(İs­ki­lip­li Atıf Ho­ca­’nın Ter­bi­ye-i Et­fal isim­li ma­ka­le­si­nin dör­dün­cü ve son kıs­mı­dır.)
(Ma­ka­le­nin ilk iki bö­lü­mün­de ya­pı­lan özel­lik­le he­lal süt ve iman-amel sa­hi­bi an­ne/süt an­ne ko­nu­sun­da­ki uya­rı­lar dik­ka­te alın­ma­dı­ğı tak­dir­de) Ço­cuk, tem­yiz ça­ğı­na (ye­di ya­şı­na) ulaş­tı­ğın­da kö­tü ah­lak ve re­zil alış­kan­lık­la­rın kay­na­ğı olan aşk ve sev­da­ya da­ir şi­ir­ler, ro­man­lar ve hi­ka­ye­ler oku­mak; çal­gı, eğ­len­ce, (ge­rek­siz ve re­zil içe­ri­ğe sa­hip) ti­yat­ro me­kan­la­rı­na git­mek ve gayr-ı meş­ru her tür­lü or­tam­la­ra alı­şa­bil­mek­te­dir. Er­gen­lik ça­ğı­na gir­di­ğin­de ise al­kol kul­lan­mak, mey­ha­ne­ye ve ge­ne­le­ve git­mek, da­ma, tav­la, is­kam­bil oy­na­mak gi­bi gayr-ı meş­ru­luk­la­ra ko­lay alı­şa­bil­mek­te­dir.
Elit sa­yı­lan bir ai­le­ye men­sup ço­cuk, İs­lamî ter­bi­ye­nin as­la ko­ku­su­nu bi­le ala­ma­dı­ğı gi­bi Ba­tı­lı da­dı­lar ile ter­bi­ye edi­le­rek, Ba­tı­lı okul­lar­da eği­tim ala­rak gay­ri­müs­lim­le­rin örf, adet ve ah­la­kı­na ken­di­si­ni da­ha ya­kın his­se­de­bil­mek­te­dir.


İş­te bir ta­raf­tan bu yö­nüy­le ço­cuk­la­ra er­ken yaş­lar­dan iti­ba­ren ge­nel ola­rak di­ni ter­bi­ye­ye, mil­li de­ğer­le­re ay­kı­rı özel­lik­ler ka­zan­dı­rı­lı­yor. Di­ğer ta­raf­tan İs­lam top­lu­mu­nu oluş­tu­ran Arap, Türk, Kürt, Ar­na­vut, Laz, Çer­kez, Gür­cü, Boş­nak ve  Ta­tar gi­bi top­lu­luk­la­rın ata­la­rın­dan kal­ma bir ta­kım ca­hi­li­ye adet­le­ri, çir­kin ah­lak ve ba­tıl dü­şün­ce­ler iyi zan­ne­di­le­rek ye­ni ne­sil­le­re öğ­re­til­mek­te­dir.
Ay­rı­ca şu son za­man­lar­da me­de­ni­yet ve ge­liş­miş­lik gös­ter­ge­si ol­du­ğu id­di­asıy­la Av­ru­pa mil­let­le­ri­nin re­zil adet­le­ri ve çir­kin ah­la­kı Müs­lü­man­lar ara­sın­da yay­gın­laş­tı­rı­lı­yor.
İş­te bun­ca kay­nak­tan ah­lak­sız­lık, ter­bi­ye­siz­lik Müs­lü­man­lar ara­sın­da ga­yet ge­niş öl­çü­de ve yo­ğun şe­kil­de yay­gın­laş­tı­ğın­dan (bu du­rum­dan et­ki­le­nen­le­rin) he­men hep­si di­ni ah­la­ka ve İs­la­mi eği­ti­me ta­ban ta­ba­na zıt bir zi­hin ya­pı­sı ve ya­şam tar­zı­na sa­hip olu­yor­lar. Ah­lak­sız­lık­ta da bi­ri di­ğe­ri­ne son de­re­ce fark­lı şe­kil­de ye­ti­şi­yor­lar. Bu­nun için­dir ki ki­mi za­man Arap, Türk, Kürt, Ar­na­vut, Laz, Çer­kez, Gür­cü, Boş­nak ve  Ta­tar gi­bi mil­let­le­rin es­ki adet­le­ri ve kö­tü ah­lak­la­rı­nı ta­kip ede­bi­li­yor­lar. Ne­ti­ce­de ki­mi oyun­cu, çal­gı­cı, mey­ha­ne­ci ve sa­ir re­zil adet­le­ri­ne alı­şa­bi­li­yor­lar. Ki­mi de sap­kın­lık ve bi­dat ta­raf­tar­la­rı­nın eliy­le İs­lam bir­li­ği­ni par­ça­la­mak için Müs­lü­man­lar ara­sı­na yer­leş­ti­ril­miş olan ehl-i sün­net dı­şı, sap­kın, bi­dat eh­li akım­la­ra ka­pı­lıp gi­di­yor­lar. (Söz ko­nu­su sap­kın, bi­dat mez­hep, meş­reb ve akım­la­rı tes­pit et­me­de öl­çü ehl-i sün­net ve'l-ce­ma­at an­la­yı­şı­dır. Her­han­gi bir ko­nu­da özel­lik­le de iti­kad ve muh­kem ame­li ko­nu­lar­da ehl-i sün­ne­te mu­ha­lif olan her­han­gi bir mez­hep, meş­reb ya­hut akım sap­kın ve ehl-i bi­dat ka­bul edi­lir. Uzak du­rul­ma­lı­dır.)


