Gelişmiş ülkelerde kalkınma, önemli ölçüde halkın yönetime katılımı ve yerel kaynakların harekete geçirilmesi ile gerçekleşmiştir. Bu ülkelerde, yerel yönetimlerin birçok açıdan, (sanayi, çevre vb.) özellikle demokratik değerlerin yaygınlaştırılması, yerel kaynakların harekete geçirilmesi, hizmet önceliklerinin belirlenmesi ve hizmet maliyetlerinin düşürülmesi açılarından, merkezî yönetime üstünlüğü kabul edilmektedir.
Dünyadaki bu hızlı değişme ve gelişme, yaşanan hızlı kentleşme, toplumlardaki mevcut bütün arayıştan, kurumsal yapılan ve ilişkileri derinden etkilemektedir. Ekonomik, sosyal, kültürel ve idari olmak üzere birçok alanda görülen bu yeni anlayış ve yapılanmalar, daha önce var olan tarım ve sanayi toplumlarından çok farklı anlayış ve değerleri ön plâna çıkarmaktadır. Demokrasi, yerellik, özgürlük ve katılım bu değerlerin başında gelmektedir.
Bugün ilimizde şehirleşme problemlerini fazla görmekteyiz. Ama sosyal, kültürel değişmeye ayak uyduramayanlar da, şehire intibakı güçleştirmekte, şehir kültüründe olmaması gereken anomi (hedefsizlik-gayesizlik) ve yabancılaşma açık bir şekilde izlenmektedir.
Kültürel kimliksizlik, kültürel yabancılaşma, Türkiye şehirlerinde görülmeye başlanan olgulardır. Bu ise şehirlerde çeşitli davranış bozukluklarının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Yöneticiler ne yazık ki, bu olayların engellenmesinde ciddi ve kalıcı tedbirler almamaktadırlar.
Şehir ilişkileri kesintili ve sınırlıdır. Şehirde enformal kontrol işlemiyor. Dolayısıyla şehir topluluğu fertlerin küçük grupların davranışlarının farkında değildir.