BİR AY SONRA
Bir keresinde büyük ağabeyim  sordu merakla anama; 
-Koca konakta boynu bükük üvey elinde ezilirken öyle, komşu akrabadan   size hiç sahip çıkan olmadı mı?
-Oldular elbet, hepsinden Allah razı ola da, kapı kapanınca herkes dışarıda kalıyor be yavrum. Ana  evin direği, dünyanın ışığı, Cennet'ine köprü . Ne demiş  Atalarımız;(ana ciğeri yana, baba sarığı kaba) Ana, babalık da yapar amma, baba ananın yerini tutamaz. 
Gencecik  Meliha anamın toprağa düşmesinin daha kırkı çıkmadan baba tarafı ağamı tekrar evlendirme  telaşına düştü! Neymiş efendim "kırkını geçirme den çabaya girmezsen kısmet daralır zevce bulmak zorlaşırmış"  O batıl düşünce ye inanıp başladılar kapı kapı dolaşmaya. Hele de ikinci evliliğini yaşayan o ferasetli Ferdane Hala; Akşamları babam işten dönünce, ana acısıyla yürekleri dağlanan biz yetimleri hiçe sayarak çaldıkları kapılarda karşılaştıkları kadınları en ince ayrıntılarına kadar ballandıra ballandıra naklederdi. Biz  dayın la dayana maz öte odaya kaçardık. Aha şura aha bura derken, Zafer mektebi yamacında sobacı Coruk Şinasi'nin babama göre hayli genç, kız kardeşine söz kesildi. Çevreden duyulanlara göre dokunduğu yerden ses getiren deli dolu biriymiş. Nitekim nikahlanıp daha gelmeden, anama ait evde ne varsa hepsi değişsin" -demiş! Müteakip günler anacığımın ellerinin değdiği mis kokusunun sindiği çeyizleri bir bir eksilip  kaybolmaya başladı. Aaah ah. Bir akşam, kurdu ğumuz sofraya iki kardeş oturmadık. Dedenizin çağırmalarına aldırmadık. Az sonra babam geldi yanımıza. Başladı o yürek burkan konuşmasına;
-Ananız üstüne tekrar evleneceğime  üzülürsünüz bilirim. Ben yaşta bir adam da kendine karılık edecek birine muhtaç. Yarın aha sen de gelin olup gidecen -Nedime, kim evi çekip çevirecek? Bu yası, kederi  bırakın, hazzımı huzuru mu boğazımda koymayın. Ölenle ölünseydi alemde insan mı kalırdı?
Ben ezile büzüle; 
-Ama ağa, Ben ve kardeşim evlenip bu evden ayrılınca evlensen, hiç değil se anamızdan bergüzar onca eskimemiş eşyalar atılmasa. Dedim.
Durun boyunuzu aşan işlere karışmayın. Geçen yeni ananızla  muhatap olduğumda;" eski eşyaların evden atılmasına benim çocuklar hiç razı değil, dedim. O öfkeyle;  "Daha ben o eve gelmeden posta korlar öyle mi?" Diye gülümsedi. Ardından da "İstemem dağıt hepsini at. Bak senden hayli genç, hiç evlenmemiş güzel bir kızım. Müsaade edin de yuvamı istediğimce kurayım.     
    (Devam Edecek)