Koca alışveriş mağazası kasasında ikisi... Birinin elinde içi tepeleme gıda dolu koca araba.                   
Zengin ve muhteris belli. Diğeri mahcup, gariban halli, kolunda küçük bez torbasıyla  gülümsedi;
-İyi alışverişler efendim. Siz önden buyurun lütfen aldıklarınız çok yükünüz ağır afiyetle yiyin. 
Varlıklı kalantor, geçiştirme soğuk bir tavırla;
-Tamam tamam iyi.
-Ne iyisi efendi, her gün birkaç kez değiştirilen fiyat etiketleriyle Arap atı misali almış başını gidiyor her şey, ne yuları çeken, ne duuur! diyen var. Bu, gidişe ayak uyduramayan çoluk çocuğunu besleyemeyen bir çok erkek hele de dul kimsesiz kadınların "KÖTÜ YOLA DÜŞME lerinden korkarım.
Zengin -Abartma,  daha çok çalışsın herkes. Her şey yerinde sayacak değil ya. Ömür boyu böyle fiyat artışına şahit olmamıştım gerçi.
-Sizce bu gidiş nereye?
Kalantor. (mütebessimane) Bu kadar yükle nere olacak eve tabii ki ev…
Basit kıyafetli gariban görünümlü adam.
-Bana sorarsanız eğer bu gidiş Cehenneme!
Zengin -Arap atı, Cehennemin ne işi var şu markette?
-Bakın duymuyor musunuz haykırışları siz de!
-Kim, ne, nerede?
-Ba ba bakın, "yandım anam, yandııım! Keşke ki Dünya'da aldatan pahalı satan değil de aldatılan hakkı yenen ben olsaydım! Onlar Cennet, ben Cehennemdeyim. Nettim neyledim beeen!"
Gerideki eli bastonlu yaşlı adam, sokulup zenginin  kulağına fısıldadı;
-Boşnak Medo derler buna. Allahlıktır. Sen de  deli, ben diyeyim veli!
-Nasıl yani?
-Yani gözü açık mübareklerden, bence dikkatle yaklaşmalı ona!
Zengin -Küçümseme ve alayla;
-Tabii, tabii mübareğin türbesini şimdiden hazırlamalı…
Kulağı zor işiten eli bastonlu yaşlı;
-Ne buyurdunuz efendim, sizin evde kaplar hep kalaylı mııı….?