, daha rahat ve etki çevresi daha geniş olan bir makamdır denilebilir.
Bir okul müdürü değişimin öncülüğünü yapabileceği gibi mevcudu koruma adına her türlü engellemeyi yapabilir. Deyim yerindeyse gerektiğin de kral gibi davranabilir, gerektiğinde lider olup personeli başta olmak üzere etki alanındaki herkes için bir örnek olabilir. Bu anlamda hangisi olacağı tamamen okul müdürünün değişimi yönetme karşısında gösterdiği tutum, kendisini yetiştirme ve iletişim becerileri belirler. 
Deyim yerinde ise esen rüzgarlara karşı yelken açıp personeli ile birlikte engin denizlere yol almak ya da bu rüzgarlara karşı duvarlar örerek rüzgarın kuvvetinden faydalanmamak arasında tercih yapmak zorunda kalacaktır. 
Var olan yapıyı korumaktan ziyade çağdaş gelişmeler karşısındaki değişimi yönetmek önemlidir. Bu ise mevzuata uymaktan çok farklı özellikleri öne çıkarmakla mümkün olacaktır. Mevzuat, mevcut yapıda olması gerekenleri tanımlar ve bu yapı içerisinde hareket etmenizi  ister. Bu yöneticilerin risk almasını da engeller. Risk almayı göze almayan bir yönetici de lider de olamaz, değişimin öncüsü de olamaz. 
Oysa okullar; öğretmenleri, öğrencileri, velileri ile sürekli hareket ve değişiklik ister. Çevre de bu anlamda yöneticileri zorlar. Etrafınıza bir bakın. Farklı olanlar dikkat çekerler ve  farklı olan yöneticiler konuşulur tartışılır. Mevcudu koruyan yöneticiler pek konuşulmaz. Duyarlılığın artması ile birlikte çocukları için okul tercihinde bulunan veliler, tercih ettikleri okulun yöneticisi kim? sorusunu öncelikli olarak sormaktadırlar.
Değişimi yöneten iyi  okul müdürü hareketli ve enerjik olmak zorundadır. Çevresindeki olaylara duyarlı ve çözüm üreten, görevlerinin gereği ve toplum yararına olan durumlarda risk alabilmelidir. Okulda çalışanlarla birlikte aldığı kararları hiç vakit geçirmeden eyleme geçirmeli ve kararların uygulanmasını izlemeli ve değerlendirmesini de yine personeli ile birlikte değerlendirmelidir. Sonuçları tartışmalı ve gerekiyorsa düzenlemeleri tekrar yaparak alınan kararda ısrarcı olduğu mesajını vermelidir.
Her yerde özgüveni yüksek ve kendini rahatça ifade edebilen yöneticiler her zaman başarı olmaktadırlar. İyi bir yöneticini en önemli özelliği stres ve çatışma anlarında gösterdiği tavır ve aldığı kararlardır. Unutmamalıdır ki bu zamanda alınan kararlarda herkesi memnun etmek bir gibi bir görevi yoktur. Kuralları işlettiğiniz, tarafsız olduğunuz, duygularınızı açığa vurmadığınız ve bu konularda istikrarlı olduğunuz sürece zamanla herkes aldığınız kararların doğruluğunu kabul edecektir.
Personeli ile ilişkilerinde güler yüzlü, her zaman iletişime açık olması çok önemlidir. Herkesi dinleme zahmetine katlanmalıdır. Ama her denileni yapmak zorunda değildir. Okul adına kararlarda bir o kadar ciddi olmalıdır. Vicdanlı, sorumluluk sahibi, ciddi ve kendini zorlayacak ölçüde titiz olan yönetici her ne kadar herkes tarafından sevilmese de iyi bir yöneticidir.
"Öğretmenlik yapamayanlar okul yöneticisi olurlar" şeklinde toplumda genel (-ki bana göre yanlış) bir yargı vardır. Bu okul yöneticilerimize karşı söylenebilecek çok saygısızca bir cümledir. Çok iyi bir öğretmen olmak kişinin iyi bir yönetici olmasına engel olmayacağı gibi, iyi bir okul yöneticisi kötü bir öğretmendir sonucuna da ulaştırmaz.
Tamam, ama iyi bir okul yöneticisi ile ilgili seçim kriterlerimizi oluşturduk mu? Sınav tek başına yeterli bir ölçü müdür? Okul personeli kendilerini yönetecek kişileri seçme hakkına sahip olmalı mı? Bir okul, müdürü kadar okul mudur? Müdür müdür müdür? … gibi bir çok soru cevaplandırılması gerekiyor.   
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…