İHLÂS SURESİNİN TEFSİRİ
* 1. De ki; O Allah tekdir. Eşi benzeri yoktur. Allah’ın bir, tek oluşunu anlatan ayettir. Allah birdir, anlamı yoktur. Bir olan tek olmayabilir. Ama Allah bir ve Tekdir.
* Ayette geçen "ehad" ifadesi Allah’ın her konuda, bütün sıfatlarında, zatında ve özelliklerinde tek olduğunun açıkça belirtilmesidir.
* Ayette geçen bir tek oluş özelliği sadece Allah'a mahsus özel bir durumdur. Allah’tan başkası için "ehad" denilemez.
* "Vahid" kelimesi bir anlamına gelmektedir. "Vahdet" birlik anlamına gelmektedir. Bu kelimeler tek anlamına gelmemektedir. Bu ayette "vahid" ve "vahdet" kelimesi bu anlamı karşılamamaktadır.  Çünkü "ehad" vahidir; ama "vahid" "ehad" değildir.
* "Ehad" kelimesi ezeli (başlangıcın olmayışı) olarakta Allah’ın tek oluşunu ifade eder. "Vahid" kelimesi ise Allah’ın sadece ebedi oluşuna işarettir. Allah (cc) ise ezeli ve ebedidir.
* Bu ayette üç tane makama işaret edilmiştir. İkisi cennete götürüyor, üçüncüsü ise cehenneme.
* 1. Makam:  Mukarreblerin makamıdır. En üstün makam. Nefislerinin sevgisinden kurtulmuş, kalbinde Allah'u Teâlâdan başka hiçbir şeyin sevgisi kalmayan, yalnız Allah'u Teâlâyı isteyen Müslümanlara denir. (Mukarrebler, Allah'u Teâlâ için olmayan her şeyden, yemekten, içmekten, yatmaktan, söylemekten sakınırlar. Bunlar, din için Allah için niyet etmedikçe hareket etmezler. İbadete kuvvet kazanmak niyeti ile yerler. Yeme içme giyim kuşam sadece Allaha daha iyi kul olmak içindir. Zevk için yapmazlar. Her sözleri Allah içindir. Konuştuklarında ve bir iş yaptıklarında daima dikkat ederler; Allah razı olur mu olmaz mı diye.) (İmâm-ı Gazâlî) Bu makama ulaşmak isteyenler kendilerini, nefislerini Allah için terbiye ederler. Cehaletten ilme, kötülükten güzel ahlaka ulaşmak için büyük gayret eder. Kulun fani varlığından, Hakkın varlığına yönelmesidir. Allah (cc) Kitabında "Onlar "Mukarreblerdir. Onlar naîm cennetlerine gireceklerdir. Onlar mücevherle işlenmiş tahtlara otururlar. Cennet içeceklerinden içerler ve ne isterlerse cennet meyvelerinden ve etlerinden onlara ikram edilir. Onlara cennette boş söz yoktur. Selam vardır. Onlara dünyada yaptığınız güzel işler karşılığında bunlara kavuştunuz" Mukarrebler cennette rahat ve sevinçle yaşarlar cennet nimetlerinden istedikleri gibi istifade ederler.
* 2. Makam: Ashabı Yemin: Amel defterini sağından almayı hak eden; kurtuluşa erecek Müslümanlar.
Bereketli ve kurtuluşa erecek, kıyamet gününde amel defterini sağ tarafından alacak mutlu bahtiyar kimselere Ashabı Yemin denir (M. Hamdi YAZIR) Allah’ın nuru ile nurlanıp cennete gidecek zümreye ashabı yemin denir. Allah (cc) kitabında ashabı yemin için onlar kurtuluşa ermiştir diye müjdeliyor. Allah kitabında ölen kişi ashabı yemin ise ona selam olsun denir, buyurmuştur.
* 3. Makam: Ashabı Şimal: Bu en değersiz en aşağı makamdır. Bunlar batıl ile hakkı karıştıran hatta batılı hakkın yerine koyanlardır. Ashabı şimal Kur'an-ı Kerim’de şöyle tarif edilir. "Ashabı şimal nedir bilir misin? Ashabı Şimal sahipleri içine işleyen bir ateşe girecek,  kaynar su içecek ve kapkara bir dumandan gölge altında duracaklardır. O gölge onlara ne serinlik verir ne de fayda. Çünkü onlara nefislerine çok düşkündürler. Çünkü onlar büyük günahlarda ısrar ediyorlardı. Bu makam sahipleri amel defterine soldan alacak zavallı hüsrana uğramış kimselerdir.
