Günde ortalama 2 saat 50 dakikamızı sosyal medyada geçiriyoruz. TV'lerin izlenme oranlarının da düştüğünü göz önüne alırsak sosyal medyanın gücünün arttığını söylemek mümkün. 15-29 yaş arası internet kullanan gençlerin %96'sı sosyal medya kullanıyor olması konunun önemini daha da arttırıyor.
Dünya genelinde internet ve sosyal medya kullanıcı sayılarına baktığımızda görüyoruz ki 2.5 milyar insan internet kullanıyor. Kullanıcıların 1.8 milyarının ise sosyal medya ağlarında hesabı var. Türkiye'de nüfusun %60'ı yani yaklaşık 48 milyon kişi internete bağlanıyor ve aktif sosyal medya kullanıcı sayısı da 48 milyona ulaşmış durumda.
Yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı üzere, sosyal medyanın kullanımı oldukça artmış durumda. Bundan sonra daha hızlı bir şekilde artmaya da devam edecek görünüyor. Üstelik etki alanını genişleterek. Ülke gündemini etkilemenin ötesinde dünyanın bir ucundan diğer ucunu yönetmeye varıncaya kadar etkisini sürekli artırıyor.
Bir siyasetçinin "Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur." şeklinde söylediği, bir başka bürokratın ise,  "Arkadaşlar, eğer bir memlekette, namus sahipleri de en az kötü insanlar, fesatçılar kadar sabırlı olmazsa, o memleket mutlaka batar." sözleri çoğumuzun malumudur. Bu sözler, daha çok siyaset arenasında, gazetelerde köşe yazılarında yerini bulurken şimdilerde mekân değiştirmiş durumda. Artık bu sözlerin yeri interaktif ortamlar ve daha çok da sosyal medya alanları.
Sanal âleme evirildiğimiz gerçeğini kabullenmeliyiz. Ve ahlakını da her şeyden önce biz oluşturmalıyız. Ama böyle bir kaygı maalesef taşımıyoruz. Eski yaşantılarımızdaki ahlak/sızlığ/ımızı direk monte etme gayretindeyiz. Çünkü zamanın ruhunu okuma ve yeni bir düzen oluşturmayı hiç düşünmüyoruz. Devşirmelik iliklerimize kadar işlemiş durumda.
Klavye silahşörlüğü de son yıllarda literatürümüze giren kelimeler. Artık sıcak savaşlar olmuyor. Suikastların yerini internetten yapılan suikastlar daha etkili olmaya başladı. Bunların en başında da itibar suikastlığı var. Üstelik o kadar kolay oldu ki bir cep telefonunuz ve internetiniz varsa bu iş tamam. (!) Dolayısıyla klavye silahşörlüğü yaparak adam öldürmekten çok daha fena işler yapılmaya başladı.
Günümüzde her şey çok hızlı değişip farklılaşıyor. İnsanlar milyonlarla irtibatta ancak yapayalnız. Fesat çıkarmaya meyal. Klavye kahramanı, ikiyüzlü değil çok yüzlü, gerçeği değil hayali seviyor. Üretmeye değil tüketmeye programlanmış. Ülke vatan toprak mefhumu zevk ve eğlencenin gerisinde. Dünya ve tarih bu zamana kadar insanları hep değiştirdi ancak bu süreç artık insanlık âlemini farklılaştıracak. Sonucu kestirmek zor…. 
Bu arada bu yüksek oranda sosyal medya kullanmak, hayat gayemizin özünü ıskalamamızı da beraberinde getiriyor. Cümle kurma becerimizden tutun, anlama, yorumlama, analiz yapma bazen büyük darbeler vurmaktadır. Ayrıca kuşak çatışmasını derinleştirmekle birlikte iletişim, birbirini anlama problemi gün geçtikçe büyümektedir.
Geçen haftalarda "Siyaset ve sosyal medya" üzerine ilginç bir anket yayınlandı. Hangi siyasi partiye hangi profildeki insanların oy kullandığı, oy kullanan seçmenin kullandığı sosyal medya üzerinden daha çok hangi partiye oy verebileceği gibi birçok sonuç açıklandı. Anlaşılan o ki; Sosyal medya tercihini söyle, sana partini söyleyeyim durumu yavaş yavaş oluşmaya başlamış durumda.
Ameller niyetlere göredir inanışı vardır bizlerde. Niyet edip olumlu amele dönüştürdüğünüzde katlı sevap alırsınız. Niyetiniz sadece düşüncede kalırsa yine sevap kazanırsınız. Kullandığınız aletin dahi hangi niyetle kullandığınız önemlidir. Genel örnektir; bıçağı ekmek kesmek için kullanırsanız iyidir ancak cinayet ya da yaralama kastı ile kullanırsanız kötüdür.
Bu hadisi sosyal medya için yorumlamak mümkün müdür? İlahiyatçı değilim ama o çevreden olan arkadaşlarım bu minvalde yorumlanabileceğini söylüyorlar. Deyim yerinde ise sosyal medyanın nasıl kullanıldığı çerçevesinde yorumlamak, hadisin güncel yorumlanmasına katkı sağlayacaktır. Bu açıdan sosyal medyayı hangi niyetle kullandığınız çok önemli.
Şahsen kendim hemen hemen tüm sosyal medyayı kullanan birisiyim. Sosyal medyayı kullanırken en çok dikkat ettiğim şey; birisine iftira atmamaya, bir kişi hakkında yalan haberleri paylaşmamaya, fitneye sebep olacak paylaşımlardan özellikle kaçınmaya gayret ederim. Paylaştığım bir bilgi var ise öncelikle kaynağının doğru ve güvenilir olmasını araştırdıktan sonra paylaşmaya gayret ederim. Paylaştığınız her paylaşım her şeyden öte niyetinizi de belirleyen unsurlardır.
Müslümanlar için ve Kur'an'da birçok ayette [1]geçen; "Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker", yani  "İyiliği emretmek ve kötülükten menetmek" anlamına gelmektedir. Dolayısıyla her alanda olduğu gibi sosyal medyada iyiliği emredip, kötülüğü menetmek öncelikli görevlerimizden olması gerekmektedir. Doğru haberlerin desteklenmesi iyiliği emretmek, yalan haberlerin tekzip edilmesi de kötülüğü menetmek mahiyetinde olacaktır.
İyilerin, ahlaklı insanların, kötülüğe siper olanların sosyal medyada daha aktif olması daha önemli bir hale gelmiştir.
Ülke yönetimlerinden tutun da o ülkenin ekonomik faaliyetlerine kadar etkili olan sosyal medyanın özellikle ahlak sahibi insanlar açısından önemli olduğu kadar bir sorumluluk da vermektedir.
Sevgide kalın, sevgiyle kalın…
 
[1] Âl-i İmrân Suresi/104. ayet,  Tevbe Suresi/71 ve 112. ayet,  Hûd suresi/116. ayet