DER-BEYÂN-I İBTİDÂ REVNÂK 
EFZÂ HİLYE-İ ŞERÎF 
SALL ALLAHU 'ALEYHİ ve SELLEM
9. Olunca ârız-ı pâkî 'araknâk
Olurdı her biri bir hoş 'ıtırnâk
10. Eğer bir terlese Sultân-ı Kevneyn
Gül-i pürzâle-veş olurdı nermin
11. Dolar idi güzel 'ıtriyle meşam
Aceb misk mi desem yâ 'anber-i fâm
12. 'Araknâk olsa ol Sultân-ı mebrûr
Sanurdın cûşa geldi kulzûm-i nûr
13. Misâli şûle-i fânus ebher
'Aceb berrâk idi ruhunda terler
14. İki yanağı nûru iki 'alev
Salardı dürr ile dîvâre pertev
15. Sanasın berk-i gül-veş rûy-i nîgü
Olurdı terledüğince ne hoş bû

PEYGAMBER (SAV)'İN DAİMA 
AYDINLIK ve PARLAK OLAN 
HİLYE-İ ŞERİFİ'NİN AÇIKLAMALARI
9. Muhammed Mustafâ (sav)'nın tertemiz yanaklarından terler süzüldüğü zaman ter damlalarının her biri hoş bir koku yayardı.
Türk İslam Edebiyatında Hz. Peygamber'in teri şâirane teşbihlerle ele alınmıştır. Sahâbenin rivayetine göre onun teri gül gibi kokardı21. Özellikle vahyin ağırlığı sebebiyle mevsim kış bile olsa alnından inci taneleri gibi terler damladığını bizzat Hz. Ayşe (ra) nakleder22. Na'âtlarda ve hilyelerde onun terinin gül ya da mis gibi koktuğu konu edilirken gül bahçesinin güzelliğini ve tazeliğini Hz. Peygamber'in renk ve kokusundan aldığı dile getirilir.
10.    İki cihan sultanı Muhammed Mustafâ (sav) terlediği zaman üzerine çiğ düşmüş gül yaprağı gibi taptaze olurdu. 
Hz. Peygamber (sav)'in Cenâb-ı Hakk (cc)'ın huzuruna vardığı Mîrac Gecesi meydana gelen hadiselerin ağırlığı karşısında Hz. Peygamber (sav)'in, Cebrâil'in ve Burak'ın terler döktüğü ve Burak'ın terinden yeryüzünde sarı gül, Cebrâil'in terinden beyaz gül, Hz. Muhammed (sav)'in terinden de kırmızı gülün meydana geldiği rivayet edilir23. Bu sebeple gülün Hz. Peygamber (sav)'in terinden meydana geldiği düşüncesi sık sık konu edilir. Bu arada "ter" kelimesi taze anlamına geldiği için tevriye ve tenasüb gibi sanatlarla ele alınır24. Gülün çiçeklerin şahı ve bahar mevsiminin vazgeçilmez güzelliği aslına bağlanır.
11.    Muhammed Mustafâ (sav) terlediği zaman genizler misk gibi, amber gibi güzel kokularla dolardı. 
Hz. Peygamber (sav)'in güzel kokular sevdiği ve kullandığı hadislerle sabittir. Şiirlerde onun gül, misk veya amber gibi koktuğu konu edilirken Cenâb-ı Hakk'ın gül bahçesinin güzelliğini ve tazeliğini Hz. Peygamber (sav)'in renk ve kokusundan aldığı dile getirilir. Veya misk ceylanının Hz. Peygamber (sav)'in misk gibi güzel kokusunun tesiriyle çöllerde dolaştığı konu edilir. Yunus Emre tabiattaki bütün çiçeklerin Hz. Peygamber (sav)'in kokusunu taşıdığını söyler:  
"Hakk ânı övdü, yarattı, sevdi, Habîbim dedi
Yeryüzünde cümle çiçek Mustafâ'nun teridir."25
12.    Yüce Allah (cc)'ın övdüğü dinin Sultanı Muhammed Mustafâ (sav)'dan terler boşansa Kızıldeniz coşuyor sanırdın. 
Hz. Peygamber (sav) ilmi, şefkati ve cömertliği ile engin bir denize benzetilir. Fuzûlî, denizin bakiliği, dalganın geçici olmayı sembolize etmesi dolayısıyla Hz. Peygamber (sav)'i ebedî risâlet denizi, diğer Peygamberleri de bu denizde sona eren dalgalar olarak ele alır. 
13.    Ruhundaki terlerin berraklığı en parlak bir lambaya benzemektedir. 
Hz. Muhammed (sav)'in teriyle Peygamberler arasındaki münasebet doğrudan Yüce Peygamber (sav)'in cismani varlığı ile değil, Allah (cc)'ın ilk yarattığı cevher olan nûr-ı Muhammedî'ye dairdir. Siyer ve hilye gibi eserlerde Cenâb-ı Hakk'ın ilk olarak nûr-ı Muhammedî'yi yarattığı ve ona sevgiyle nazar edince nûrun utancından terlediği, bu nûrun alnının terinden -bazı rivayetlerde de göğsünün terinden- Peygamberlerin yaratıldığı anlatılır26. 
14.    İki yanağının ışığı sanki iki alevdi. İnci gibi etrafa ışık saçardı. 
Şemâil-i Şerîflerdeki bilgilere göre Hz. Muhammed (sav), tebliğ ettiği din ile yeryüzünü küfür karanlığından kurtarmış, hidayet güneşi onun risaletiyle dolmuştur. Bu muhteva onun fiziki unsurlarından yüzü üzerinde en yoğun şekilde işlenmiştir. Bu sebeple onun yüzü; güneş, ay, mum, nur ve Kur'ân-ı Kerîm'deki güneşe kasem edilen ayetlere benzetilir27 ve melih, Münir, pâk, şerîf gibi sıfatlarla ele alınır. Onun eşsiz güzelliğini görenlerin bakışları öyle bir feyz alır ki toprağı altın eder. Ay ve güneş onun yüzünden feyz aldıkları için gece gündüz mücevher saçarlar. Şair "inci gibi ışık saçardı" ifadesiyle böyle bir telmihte bulunmuştur.
15.    Muhammed Mustafâ (sav)'nın yüzü terlediğinde öyle hoş bir koku ile kokardı ki yüzünü yeni açılmış gül yaprağı sanırdın. 
Hz. Peygamber (sav)'in saçı sümbül, yanağı ise Peygamberlik bağının gülüdür. Al yanakları her zaman tazeliğini koruyan dikensiz birer cennet gülüdür. Sahabenin rivayetine göre onun teri gül gibi kokardı .
 ..............................................................................
(21) Mevlâna Şiblî, 'Asr-ı Saadet, C. II, sh. 5.
(22) Mevlâna Şiblî, a.g.e., sh. 388.
(23) İsmail Hakkı Bursevî, Muhammediye Şerhi, C. I, sh. 98, 212.
(24) Â. S. Levend, a.g.e., sh. 485.
(25) Mustafa tatçı, Yunus Emre Divanı, İst. 1997, s.137
(26) Ahmedi Bîcan, Envârü'l-Âşıkîn, C. II, İstanbul, 1973, sh. 403.
(27) Kur'ân-ı Kerîm, Duhâ Sûresi, 93/1; Şems Sûresi, 91/1.
(28) Mevlânâ Şiblî, a.g.e., C. II, sh. 5.