EZECÜ'L HAVACİB (SAV)
(İnce ve uzun Kaşlara Na't)

84. Mübârek gözleri 'İnnâ fetahnâ'
Hum ebrûları dahi 'fethan mübînâ'

85. Basub kevneyni fethetmek içün hem
İki ebrû iki seyf idi her dem

86. Siyah kaşları mihrâb-ı a'lâim
Cihâna kıblegâh olmuşdu daim

87. Kulûbu sayd içün ol iki ebrû
Dediler san iki kullâb idi o

88.    Murâd ol 'kâbe kavseyn' den muhakkak
Mübârek kaş kemân ebrûyidi ancak

İNCE ve UZUN KAŞLARA NA'T
84.    Muhammed Mustafâ (sav)'nın mübarek gözleri "Yâ Muhammed biz sana ufuklar açıyoruz" âyetini hatırlatır. Kavisli kaşları da " apaçık ufuklar" âyetini hatırlatırdı.
"Gerçek şu ki Ey Muhammed, biz senin için apaçık bir zaferin önünü açtık"101 âyet-i kerîmesi'yle Yüce Allah (cc) gelecekte gerçekleştirilecek fetihler için açılan bir zaferin yolunu bildirdiği gibi Müslümanların devlet olarak kabul edildiği Hudeybiye Barışı'na işaret etmektedir. Hz. Peygamber (sav)'in mübarek gözlerinin ve kaşlarının bu zafer âyeti ile anılarak büyük zaferleri ve fetihleri müjdelemesi O'nun getirdiği dinin ve ümmetinin kıyamete kadar muzaffer olacağını anlatır. Bunun için de sancaklara "Fetih Sûresi"nin ilk âyetlerinin yazılması, kaşların hilâle benzeyen şekliyle ilgili olarak âyette de "açık bir fetih" denilmesi hatıra gelir.
85.    Hz. Muhammed Mustafâ (sav)'nın iki kaşı, iki cihanı fethetmek için her an iki kılıç gibiydi.
Fetih Sûresi'nin ilk âyeti Hayber ve Mekke Fetihlerinin müjdesi yanında Hz. Peygamber (sav)'e dünyada fetih ahrette mağfiret müjdesi verir. Hz. Peygamber (sav)'in gücüne işaret eden böyle bir başarı ve rahmet âyeti hiçbir Peygambere nasip olmamıştır. Şair de edebiyatın kaş için mazmunlaştırdığı kılıç objesiyle Peygamberimiz (sav)'in dünyada çok güçlü ahrette şefaatçi olduğu hususuna telmihte bulunmaktadır.
86.    Cenâb-ı Peygamber Muhammed Mustafâ (sav)'nın siyah kaşları ebedî bir mihrâb gibi cihana kıblegâh olmuştu.
Hz. Peygamber (sav)'in kaşları mihraba benzetilirken yalnızca şekil benzerliği değil aynı zamanda O'nun yüzünün Cenâb-ı Hakkk'ın nûruyla aydınlandığından, Allah'a ibadet için mihraba yöneldiğimiz gibi yüce Peygamber (sav)'in yüzüyle de tevhide yöneldiğimize işaret edilmiştir. Kaş-mihrap münâsebetinde Hz. Peygamber (sav)'in kaşları tevhîd dini olan İslâmiyet'i işaret ettiği gibi mihrap yönümüz olan kıbleyi yani Ka'be'yi de gösteren bir işarettir. Mihrap kelimesi Kur'ân'da geçen bir terim olup ilgili âyetlere de telmih yapılmıştır102.
87.    Muhammed Mustafâ (sav)'nın o iki kutlu kaşı kalpleri fethetmek için yaratılmış iki çengel gibiydi.
Beyitte geçen "sayd" kelimesinin sözlükteki anlamı "av" dır. Tasavvufta kulu Allah'a (cc) çeken cezbe anlamında kullanılmıştır. Hz. Peygamber (sav)'in kaşlarının kalpleri avlaması, bir çengele takılan nesneyi kendine doğru çekmesi de bu cazibeyle alakalıdır. Mevlânâ Celaleddin Rumî, Mesnevî'de:
"Tanrı Peygamberine (Kul Te'alev) buyurdu, Bu Hakk'ın câzibesinden bir ayettir, İşte biz Hak Teâlâ'nın câzibesiyle gideriz" der.
88.    Kur'ân'da geçen 'kâbe kavseyn' âyetinden maksat şüphesiz ki O'nun mübarek keman kaşlarıydı.
"Peygambere olan mesafesi iki yay aralığı kadar yahut daha az oldu"103 âyeti Hz. Peygamber (sav)'in kaşlarının hem iki kavsi andıran yay gibi şekli, hem de bir birine bitişik denilecek kadar yakın olması sebebiyle, bu âyet Peygamberimiz (sav)'in kaşı için bir benzetme unsuru olmuştur. Bu vesile ile şair de bu âyetin Hz. Peygamber (sav)'in kaşlarını ve onun ifade ettiği sırları yani Mirac sırlarını belirtmek için indiğini ifade eden bir hüsn-i ta'lil yapmıştır.
.....................................................................................
(101) Kur'ân-ı Kerîm, Fetih Sûresi, 48/1.
(102) Kur'ân-ı Kerîm, Âl'i İmran Sûresi, 3/37, 39.
(103) Kur'ân-ı Kerîm, Necm Sûresi, 53/9.