Bu kitap bize; sahip olduğumuz ve küllerimizi kazısak içerisinden İslâm temelleri çıkacak medeniyetimizin tarihi ve ebedi kodlarını içten dışa, merkezden çevreye işleyerek anlatıyor.
Üstad Sezai Karakoç, cennetin sekiz rahmet kapısını, sekiz peygamberle ilintileyerek her bir kapının neticede alemlere rahmet Peygamberimize çıktığını şairane bir üslupla işliyor.
Medeniyetimizin yitirilmesini "Yitik Cennet" metaforunda ele alarak, Âdem (a.s) ile Havva annemizin cenneti yitirişi örneklemiyle özetliyor. 
Ancak aynı zamanda yine Âdem (a.s) ile Havva annemizin içlerine dönerek cenneti tekrar nasıl kazandıkları da muştu olarak veriliyor.
Medeniyetlerin de düşmesini "cennetten düşüş" tablosu ile ele alarak aslında bunun olumsuz gibi görünse de medeniyete bağışıklık kazandırdığını, kazanılan bağışıklığın diriliş için önemli olduğunu vurguluyor.
Kadim medeniyetimizin cennetteki öncesiz ve sonrasız mutlu bir hayat gibi sürdüğünü ancak Batıyla karşılaştıktan sonra bozulmaya başladığımızı izah ederek Batı'nın şeytan mesabesinde olduğunu zikrediyor.
Yazar, malzemede ölmenin eserde dirilmek; dünyada ölmenin ise dirilişe çıkış olduğunu felsefi kodlarla veriyor.
Hz. Nuh'un anlatıldığı bölümde hemen hepimizin bildiği "Her çağda, şartlar ne kadar ağır ve umutsuz olursa olsun inananlar için bir Nuh'un Gemisi vardır." cümlesiyle umutsuzluğa, yılgınlığa, hüzünlenmeye düşmememiz gerektiğinin altını çiziyor.
Şartlar ne kadar zor olursa olsun imân mücadelesinde "ateş imtihanından" geçmeyi göze almamız gerektiğine ciddi bir vurgu yapıyor. Çağın tüm put ve putpereslerine "La" demeyi görev telakki ederek İbrahimi bir duruşa sahip olmamızın deneyimini sunuyor.
Karakoç, "Millet" kavramının tanımını "ırk ve dilin toplayıcı aksiyonu" olarak değil, inanç etrafında örgütlenmek olarak yapıyor: İbrahim milleti! 
Hakikat uygarlığının varoluş hikmeti önderliğini Hz.Âdem'in, genellemesini Hz.Nuh'un, öncülüğünü Hz.İbrahim'in ve devlet düşüncesini Hz. Yusuf'un üstlendiğini ele alıyor.
Hz.Musa'nın anlatıldığı bölümde zulümde boğulan bir halkın suda boğulmayan bir çocuk tarafından kurtarıldığını ve suları yararak Yitirlen Cennete tekrar bulmayı gösterdiğine yer veriyor.
Hz.Süleyman, Hz.Yayha ve Hz.İsa pergamberinden mücadelelerinden, direnişlerinden ve cihat edişlerinden örnekler vererek hayatın ölmeye başladığı her dönemde bir peygamberin geldiğini ve Allah'ın Nurunu tamamlayacağını söylüyor.
Üstad Karakoç, kitabın sonunda ise Efendimiz (s.a.s) güzelliklere, esenlikle anlatıyor.
Her peygamberin O'nun bir cephesi olduğunu, O'nda bütünlendiğini, bu sebeple dinimizin de O'nda "tamam olduğunu" enfes ifadelerle istifademize sunuyor.
Kitap, yazarın "taklit cehenneminde kavrulup dururken bir esintiye vesile olmasını, medeniyetini yitirmiş olanlara yeni bir maya aşılamasını umarak" son buluyor.
Tarihin görüp göreceği en güzel ve hak olan medeniyetimizi tekrar inşa edip yitirdiğimiz adalet ve esenliğe kavuşmamız dileğiyle...
Vesselam...