Ki­mi ise İn­gi­liz, Fran­sız, Al­man, Rus, Rum ve Ro­ma mil­let­le­ri­nin çir­kin ah­lak­la­rı­nı övünç ve if­ti­har­la ka­bul edi­yor­lar. Da­ha­sı bu çir­kin ah­la­kı İs­lam bel­de­le­rin­de yay­ma­ya gay­ret edi­yor­lar. 
Müs­lü­man­la­ra ib­ret ol­ma­sı için Av­ru­pa­lı müs­teş­rik­ler­den bi­ri­nin son de­re­ce önem­li bir sö­zü­nü nak­le­de­lim. İn­gi­liz bir müs­teş­rik şöy­le der: "Do­ğu mil­let­le­ri­nin ah­la­kı, adet ve dav­ra­nış­la­rı ga­yet gü­zel, me­de­ni ve na­zik­tir. Ey Do­ğu mil­let­le­ri (Müs­lü­man­lar), bu (İs­lam) me­de­ni­ye­ti­ni­zi ha­kir gör­me­yi­niz, terk ve ih­mal et­me­yi­niz. Av­ru­pa'nın o ha­şin me­de­ni­ye­ti si­zin bu gü­zel ve na­zik me­de­ni­ye­ti­ni­zi or­ta­dan kal­dır­ma gay­re­tin­de­dir. Bu­na kar­şı he­pi­niz bir­lik ola­rak me­de­ni­ye­ti­ni­zi mu­ha­fa­za için mü­ca­de­le edi­niz. Av­ru­pa ile te­mas­ta bu­lu­nan Do­ğu mil­let­le­ri sa­de­ce Av­ru­pa'nın işe ya­rar ku­ral­la­rı­nı, gü­zel adet­le­ri­ni al­mı­yor­lar. Mü­kem­mel ol­ma ar­zu­suy­la mey­ha­ne­le­ri­ni, ge­ne­lev­le­ri­ni, oyun­la­rı­nı, aşa­ğı­lık ku­rum­la­rı­nı ör­nek alı­yor­lar. İş­te Hin­dis­tan, Mı­sır, Tu­nus, Ce­za­ir mi­sal ola­rak or­ta­da­dır. Yok­sa ilim ve fen gi­bi mil­li­yet ren­gi­ne bo­ya­na­ma­yan ve bü­tün in­san­lı­ğın mad­di ge­li­şi­mi için va­sı­ta­lar olan araç-ge­re­cin hep­si­ni ol­du­ğu gi­bi ala­bi­lir­si­niz. Fa­kat di­ni/mil­li kim­li­ği­ni­zi or­ta­dan kal­dı­ra­cak dav­ra­nış­lar­da bu­lun­ma­yı­nız. Hu­la­sa, Frenk­li­ğe özen­me­yi­niz, siz her ne ya­par­sa­nız ya­pın bir İn­gi­liz, bir Fran­sız ya da bir Al­man ola­maz­sı­nız. Ak­si hal­de sa­de­ce Av­ru­pa'yı yü­zey­sel şe­kil­de tak­lit ede­rek Müs­lü­man­lık­tan çı­kar, kar­ma­şık bir ruh ha­li içe­ri­sin­de ya­şar gi­der­si­niz. İş­te bu da si­zin için bü­yük bir fe­la­ket­tir."


