Hayatın birden çok anlamı vardır. Bana göre ise hayat ya bir saniyedir ya da bir saattir. İnsanın bir saniye ile bir saat arasındaki kendi kendine verdiği yaşam mücadelesi hayatıdır. Hayat yaşamasını bilene güzel bilmeyene kötüdür. 
Hayat Paylaşmaktır
Kişinin sadece kendi hayatını değil, evrensel hayata da bakması gerekir. "Hayata yakından baktım bir de uzaktan. Dedim ki; hayat yaşamaya değermiş. Lakin sonradan fark ettim ki, baktığım her hayat yaşamaya değmezmiş." ile hayatın evrenselliğini anlatmak, yine Ali Osman Arslan'ın bir manzumesinde "kışı sevmem ben, damı akan evler, ayakkabısı delik çocuklar, ocağı yanmayan analar, utanan babalar gelir aklıma, sevmem ben kışı... diyor. Burada sadece insanın kendi hayatın değil yaşamak, evrensel şekilde yaşamaya önem vermesi gereğini vurgulamak isterim. Kendi hayatı yanı sıra, başka insanların da hayatına katkıda bulunmalı. Unutmayalım ki hayat paylaşmaktır.
Hayat İçi: Yaşam, Ölüm, Kaza ve Kader
Hayat bu dünyada yaşam ve ölüm olmak üzere iki ayrı nokta arasında geçen bir süreçtir aslında. Herkes bu iki nokta doğrultusunda ilerler. Dünyada her canlının iyi-kötü bir yaşamı vardır. Aynı şey ölüm için de geçerlidir.  Hayat uzun görünür, fakat dünyada yaşam kısadır. Ölüm sonrası sonsuzdur. Çünkü dünya yaşamının belli bir süreci vardır. Sonsuz değildir. 
İnsan için hayat, bu gününden yarınlara nasıl yaşayabilirim düşüncesi ile planlama yapmasıdır. Kendi kendine bir telaş içine girerek kaybedecek bir şeyi olmayan yarınlara plan yapma gayretindedir. Oysaki insan, yarından önce, yaşadığı günün anlamını ve önemini bilmeli. Yaşanmamış, henüz vakti gelmemiş gün için insanın bugününü kaybetmesi saflıktır. Yaşanan zamanı her gün içi dolu yaşamak, hayatın kalitesini yansıtır. Fakat günü değil de, her günü kapsayacak şekilde hayatı dert edinenler, her geçen gününün tadını çıkaramazlar.
İnsanlar hayatı planlı yaşamalıdır. Ancak bunu gün gün yapmalı ve günün anlamını, önemini bilerek planlamaya devam etmelidir. Aslında insan için hayatın planı çocukken başlamalıdır. Bir çocuk genç yaşta hayatı planlayarak yaşaması, o çocuğu ilerleyen zamanlardaki günlerini daha verimli ve güzel geçirmesine yardımcı olur.  Burada en önemli görev ailelerin omuzlarındadır. Ebeveynlerin çocuklarına hayat planlamasında öncülük etmeleri gerekir. Daha sonra hayatın planlı şekilde yaşanması için, okullarda çağdaş eğitim sistemiyle, teknolojiyle hayat derslerinde: Bir insan nasıl yaşamalıdır? Neler yapmalıdır? Nasıl beslenmeli? Yaşama gayemiz ve hayattan beklentilerimiz nelerdir? Bu tarz soruların cevabı daha ilköğretimde öğrenmeli ve planlanmalıdır.  Gelecek yıllarda bilinçli yaşamak, sağlıklı yaşamak, spor yapmak yaşam dersi adı altında dersler verilebilir.
Böylece bir insanda hayatın anlamı, evrenselliği, hayat içi yaşam ve ölüm, en önemlisi ise gelecek yıllar için hayatın planını, yaşamayı öğrenmiş olur.  İnsanda hayat bu olmalıdır ve her insanın hayata bir sözü vardır.
"Ben hiçbir zaman hayata davalı olmadım, lakin hayat her zaman bana davalı oldu.
Buda benim hayata olan sözümdür.