Geçtiğimiz haftanın en önemli gündem maddesi şüphesiz yurtiçinde gerçekleşen TCMB Para Politikası Kurulu faiz kararı oldu. Piyasa katılımcılarının anketlerinden çıkan sonuç bankanın daha önceki "kademeli faiz artış" anlayışına bağlı olarak 150 baz puan artırılarak faiz oranlarını %17,5'ten %19,0'a taşıması yönünde şekillenirken KKM tarafında gelen yeni regülasyonlar sonrası tahminlerde de revizyona gidildi. 
İlk olarak 2021 Aralık ayında dolarizasyonu önlemek ve yatırımcıların dövize olan ilgisini azaltmak için çıkarılan Kur Korumalı Mevduat'ın (KKM) büyüklüğü Ağustos ayı itibari ile 117 milyar dolara ulaştı ki bu rakam banka mevduatlarının yaklaşık %25'lik kısmını oluşturuyor. KKM'nin hazineye maliyeti ise aylık 10 milyar doları aşmış durumda. Dolayısıyla dövizin belli bir seviyede tutulması için oluşturulan bu model artan maliyetleri sonrası artık büyük bir yük olmaya başladı. Bu sebeple de geçtiğimiz haftalarda gelen regülasyonla birlikte KKM'nin tasfiye edilmesi hedefleniyor. Şöyle ki; Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Türk Lirası mevduatları artıracak, Kur Korumalı Mevduatı azaltacak yeni bir düzenleme gerçekleştirdi.  Sadeleşme sürecinin kademeli olarak devam edileceğinin ifade edildiği 20 Temmuz 2023 tarihli kararında makro finansal istikrarı güçlendirmek ve piyasa mekanizmalarının işlevselliğini artırmak için yabancı para mevduattan KKM'ye dönüşüm hedefi uygulamasına ve TL payına göre ilave/indirimli menkul kıymet tesis uygulamasına son verildi. Hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için TL geçişli KKM hesaplarının vadeleri bittiğinde %50'sinin TL mevduata geçirilmesi gerçekleşmediği takdirde ise bankalara menkul kıymet tutulması zorunluluğu getirilmiş. Bu düzenlemeler sonrası doğal olarak bankacılık sektörünün olumsuz etkilenebileceğine yönelik beklentilerin gün yüzüne çıkması bankacılık endeksinin prim kaybetmesine yol açmıştı.
Bununla birlikte bankaların TL mevduata geçmek konusunda yatırımcılara cazip mevduat faiz oranları sunabilmesinin önündeki engeller de gündeme taşındı. Seçimlerin öncesinde Merkez Bankası'ndan ihtiyaç kredilerine yönelik yeni düzenlemelerde tüketicilere kullandırılacak ihtiyaç kredilerinde "faiz/kâr payı oranı Merkez Bankası tarafından ilan edilen bileşik referans oranının 1,8 ile 2,0 katı arasında olanlara birinci kademede, 2,0 katından yüksek olanlara ikinci kademede" menkul kıymet tutma zorunluluğu getirildiği için bankaların mevduat faizini kısmi olarak artırırken kredi faizlerinin ne ölçüde artacağı ve bankaların kar marjlarını ne ölçüde koruyabilecekleri önemli oldu. Mevduat faizlerini artırabilmeleri için kredi faizlerinin artırılması ya da bankaların kar marjlarını düşürmesi gerekiyordu ki, piyasanın beklentisi sınırlı faiz artışları ile birlikte bankaların kar marjlarının olumsuz etkileneceği yönünde şekillendi. İşte tam da bu sebepten dolayı Borsa İstanbul'da bankacılık endeksinde karar sonrası geri çekilmeler gözlenmişti. Bu noktada geçtiğimiz hafta Perşembe günü gerçekleştirilecek para politikası toplantısı daha da önemli hale gelmeye başladı. Kademeli faiz artışlarını işaret eden Merkez Bankası'nın KKM'den tasfiyeyi destekleyebilecek güçlü bir faiz artırımına gidemeyeceği ve bu sebeple kısa vadede hedefe ulaşmak konusunda bazı tereddütler vardı. Piyasa katılımcılarının anketlerinden çıkan sonuç bankanın daha önceki "kademeli faiz artış" anlayışına bağlı olarak 150 baz puan artırılarak faiz oranlarını %17,5'ten %19,0'a taşıması yönünde şekillenirken KKM tarafında gelen yeni regülasyonlar sonrası tahminlerde de revizyona gidildi. Genel olarak 250 baz puanlık bir faiz artışı ile bankanın politika faizini %20 seviyesine taşıması bekleniyordu.
Fiyat istikrarı, enflasyon hedefi ve Türk Lirası'na kaybettiği değeri yeniden tahsis etmek adına atılan KKM kararı sonrası Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tabiri caizse piyasada şok etkisi yaratan bir karara imza attı ve para politikası faizini 750 baz puan artırarak %17,5 seviyesinden %25 seviyesine yükseltti. Fiyat istikrarı ve sadeleşme sürecinin bir sonucu olarak piyasada olumlu karşılık bulan bu karar sonrası özellikle DolarTL 'de sert geri çekilmeler yaşandı. Kararın ardından 26 Haziran'dan bu yana test edilen en düşük seviye 25,27TL seviyelerine varan geri çekilmeler gördük. Uzun bir aradan sonra 50 günlük üssel ortalamasının da altına düşen dolar aynı günün kapanışında 25,78TL'ye sınırlı yükseliş görse de prim kaybetti. Para politikası faiz kararı öncesinde yılsonu beklentisi DolarTL için 30TL seviyelerinde yer alıyor. Özellikle KKM tarafında gelen regülasyonları ve bankaları desteklemek ve fiyat istikrarını sağlamak için faizin artırılması ile birlikte bu beklentilerin kısmen geri çekildiğini söylemek mümkün. Bununla birlikte enflasyonun özellikle Ağustos sonrası %50 seviyelerine yükseleceğini de varsayarak Eylül-Ekim döneminde DolarTL'nin 27.00-28.00TL seviyesinde denge bulmaya çalıştığını görebiliriz.
