Allahü Teala, dünyada bütün insanlara acıyor. Muhtaç oldukları şeyleri yaratıp, herkese gönderiyor. Birinci derecede elzem olan havayı, sıcak-soğuk-karlı-yağmurlu, bütün hallerde, canlılara yetecek seviyede, yeryüzünün her yerinde yaratıyor. İkinci elzem olan suyu az bir arama ile heryerde bulabiliyoruz. Üçüncü sırada elzem olan gıdayada, birazcık gayret ederek ulaşabiliyoruz. 
Her canlıyı yaratan, her varı, her an varlıkta durduran, hepsini korku ve dehşetten koruyan, yalnız odur. Böyle bir Allah'ın şerefli ismine sığınarak, hayatımızı idame ettirmeliyiz.
Trilyonlarca hücreden oluşan bu et ve kemik olan bedenimizden, her bir dakikada 300 bin hücremiz ölmekte, ancak hemen 300 bin hücre yaratılmaktadır. Bu yaratılma, yediklerimizin bir kısmı ince bağırsağa geçip, oradanda ölen hücrelerin yerine geçmektedir. Yani muhterem okuyucularımız tekrar tekrar yaratılıyoruz. Yaratma bir an dursa bir anda yok oluruz. Bizleri tekrar tekrar yaratan Allahü tealayı unutmak ne büyük insafsızlık olur değilmi?
Bir dakikada 300 bin hücremiz ölüp, 300 bin hücremiz doğuyor dedik. Bir kişinin psikolojik ve biyolojik bakımı iyi değilse, mesela 200 bin hücre doğarsa, işte buna ihtiyarlık denir. Kimi kötü alışkanlığı olan 20 yaşındaki bir kimsenin ihtiyarladığında eminim sizler de şahit olmuşsunuzdur. Ancak 80 yaşındaki dede halen genç olabiliyor. Dolayısı ile yaşlanmakla ihtiyarlamak farklı kavramlardır. Ben okuyucularımızın genç ve dinamik kimseler olduğunu düşünüyorum.    
Bugünkü sohbetimizi Muhammed Aleyhisselam'ın bir Hadisi Şerif'i ile noktalayalım müsedenizle. "Men amene bil kaderi Emine minel kederi." Yani kadere iman eden kederden emin olur. Yani boş yere adrenalin salgılamaz, yani ihtiyarlamaz. Doğu/Batı kültürünü ayıran inçe çizgi işte budur efendim.                                                                                
Kalın sağlıcakla.