Dünden bugüne tarih sayfalarını karıştırdığımızda belli çağlarda Rab'bın emirleri hilafına, cana, mala ırza, hakka, hukuka karşı zalimce aşırıya gitme bozulmalar neticesinde o kavimlere önce yeni peygamberler gönderilip uyarıldığına, elçilere rağmen azgınlığa devam edenlerin büyük helak ve felaketlerle cezalandırıldığına şahit oluruz. İşte onlardan hemen aklımıza geliveren bir kaçı; NUH  TUFANI, LUT  KAVMİNİN HELAKİ’dir. Çağlar boyu nice tufan, kasırga, sel, taş yağmuru, yangınlarla nice topluluk ve medeniyetler mahvedilmiştir. 
Son din İslamiyet ve onun kitabı Kur'an-ı Kerim’e göre; Hz Muhammet'ten sonra elçiyle uyarılma son bulmuştur. Kur'an sadece Müslümanlara değil tüm insanlığa inmiştir. Her yaratılan İslam kitabından önce indirilen kutsal kitapların bozulmamış şekilleri ve Kur'an esaslarına göre yaşayacaktır.
Hıristiyanların İncil'i ve Yahudi'lerin Tevrat'ı  maalesef zamanla tahrif edilmiş olup sadık kalınacak tek bozulmamış kutsal kitap Kur'an’dır bugün...
Gelin görün ki insan oğlu bugün de, geçmiş çağlardaki helaklardan ders almamışçasına sırf kendi egolarını tatmin için, Tanrı'yı yok sayarcasına yer yüzünü cehenneme çevirmeye, zayıflara zulme, türlü çeşit sapkınlıklara devam etmektedirler. 
Yaşadığımız şu zamanda sözde uygar, gelişmiş Avrupa ülkeleri, ABD’ye bakın siz, az gelişmiş, gelişmemiş ülkelerin halkını önce birbirine düşürerek zayıflatmakta, sonra da size yardım edeceğiz, barış getireceğiz diye topraklarını ilhak edip gazı, madeni, petrolüne, tarihi eser velhasıl kayda değer neleri varsa alçakça sömürmekteler. İşte Suriye, Irak, Libya Afganistan, Yemen, Filistin, Bosna, Miambar nice fakir Afrika Müslüman ülkeleri...  
Acının acısı da odur ki, sözde Müslüman nice Arap Devletleri de; (Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Suriye vs. o İslam düşmanı o Haçlı kudurmuşlarının değirmenlerine su taşıyıp, onlarla bir olup, o günahsız sabi sübyan, korumasız kadın ve yaşlıların yüz binlercesinin atılan bombalarla katline seyirci kalmakta dırlar. Savaştan evlerini yurtlarını terk edenler şu kış kıyamette bez çadırlar içinde sefil garip yaşarken, daha iyi bir yaşam için kapılarına dayandıklarında (TÜRKİYE'DEN BAŞKASI) içeri almayıp türlü işkencelerle geri itmekte, onları ölüme terk etmektedirler.
İnsanlık bu kadar azıp kudurabilir mi?  Kudurunca ettikleri yanlarına mı kalacaktı yani? Kur'an'da zikredildiği gibi Rab'bın da onlara karşı bir siyaseti, tuzağı olacaktı elbette.  Olduda. İşte o yoldan çıkmışların  başına VİRÜS belası verdi. Kendilerini süper güç sayan, "dünya bizden sorulur" diyen sözde o kocamanları küçücük bir mikropla evlerine hapsetti, donlarına ettirdi. Şimdi onları, ne o olağanüstü öldürücü silahları, ne atom bombaları koruyabiliyor. Alçakça talan ettikleri, sömürdükleri servetleri de...
Yoldan çıkan azan sadece Batı değil elbette? Biz de, son 30-40 yıldır hele de, o kokuşmuş Hıristiyan alemi İslam düşmanlarının yaşam tarzlarını örnek alırcasına, bizi biz yapan nice milli manevi değerlerimizden kopup uzaklaştık. Biz yaştakilerin çocukluk, gençlik yılarındaki insan kalitesi başka şu son yarım asırdaki başka. Taban tabana zıt hatta!
Komşusu açken tok yatanlar olduk. Kadında kızda ve de erkekte mahremi namahremi boş verdik. Haram, helal yokmuşçasına Allah'ın nice yasak ve tabularını yıktık, yok ettik. Ana-babaya itaati, komşuya can yoldaşı olmayı, akrabaya sıcak verimli davranmayı terk ettik. Töre, adet, geleneği bıraktık. Rab'bın emrince giyen, örtünen, yaşayana gerici dedik. Çocuk yetiştirirken onlara haramı, günahı Allah'ı öğretmeyi, örnek olmayı hafife aldık. Gerçek sevgiyi onlara daha çok maddi şeyler verip alma sandık. Doğruyu, yanlışı kendi bulsun dedik, aşılamadık, vermedik acı tatlı reçeteleri onlara. Dünlere göre daha zenginiz, atı, arabası, konforlu evi var çoğumuzun ammaaaa, ağzımızın tadı yok. Sevgi-sevda yok birbirimize. Bakmayın siz o adım başı (KENDİNE İYİ BAK)çılara, her köşede rastlaştıkça (ŞAP ŞUP  ÖPÜŞENLERE) boş verin. İçi boş riya onların çoğu. Aynı çatı altında ortak duvarın ötesindekilere kör, sağır, dilsiz olduk. Yağar elbette tepemize virüs de, taş da, ateş de… 
ŞERDE DE HAYIR VARDIR demiş atalarımız. Dileriz ki şu musibetten dersler çıkara her birimiz, bütün insanlık kendine bir çeki düzen vere…
Evet biz bu VİRÜS MACERASI’nı, madalyonun diğer yüzü olarak böyle okuduk dostlar...
Biz, derken; evlerinden dışarı çıkamayıp bunalan, bizi telefonla arayıp dertleşen nice dostun itirafıdır aslında bütün bunlar, onlar dedi biz yazdık naçizane.
Rabbim sağlık personelleri, ilim adamlarımıza güç kuvvet vere. Dün cephedeki Mehmetçiklerimize yaptığı mız alkış ve duayı bugün sağlık personeli ve tüm ilim adamlarına yapıyoruz. Tezden mucizevi aşılar, ilaçlar üretirler inşallah. Bizler onların tavsiyeleri doğrultusunda hareket edelim, kurtulalım bu illetten. Amiiin.
YA ŞAFİİİİ,  YA  ŞAFİ.  EEEEY HER ŞEYLERE KADİR OLAN YARABBİ!