Borsa tarafında ise orta-uzun vadeli beklentilerimiz aslında iyimserliğini koruyor. Özellikle enflasyonun Ağustos sonrası yükseleceği beklentisi karşısında tasarruf sahipleri paralarını korumak için alternatif yatırım araçları arıyor. Bununla birlikte yatırımcı sayısı da 6 milyonun üzerine çıktı. Halka arzlar ile borsa desteklenmeye devam ediyor. Üstelik halka arzlara katılım oranı kendi en yüksek seviyelerinde seyrediyor.  Özetle enflasyon beklentilerinin yukarı yönlü revize edilmesi, yatırımcı sayısının artması ve yabancının yeniden dâhil olması endekste orta-uzun vadeli beklentilerde pozitif görünüm yaratıyor. Özellikle geri çekilmelerin yeniden fırsat olarak görülmesi ve oyunun dışında kalan yatırımcıların yeniden dâhil olabilme ihtimalleri ve son dönemde hisse tarafında satma eğiliminde olduğunu gördüğümüz yabancı yatırımcıların düşük seviyelerde yeniden alımlara geçebilme beklentisi sene sonu için pozitif beklentilerin korunması adına önemli referanslar olarak ortaya çıkıyor. Ancak kısa vadede politika faizindeki yüksek artış bankaların kendi tanımladıkları mevduat faizlerini yatırımcıları cezbedecek seviyelere yükseltebilmeleri açısından ellerini güçlendirdiği için özellikle KKM'den çıkan tasarruf sahibi TL mevduata yönelmek isterse ve borsadaki yatırımcılar da daha risksiz ve sabit getirisi olan mevduatı tercih ederse Borsa İstanbul tarafında geri çekilme yaşanabilir. Nitekim bankanın politika faizini en fazla %20'ye yükseltmesini bekleyen piyasa bankaların kar marjları düşecek beklentisiyle banka hisselerini satarken, kararın ardından bankacılık tarafında gelen alımlar sonrası tavana ulaşan fiyatlamalar ve gün sonları gördük. Bist100 endeksi ise son günlerdeki en derin kaybını yaşadı ve önemli destek noktası 7.500 puan seviyesinin de altında 7.491 puandan %1,46 prim kaybederek günü sonlandırdı. Dikkat çeken bir başka veri ise işlem hacmi tarafında yaşandı ki Bist-100 Endeksi 224,8 milyar TL'lik işlem hacmi ile geçtiğimiz hafta Perşembe günü kendi tarihinin en yüksek seviyesini test etmiş oldu. Geçtiğimiz haftayı Cuma günkü yükseliş ile endeksin 7,716 seviyesinden haftalık kapanış gerçekleştirmesi ise yatırımcıların alış iştahının devam ettiğini gösteriyor.
Ons altın tarafında ise dolar endeksinin son dönemdeki yükselişi, ABD tahvillerinin son 15-16 yılın en yüksek seviyelerine çıkması ve Çin tarafında hem işsizlik hem de düşük sanayi üretimi ve perakende satışlar ile birlikte gündeme gelen deflasyon endişeleri emtia fiyatlarında baskıya neden olmuştu ve ons altın Mart 2023'ten bu yana en düşük seviyelerini test etmişti. Uzun bir aranın ardından test ettiği 1884 dolar seviyesinden aldığı destekle tepki hareketi gösteren ve kademeli yükselişe geçen ons altın dün yatay hareket etti. Ancak yurtiçinde altın fiyatları hem ons altın hem de kur hareketlerinden etkilendiği için gram altın fiyatları da sert geri çekilmeler gördü. Güne 1.674TL seviyesinde fiyatlanarak başlanan sarı metal kur güçlü çekilince 1.555TL seviyesine kadar düştü. Gün sonunda ise 50 Günlük üssel ortalaması 1.605TL seviyesinin de altında 1.585TL ile zayıf bir kapanış gerçekleşti. 
Hem piyasa beklentisi hem de son dönemdeki faiz artırım kararlarına göre oldukça yüksek kalan 750 baz puanlık faiz artış kararı piyasalar tarafından olumlu bir adım olarak karşılandı. Karar KKM'den TL mevduata geçilmesi için alınan gelen regülasyonları da desteklerken, yeniden TL'ye olan güvenin sağlanması için Merkez Bankası'nın etkin, bağımsız, şeffaf ve istikrarlı olduğu algısını güçlendirdi. Karar sonrası ilk fotoğraf döviz tarafında geri çekilmeyi, borsa tarafında ise uzun zamandır yükseliş hareketinden kaynaklı beklenen düzeltme hareketinin tetiklendiğini gösterse de şimdiden orta-uzun vadede ekonomik görünümde pozitif etki yaratacağına yönelik beklentiler oluşmaya başladı. Yılın geri kalanında gerçekleşecek toplam dört TCMB Para Politikası Kurul toplantısı piyasalar tarafından bu beklentiler altında yakından izlenmeye devam edecek.