Okullara dağıttığımız yangın malzemeleri tatbikatlara farklılık getirdi. Her biri bir şekilde kullanılmaya başlandı. Hele 10 metrelik geçme merdivenler, okulların ufak tefek tamiratlarında çok işe yaradı. Megafonlar yine hakeza aynı. Öğrenci gezilerinde iletişimi sağladı. 
Anaokulunun birinde tatbikat yapacağız. O okul sonradan açıldığı için megafon vermemişiz. Ama tatbikatta megafon kullanmak istiyoruz. Hizmetliyi karşı okuldan megafonu emanet olarak getirmesi için gönderdim. Gitti alıp geldi. Baktım pili yok. Geri gönderdim, -bozulmasın diye dışarıda tutulmuş olabilir- pili unutmuşsun diye. Hizmetli geri geldi. ''Hocam, Müdür Bey milli eğitim bize pil vermedi. Pili yok'' dedi. O an çok üzüldüm. Ben yetkili olsam o müdürü derhal görevden alırım, dedim. Çünkü malzemelerin fiziksel olarak bulunması değil, ihtiyaç halinde doğru kullanılabilmesi önemlidir. Siz kocaman megafon veriyorsunuz ama onu ihtiyaç halinde kullanmak için pili alınamıyor.
Başka bir okul müdürü de, verilen malzemeleri -sonra bunun hesabını sorarlar diye- bodrumda bir odaya kilitlemiş. Bir başkası ise malzemeleri dağıtan firma görevlisine ''başımıza birde bunları çıkardılar. Yarın gelip -faal mi, diye- hesap sorarlar'' demiş.
Özeti: Maalesef çoğu kurumlardaki kritik malzemeler bazen ilgisiz yöneticiler nedeniyle devre dışı bulunabiliyor. Örneğin devlet milyonlar veriyor yangın dolapları, vanaları koyuyor ama oradaki görevli titiz değilse ana vanayı bile açmayı düşünmüyor. Hatta yerini bilmiyor. Bir defa olsun su geliyor mu, gelmiyor mu diye kontrol etmeye gerek duymuyor. Bunun için malzemeler vermek önemli ama verilen malzemeleri zaman zaman sorgulamak, kontrol etmek daha önemlidir.
İLK DEFA GELEN ÖDENEK
Çorum'da göreve başlayınca yeni bir enerji ile okullarda tatbikatlar yaparken diğer taraftan da sivil savunmanın önemi hakkında eğitimlerle, denetimlerle rehberlik yapmaya çalışıyorum. Aynı zamanda basında sürekli olarak yer almamız nedeniyle toplumsal duyarlılık oluşmaya başladı. Ama maalesef kurum ve okullarımızda kayda değer şekilde yangınlardan korunma malzemesi yok. Olanların da çoğu da fiziksel görüntüden ibaret olup, kullanım dışı.  Biraz titiz olan müdürlerinde ilk şikâyeti -haklı olarak- ödenek yokluğundan dolayı YSC dahi doldurtma imkânlarının olmadığı yönünde oluyor. 
İl müdürü Abdürrahim Bey'e gittim. Okulların durumunu anlattım. ''Sayın Müdürüm, bir okulda yangın olsa ve basına düşse hemen ikinci gün oraya para bulunur. Gelin bu para işini yangın olmadan önce bulmanın yolunu arayalım. Yangın sonrası yaptığımız harcamanın belki % 10 ile kurtarırız. Hem de can mal kaybı olmaz'' dedim. Dedi: ''Haklısın''
Zenginleri gezip okullara yangın cihazı kampanyası başlatmayı planladım. Dedim, ortaya çıkıp destek bulamazsam 100 taneye kadar gerektiğinde kendi imkânlarımla alabilirim. Çünkü insan bir şeye niyetlendiği zaman yarı yolda kalmamak adına elini cebine atabilmeyi de göze almalıdır ki, başarıya daha kolay ulaşabilsin.
Milli Eğitim Bakanlığına ödenek talebinde bulunduk. Bu noktada ilimizde yapılan faaliyetleri gazete kupürleri ile de destekledik. (2004) o günün parası ile malzeme alınmak üzere Türkiye'de ilk defa bize 105 milyar para geldi. Bunu öğrendiğimde sevincimden -abartmıyorum- sabah saat 04'de kadar uyuyamadım. Gel gör ki malzemeleri almak için ihale aşamasında hiç beklemediğim şekilde şok yaşadım. O zaman ihalelerden sorumlu olan müdür yardımcısı arkadaş ''bana ne'' diyerek üzerine almadı. Benim de bu işleri bilme imkânım yok. Bir de o ara döviz hareketlendi. Gelen ödenek bankada Türk parası olarak kaldığından belki %25 değer kaybetti.  Bir yıla yakın zaman geçti. O göreve şube müdürü Cengiz Kılıç Bey geldi. Durumu anlattım. Hemen ihale yaptı ve tüm okullara (sedye-megafon-geçme merdiven-YSC-el feneri) dağıtımı yaptık. Tatbikatlarda kullanılmaya başlandı. Bu vesile ile kendisini saygı ile yâd ediyorum.
Bakanlık seminerlerine gittiğimde diğer illerin dikkatini çekti. ''Türkiye'de tek Çorum nasıl aldı?'' diye soranlara ''meslek sırrı'' diyerek espri yaptım.
Özeti: Kurumların, okulların yangın güvenliği önemlidir asla ihmal edilmemelidir. Diğer taraftan insan bir şeyi başarmak istiyorsa onu dert edinmelidir. Gerektiğinde de -eli cebine gitmeli- tek başıma yaparım diyebilme cesaretini göstermelidir. İnsan bu fedakârlığı gösterirse Allah işini daha da kolaylaştırır ve inanın ihtiyaç bile olmaz. Ayrıca gelmiş parayı harcamamak ve değer kaybına vesile olmakta vebaldir, günahtır.
TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler ve -hikâyeden şiire sızan- Susamak, Depremle Yaşamak ve Kazalar geliyorum Demez kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No.lu telefondan iletişime geçerek, benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.