(İskilipli Atıf Hocanın Terbiye-i Etfal isimli makalesinin üçüncü kısmıdır.)

Çocuk Terbiyesinde Ebeveynin Dikkat Etmesi Gereken Hususlar

12. Anne baba çocuğuna, büyük yahut küçük kimseden bir şey almamayı, istememeyi öğretmelidir. Yücelik, izzet ve şerefin almakta değil ihtiyaç sahibine vermekte, infak etmekte olduğunu anlatmalıdır.

13. Çocuk, aşırı nazlı olmaya, nimet ve aşırı rahata alıştırılmamalı. Altın ve gümüşü çok sevmesine mani olunmalıdır. (Özellikle erkek çocuğun altından uzak tutulması gerekmektedir. Zira altın erkek için haramdır.)

14. Çocuk, anne babasına hürmet ve itaate, öğretmen ve eğitmenine, yahut yakın/uzak fark etmeksizin kendisinden büyüklere saygılı ve küçüklerine merhametli olmaya alıştırılmalıdır.

15. Çocuk, doğru bir şey için veya yalan yere yemin etmekten, faydasız/anlamsız söz söylemekten; küfretmekten, lanet etmekten, hakaret etmekten, haram olan oyunlar ve çalgılardan uzak tutulmalıdır. Arsız ve hayasız çocuklarla ve küfreden, lanet okuyan, kötü sözleri dillerinden düşürmeyen ve günah, suç, aşağılık bir yaşam biçimine sahip boş işlerle uğraşan kişilerle arkadaşlık kurması engellenmelidir. Çünkü kötü haller ve çirkin ahlak kişiye kötü arkadaşından sirayet eder. Özellikle yetişme çağında çocuk ihmal edilir de fasık, günahkar, hayasız, arsız, namussuz kimselerle düşer kalkarsa hiç şüphe yok ki bu kişilerin kötü ahlakı o çocuğa da bulaşacak ve aynı kötü ahlaka o da sahip olacaktır. Dolayısıyla kötü hal ve rezil ahlaktan çocuğun muhafaza edilmesi ancak onu kötü arkadaşlardan korumak ve dini terbiye vermekle mümkün olacaktır.

Çocuklara dini eğitim ve terbiye verme konusunda arz ettiğimiz durumlar ve söz konusu hükümlere son derece önem vermek gerekmektedir. Nitekim, "Çocuklarınıza yedi yaşında namazı emredin. On yaşına geldiğinde namaz kılmazlarsa (hafifçe ve öğretmek niyetiyle) onları paylayın" hadis-i şerifi gereğince dahi çocuk yedi yaşına bastığında temizlik, namaz ve güç yetirebildiği şerî görevleri ona emretmek ve on yaşına geldiğinde söz konusu emirleri terk etmesi halinde hafif/öğretici şekilde çocuğun kulağı çekilmelidir. Ramazan ayında bazı günler oruç tutmayı emretmek; kötü alışkanlıklardan içki içmek, hırsızlık yapmak, yalan söylemek, emanete hıyanet etmek, günah işlemek ve aşağılık fiillerle meşgul olmak gibi haramlardan çocuğu sakındırmak ve onun kalbine Allah'ın (korkusunu/saygınlığını) yerleştirmek ebeveyn üzerine vacip olan bir görevdir.

Şir'atü'l-İslam isimli eserde şöyle geçer: "Çocuğun anne babası üzerindeki haklarından biri de helal lokma yedirmek, büluğ çağına geldiğinde onu evlendirmektir. Anne babası çocuğu evlendirmez ve o da bir haram işleyecek olursa anne baba o günahta çocuğa ortak olurlar."

İşte çocuğun müslümanca terbiyesi müellifin (Seyyid Alizade'nin) ifade ettiği şekilde olur. Çocuklara bu şekilde eğitim verilirse mütedeyyin ve meşru bir yaşam tarzına sahip olacaklarında şüphe yoktur.

İslam, Müslümanlar arasında ortaya çıkabilecek fitne, fesadın kaynağı olan ahlaki uyuşmazlığa meydan vermemek için tâ ilk yetişme çağından itibaren çocuğa mükemmel surette dini terbiye verme ve ahlaki olarak belirli bir seviyeye onu taşıma konusuna son derece önem vermektedir. Ne var ki Hulefa-yı Râşidîn devrinden sonra dini terbiye ve eğitime ve ahlaki erdemlerin neşredilmesine genel anlamda gereken önem verilememiştir. Hele şu son zamanlarda terbiye ve ahlak konusunda dinimiz İslam'ın emrettiği usul ve kaideler büsbütün terk edilmiştir. Çocuğun ilk yetişme çağından itibaren ahlaki erdemler ve dini terbiye yerine rezil adetler, aşağılık bir ahlak anlayışı hakim maalesef. Bu yüzden çocuklar hemen erken yaşlardan itibaren her türlü fenalık ve rezalete hazır şekilde yetişiyorlar.

Bir kere asrımızda çocuklara helal süt emzirilmiyor. Çocuklarına süt veren anneler yahut çocuğu emzirmesi için kendisine verilen süt anneler çoğunlukla helal haram bilincine sahip değil ve ahlaki faziletlerden maalesef yoksunlar. Hatta bazıları terbiyesiz, hayasız, günah ve kötülüklere teşne kimselerdir. Özellikle de yabancı ve gayrimüslim kadınların gerek çocuğa süt emzirmek ve gerekse ilim öğretmek maksadıyla dadı olarak seçilmesi başlı başına bir problem. Özellikle yüksek tabakada, elit sayılan ailelerde çocuklar gayrimüslim dadılar, cahil ve ahlaksız bakıcılar ile terbiye olunuyor. Çocuk, pohpohlanarak şımarık, kibirli ve keyfine hevasına düşkün şekilde ve günaha ve sefahete bulaşmış vaziyette yetiştiriliyor. Biraz aklı başına gelir gelmez ahlaksızlığın esasını teşkil eden düzme ve uydurma masal, meddahçılık, karagözcülük, ile kalbi doluyor. (Günümüzde de bu konu önem arz etmektedir. Zira hem anne hem de babası kariyer! yapan  çocuklar itikad ve amel bakımından ne idüğü belirsiz bakıcılara emanet edilebiliyorlar. Bu da çocuk açısından gayet tehlikeli bir durumdur.)

DEVAM EDECEK