EŞKEL-İ 'AYNEYN-İ ŞERÎF (SAV)
(Gözlerine na't)

4. O âhû gözleri vasfedemem âh
Akıl aciz olubdur bunda vallâh
Dökerdi gevherin 'min haşyetillâh'
İki çeşm-i siyahı Mustafa'nın         
                      
5. Sezâdır dense 'a'ynân-ı tecriyân'
Görünürdü o sırr-ı 'neddâhatân'
Çıkıp da fevk-i a'rşa kurdu eyvân
 İki çeşm-i siyah- Mustafa'nın

6. Nigâh-ı nîmi peykânlar eğerdi
 Nice âşıkların bağrın sökerdi
Kulûbu zabt rderdi hem çekerdi
İki çeşm-i siyahı Mustafa'nın
      
Gözlerine Na't:                       
ARŞIN KANDİLLERİ GÖZLER
4. Muhammed Mustafâ (sav)'nın âhu gözlerini tarif edemem, vallâhi o gözleri tarifte akıl aciz kalır çünkü O, simsiyah gözlerinden Allah (cc) korkusuyla cevahir gibi yaşlar dökerdi.
Kur'ân-ı Kerîm ve Hadîs-i Şerîflerde "haşyet" kelimesi saygı ile karışık bir korku anlamında kullanılmıştır. Fatır Sûresi'nin 28. âyetinde "Allah'a karşı ancak kulları içinde âlim olanlar, derin saygı duyarlar" denilmektedir. Peygamberimiz (sav) de "Ben Allah (cc) hakkında sizden daha çok bilgiye sahibim ve benim haşyetim sizden daha fazladır"60 buyurmuştur. Gevher hem asıl manasıyla hem de gözyaşı anlamında tevriyeli olarak kullanılmıştır. Çünkü Cenâb-ı Hakk (cc)'ın ilk yarattığı cevher Hz. Peygamber (sav)'in nûrudur. Bu cevherden bütün kâinat yaratılmıştır. Allah (cc)'a duyulan derin saygıyla iki siyah gözlerinden cevher saçması Muhammedî nûru yayması anlamına gelir. Ayrıca O'nun gözyaşları cevherin bir başka anlamı olan elmas, inci, zümrüt, yakut gibi kıymetli taşlara da teşbih edilmiştir.
5. Muhammed Mustafâ (sav) 'arş-ı âlâ'nın en yüksek noktasına çıkıp orada eyvân kurmuştur. O'nun iki siyah gözüne cennete akan iki ırmak ile cennet bahçelerinde fışkıran iki kaynak denilse uygun düşmez mi?
Hz. Peygamber (sav) Mi'rac'a çıktığı zaman kendisine cennet ve cehennem de gösterilmiştir. Orada cennette akan iki ırmak ve yerden fışkıran iki kaynak gördü, bunların ne olduğunu Cebrail (as)'a sordu. İki ırmağın birinin adının "Tesnîm"61 ötekinin adının "Selsebil"62 olduğunu öğrendi. Yerden fışkıran iki çeşmenin ise birinin adı "Kevser"63 ötekinin adı "Rahmet"  pınarı idi. Bu akarsular sütten beyaz, baldan tatlı ve miskten daha güzel kokulu idiler. Bir başka rivâyette ise ahrette cennete girmeye hak kazanan cennet ehli cennete girer girmez bu sulardan içecekler, içtiklerinde de gençleşip güzelleşecekler bir daha yaşlanmayacaklar ve cennetten çıkarılmayacaklardır.
İşte Peygamberimiz (sav) bir kişiye baktığında onun bakışları bu cennetırmaklarınınbıraktığı etkiden daha etkiden daha fazlasını hissettirecek güçte görülmektedir.
6. Muhammed Mustafâ (sav)'nın küçük bir göz atışı, aşığı yaralayan okları eğip bükmeye yeterdi. O iki siyah gözlerle baktığında kalpleri yerinden oynatır, âşıkların bağrını delerdi.
Edebî literatürde gamzenin okları kaş kemanıyla atılır. Hz. Peygamber (sav)in yan veya îmâlı bakışından söz etmek yanlıştır. Çünkü kendisinde hiçbir eğrilik görülmeyen Hz. Peygamber (sav)'e yan ve îmâlı bakış yakıştırmak olmaz. Ancak O'nun etkili bakışlarının nüfûzu ve kuvveti farklı tezahür eder. Çünkü Mi'rac Gecesi bakışlarının oku göz açıp kapayıncaya kadar bir anlık zaman içinde Cenâb-ı Hakk (cc)'ın huzûruna "kâbe kavseyn" makamına ulaşmıştır. Hz. Peygamber (sav)'in bakışlarının kendisini cân-ı gönülden seven âşıklarının bağrını delmesi, kalplerini ve gönüllerini fethetmesi ise tabiidir.

............................................................................
(60) Buhari, Edeb, sh. 72; Müslim, Fezâil, sh. 127-128.
(61) Kur'an-ı Kerim,Mutaffifîn suresi: 84/27,28
(62) Kur'ân-ı Kerîm, İnsan Sûresi, 78/18.
(63) Kur'ân-ı Kerîm, Kevser Sûresi, 108/3.
(64) Kur'an-ı Kerim,İnsan  Suresi, 78/31; Muhammed Suresi ,47/15