* Müslüman ihlâs suresinin birinci ayetini iyi anlasa ve amel etse Allah ulaşacak iki makama kavuşabilir. Cennete de girmesi mümkün olacaktır. Ama ilk ayeti anlamayan ve amel etmeyen cehenneme yol bulacaktır.
* 2. O Allah ki Sameddir: Samed: Bütün ihtiyaçlar konusunda kendisine başvurulan büyük zat.
* Bütün ihtiyaçlar için müracaat edilen zat, hiçbir şeye ve hiçbir varlığa muhtaç olmayandır. Samed ismi Allah’ın "hiçbir şeye ve hiçbir kimseye muhtaç olmayan ve hiç muhtaç olmayacak; herkesin kendisine her zaman ve her konuda muhtaç olduğu Yüce Zat Allah’tır" demektir. Allah’ın Samed oluşu; her şeyin kendisine muhtaç olduğu, fakat kendisinin hiçbir şeye muhtaç olmaması anlamına gelmektedir.
* İhtiyaçlarımızı giderecek kişinin muhtaç olmaması gerekir. Muhtaç olan gereği gibi ihtiyaç gideremez, çünkü kendisi muhtaçtır.
* Bu ayet aynı zamanda Allah’ın iyilik sahibi olduğunun da işaretidir. Çünkü iyilik sahibi olmayana muhtaç olunmaz ve yardım istenmez. Hiç kimseye muhtaç olmayan ve muhtaç olunan iyilik sahibidir.
* Bu ismin Allah "ehad tek" sıfatından sonra gelmesi; yardım istenecek, ihtiyaçlar için sığınılacak olanın tek Allah olduğu belirtilmiştir.
* 3. O başkasını doğurmadı, O'nu başkası doğurmadı: Kâfirler Allah’ın çocuğu olduğu iddiasında bulunmuşlardır. Mekkeli müşrikler, "melekler Allah’ın kızları" Yahudiler "Uzeyr Allah’ın oğlu" Hıristiyanlar ise "İsa Allah’ın oğlu"dur demişlerdir. Bu ayetin ilk kelimesi onlara cevaptır. Allah’ın çocuğu olsaydı kendisi gibi ezeli ve ebedi olurdu. Kendisi ölümsüz olan bir varlık çocuk edinecek olsaydı o çocukta ölümsüz olurdu. Melekler ve peygamberlerde fani varlıklardır.
* Yaratma kudreti olan Allah doğuma ihtiyaç duymaz. Çünkü yaratacak gücü var. Allah ise ihtiyaç sahibi değildir, ihtiyaçları giderendir. Eşleri ve çocukları yaratan yaratıcının yarattıklarına muhtaç olması imkânsızdır. Allah böyle bir duruma hâşâ muhtaç olsa önce kendi muhtaç olduklarını var ederdi.
* Doğum yaratılmışlarda neslin devamı için, çocuk sahibi olmak için tek çaredir. Doğum için, çocuk için canlılar başka bir eşe ihtiyaç duymaktadırlar. Allah’ın (hâşâ) eşi olsaydı o da Allah gibi ezeli ve ebedi olurdu. Yani o da ilah olurdu. O zaman ilah tek olmazdı. Bu tevhid inancıyla ve Allah tek oluşu ile bağdaşmayan bir durumdur.
* Yoktan var etme kudreti olan bir varlık niye başkasından doğacak bir varlığa ihtiyaç duysun ki. İstediğini var etme kudreti olan ve istemediğini yok etme kudreti olan bir ilahi güç niçin bir eşten doğacak çocuğa muhtaç olsun ki.
* Doğum yapmak ve doğmak yaratılmışlara ait bir özelliktir. Yaratıcı yaratılmışlara benzerse ilah olmasının bir anlamı kalmaz. Yaratıcı yoktan var eder, yaratılmış ise var olanlardan sebeplere sarılıp, yaratıcıdan yardım isteyerek sonuçlara ulaşmaya çalışır. Yaratıcı ise sadece "ol der, hemen olur" (SÜRECEK...)