Hakiki gerçek oruç yerine getirilmelidir ki bize faziletler kazandırsın Gerçek oruç nasıl olur? Gerçek oruç şöyle olur ki; bütün azâların tuttuğu bir oruçtur. Mesela dilin yani ağzımızdaki lisan dilinin orucu vardır. Hiç kimseye kötü söz söylememek, bu da bir oruçtur. Ve orucun bir manevi parçasıdır. Hiçbir yanlışı görmemek… Gördüğünüz bir kusuru görmezlikten gelebilmek, onu affedebilmek, onu hoş görmek, eğer onun mutlaka aydınlatılması gerekiyorsa çok tatlı bir dille onu kırmadan gücendirmeden aydınlatmak, gözün bir orucudur. Gördüğü şeyleri duyup ağzına diline dolayıp oradan oraya koşturmak, gözün orucunu heba etmektir. Kötü bir söz söylemek, dilin orucunu ifsat etmektir. Yüce dinimizin ve Efendimizin (sav) bizzat emirleriyle; bize "Siz dilinizle, gözünüzle, kulağınızla, elinizle, ayağınızla, konuşmanızla, hareketinizle de bütün her halinizle oruç tutmalısınız hakikati hatırlatılmaktadır. Oruç hali ibadet hali olduğu için oruçlu iken ibadeti ifsat edecek, sevap ve faziletlerini azaltacak söz ve davranışlardan uzak durmak ve bu şekilde oruç ibadetinin hakikatlerine, faziletlerine ulaşmak bizim Müslüman olarak asli görevimizdir.  
Rasulullah Efendimiz (sav) "Bereket ayı Ramazan geldi. Yüce Allah size o ayda size zenginlik verir, rahmetini indirir, hata ve kusurlarınızı bağışlar ibadetlerinizi kabul eder. Allah-u Teala sizin iyi ve güzel amellerinize bakar meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise Allah indinde hayırlı işler yapmaya gayretli olun. Gerçekten en bedbaht kimse Ramazan ayında Yüce Allah’ın rahmetinden mahrum kalandır." (Taberani)
Müslüman, Rabbimizin emrettiği, Peygamber Efendimizin (sav) öğrettiği gibi bir oruç ibadetini eda ederse günahlarından temizlendiği gibi; günahlardan arınmanın bir sonucu olan büyük mükafat cennete kavuşacaktır. Oruç cennete açılan bir kapıdır. Rasulullah Efendimiz (sav) Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.) Oruç ibadeti takvaya uygun olarak eda edilirse kulu cennete ulaştıracak en büyük müjdelerden birisidir.
Müslüman imsaktan ta iftara kadar oruçlu iken daima ibadet halinde olduğu bilinciyle takvaya uygun hareket etmelidir. Aksi halde oruç ibadetinden bir fazilet alamadığı gibi günahkâr da olacaktır. 
Rasulullah Efendimiz (sav) Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına (yani oruç tutmasına) kıymet vermez." (Buhârî, Savm 8, Edeb 51) Cenabı Allah’ın kıymet vermediği bir işin bize dünya ve ahirette hiçbir faydası olmadığı gibi pek çok manevi anlamda zararları da cezaları da olacaktır.
Oruç ibadetini eda etmeye niyet eden Müslüman Alemlerin Efendisinin (sav) şu sözünü asla unutmayacak ona göre söz ve hareketlerine yön verecektir. Rasulullah Efendimiz (sav) buyuruyor ki Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21) Yani orucundan hiçbir fazilet, sevap ve mükafat kazamaz. Orucumuzdan zarar etmemek için bu uyarıya hassasiyetle uymak zorundayız. Aksi halde oruç tutup sadece aç ve susuz kalanlardan oluruz ki bu bize ahiret aleminde hiçbir fayda sağlamayacaktır. Sen orucu doyurursan oruç seni acıktırmaz ve susatmaz, ve darda bırakmaz
Oruçlu iken Müslüman faziletlerin artıracak güzel söz ve fiillerle zamanı değerlendirerek Rabbinin rızasını kazanma gayretinde olacaktır. Rasulullah Efendimiz (sav) bir güzel sözünde bizi oruçla ilgili olarak şöyle uyarıyor. Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, 'ben oruçluyum desin' (Buhârî, Savm 9) oruçlu iken haklı haksız olduğuna bakılmaksızın, ben haklıyım düşüncesiyle bile olsa bu tür münakaşalardan uzak durulması özellikle Rasulullah Efendimiz (sav) tarafından vurgulanmıştır.

