Eğitim, bireye çocukluğundan yetişkinliğine kadar verilen bilgi, değer ve aktarımlardır. Hayat boyunca alınan eğitimler ise sınavlarla denetlenir. Sınavların vereceği sonuç niteliğinde de birey bir kümede yer alır. Hayatın kısacası böyle geçer. Herkes hep bir üstteki için çaba gösterir.


Şimdi biraz durun ve kendinize sorun "Acaba hayat boyu lazım olacak bilgileri öğrenmek için mi eğitim aldınız, yoksa sınavlardan geçmek için mi?" maalesef ki mevcut eğitim sistemi yüzünden neredeyse herkes ikinci şıkkı seçmekte. Bir uzak doğu hikayesi vardır "bir gün bir kedi kuyruğunu yakalamaya çalışıyormuş. Yanından geçen birisi ona neden kuyruğunu kovaladığını sorunca ise 'bu iş benim için çok önemli bir uğraş' demiş. Yanındaki kişi ise 'sen zaten işine baktığın ve kuyruğunu kovalamadığında, kuyruğun her daim peşinden gelecek' demiş." Bu hikâye belki biraz ilginç gözükebilir ama bunu şöyle yorumlayabilmekteyiz. Eğer eğitimi hayat için alırsak "kuyruk" olarak nitelediğimiz başarı her daim peşimizden gelecek. Bundan tam 6 yüzyıl önceye yani 15. Yüzyıla gidecek olursak Avrupa devletleri fazla sınava girerek değil sanat ve zanaat namına bir şeyler yaparak bu konuma geldiler. Ama maalesef ki şu zamanda bizler kafayı sınava takmış haldeyiz. Bu nedenle de sanata dair çalışma yapamamaktayız. Aslında söylediğim her şeyi şuna bağlıyorum: sınav korkusuyla fazla çalışacağımıza; hayat kalitemizi arttırmalıyız. Hayat kalitesinden kastım sanat, bilgi birikimi gibi faaliyetlere yönelmeliyiz. Ama asla sınav korkusuna çalışıp gençliğimizi yok etmemeliyiz. Çünkü en iyiye ulaşmak gibi bir planımız varsa hep sınavlara gireriz, biraz daha iyisi için çırpınıp dururuz. En sonunda istediğimizi elde etsek bile bu kazancı yaşayacak zamanımız kalmaz. Herkes çalışıp bir yerlere gelebilir. Ama bir sanatçı olmak çok emek ister.

Kısacası eğitimi sınavlar için alırsak sadece gençlik yıllarımızı tüketiriz. Oysaki sanata ve doğru eğitime yönelik çalışırsak arkamızdan gelen başarı ve hayat kalitesi olur…

Ahmet CAM
Email: [email protected]