Hakiki gerçek oruç yerine getirilmelidir ki bize faziletler kazandırsın Gerçek oruç nasıl olur? Gerçek oruç şöyle olur ki; bütün azâların tuttuğu bir oruçtur. Mesela dilin yani ağzımızdaki lisan dilinin orucu vardır. Hiç kimseye kötü söz söylememek, bu da bir oruçtur. Ve orucun bir manevi parçasıdır. Hiçbir yanlışı görmemek… Gördüğünüz bir kusuru görmezlikten gelebilmek, onu affedebilmek, onu hoş görmek, eğer onun mutlaka aydınlatılması gerekiyorsa çok tatlı bir dille onu kırmadan gücendirmeden aydınlatmak, gözün bir orucudur. Gördüğü şeyleri duyup ağzına diline dolayıp oradan oraya koşturmak, gözün orucunu heba etmektir. Kötü bir söz söylemek, dilin orucunu ifsat etmektir. Yüce dinimizin ve Efendimizin (sav) bizzat emirleriyle; bize "Siz dilinizle, gözünüzle, kulağınızla, elinizle, ayağınızla, konuşmanızla, hareketinizle de bütün her halinizle oruç tutmalısınız hakikati hatırlatılmaktadır. Oruç hali ibadet hali olduğu için oruçlu iken ibadeti ifsat edecek, sevap ve faziletlerini azaltacak söz ve davranışlardan uzak durmak ve bu şekilde oruç ibadetinin hakikatlerine, faziletlerine ulaşmak bizim Müslüman olarak asli görevimizdir.  
Rasulullah Efendimiz (sav) "Bereket ayı Ramazan geldi. Yüce Allah size o ayda size zenginlik verir, rahmetini indirir, hata ve kusurlarınızı bağışlar ibadetlerinizi kabul eder. Allah-u Teala sizin iyi ve güzel amellerinize bakar meleklerine karşı iftihar eder. Öyle ise Allah indinde hayırlı işler yapmaya gayretli olun. Gerçekten en bedbaht kimse Ramazan ayında Yüce Allah’ın rahmetinden mahrum kalandır." (Taberani)
Müslüman, Rabbimizin emrettiği, Peygamber Efendimizin (sav) öğrettiği gibi bir oruç ibadetini eda ederse günahlarından temizlendiği gibi; günahlardan arınmanın bir sonucu olan büyük mükafat cennete kavuşacaktır. Oruç cennete açılan bir kapıdır. Rasulullah Efendimiz (sav) Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm 166.) Oruç ibadeti takvaya uygun olarak eda edilirse kulu cennete ulaştıracak en büyük müjdelerden birisidir.
Müslüman imsaktan ta iftara kadar oruçlu iken daima ibadet halinde olduğu bilinciyle takvaya uygun hareket etmelidir. Aksi halde oruç ibadetinden bir fazilet alamadığı gibi günahkâr da olacaktır. 
Rasulullah Efendimiz (sav) Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terk etmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına (yani oruç tutmasına) kıymet vermez." (Buhârî, Savm 8, Edeb 51) Cenabı Allah’ın kıymet vermediği bir işin bize dünya ve ahirette hiçbir faydası olmadığı gibi pek çok manevi anlamda zararları da cezaları da olacaktır.
Oruç ibadetini eda etmeye niyet eden Müslüman Alemlerin Efendisinin (sav) şu sözünü asla unutmayacak ona göre söz ve hareketlerine yön verecektir. Rasulullah Efendimiz (sav) buyuruyor ki Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21) Yani orucundan hiçbir fazilet, sevap ve mükafat kazamaz. Orucumuzdan zarar etmemek için bu uyarıya hassasiyetle uymak zorundayız. Aksi halde oruç tutup sadece aç ve susuz kalanlardan oluruz ki bu bize ahiret aleminde hiçbir fayda sağlamayacaktır. Sen orucu doyurursan oruç seni acıktırmaz ve susatmaz, ve darda bırakmaz
Oruçlu iken Müslüman faziletlerin artıracak güzel söz ve fiillerle zamanı değerlendirerek Rabbinin rızasını kazanma gayretinde olacaktır. Rasulullah Efendimiz (sav) bir güzel sözünde bizi oruçla ilgili olarak şöyle uyarıyor. Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, 'ben oruçluyum desin' (Buhârî, Savm 9) oruçlu iken haklı haksız olduğuna bakılmaksızın, ben haklıyım düşüncesiyle bile olsa bu tür münakaşalardan uzak durulması özellikle Rasulullah Efendimiz (sav) tarafından vurgulanmıştır.

Cafer KARA
Hafız-Din Görevlisi