Müs­lü­man­la­rın ha­ki­ka­ti ifa­de eden bu gi­bi söz­ler­den ib­ret al­ma­sı ge­re­kir­ken ne ya­zık ki ba­si­ret­le­ri bağ­lan­mış ol­du­ğu için ha­ki­ka­ti gö­rüp de us­lan­mı­yor­lar. Mı­sır­lı­lar, Hint­li­ler, Tu­nus­lu­lar, Ce­za­ir­li­le­rin mü­kem­mel­lik ve şe­ref el­de et­me id­di­asıy­la Av­ru­pa'nın re­za­let ve aşa­ğı­lık ya­şam tar­zı­nı ka­bul et­tik­le­ri gi­bi bi­zim Os­man­lı Müs­lü­man­la­rı da ah­lak­sız­lık­ta ve Av­ru­pa'nın re­zil adet ve aşa­ğı­lık ah­la­kı­nı tak­lit et­me­de bir­bir­le­riy­le ya­rı­şı­yor­lar. (Atıf Ho­ca'nın ifa­de et­ti­ği bu tak­lit ya­rı­şı gü­nü­müz­de de hız kes­me­den ve sı­nır ta­nı­mak­sı­zın ma­ale­sef de­vam edi­yor.) Mey­ha­ne­ler, ge­ne­lev­ler, ti­yat­ro­lar (gü­nü­müz­de TV ka­nal­la­rı, in­ter­net si­te­le­ri) va­sı­ta­sıy­la Av­ru­pa'nın çir­kin ah­la­kı ve re­zil adet­le­ri İs­lam bel­de­le­rin­de az da ol­sa var olan di­ni ah­la­kı ve me­de­ni­ye­ti­mi­zi or­ta­dan kal­dır­ma­ya ça­lı­şı­yor.
Ma­ka­le bo­yun­ca arz et­ti­ğim bun­ca (di­ni­mi­ze) zıt ah­lak ve adet­le­ri be­nim­se­yen mil­let­le­rin, bir­le­şe­rek bir­bir­le­ri­ni des­tek­le­me­le­ri şöy­le dur­sun fır­sat bul­duk­ça bir­bir­le­ri­ni or­ta­dan kal­dır­ma ve he­la­ke sü­rük­le­me­le­ri do­ğal­dır. ( Atıf Ho­ca'nın bah­set­ti­ği du­rum ya­kın ta­ri­hi­miz­de ve gü­nü­müz­de ay­nıy­la ya­şan­mış­tır/ya­şan­mak­ta­dır. İs­lam ül­ke­le­ri bı­ra­kı­nız it­ti­fa­kı bir­bir­le­ri­nin ku­yu­su­nu kaz­mak­ta­dır ma­ale­sef.)


İş­te bu yüz­den Hz. Pey­gam­ber (s.a.s) ta­ra­fın­dan or­ta­ya ko­nu­lan ra­şid ha­li­fe­ler dö­ne­mi­nin so­nu­na ka­dar sa­pa­sağ­lam de­vam eden İs­lam bir­li­ği esa­sı par­ça­la­na­rak Müs­lü­man­la­rın kuv­vet ve atıl­gan­lı­ğı­nı yok edil­me­ye ça­lı­şıl­mak­ta­dır. Ne­ti­ce­de Müs­lü­man­la­rın düş­man­la­rı­nın elin­de ha­kir ve ze­lil ola­rak kal­mış­lar­dır.
Ey Müs­lü­man­lar, dün­ya­da için­de bu­lun­du­ğu­nuz şu re­zil du­rum­dan kur­tul­mak, di­ğer mil­let­ler gi­bi siz de var­lı­ğı­nı­zı ale­me du­yur­mak ve ahi­ret­te en bü­yük mut­lu­lu­ğa ka­vu­şa­bil­mek is­ter­se­niz İs­lam ah­la­kı­na sa­rı­lı­nız. Di­ni­miz İs­lam'ın or­ta­ya koy­muş ol­du­ğu pek kıy­met­li ah­lak il­ke­le­ri­ni tat­bik edi­niz. İş­te o za­man ara­nız­da tam bir bir­lik­te­lik olu­şur, bu­nun gü­zel bir so­nu­cu ola­rak da za­ru­ri ola­rak bir­bi­ri­ni­ze des­tek ve yar­dım­cı olup içi­ne düş­tü­ğü­nüz zil­let ve re­zil du­rum­dan kur­tu­lur­su­nuz.
Yok­sa uy­gu­la­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nız Av­ru­pa'nın çir­kin ve re­zil ah­la­kı, ca­hi­la­ne ta­vır­la­rı ıs­rar ede­cek olur­sa­nız so­nuç­ta da­ha faz­la ber­bat ha­le ge­le­ce­ği­ni­ze şüp­he yok­tur. (SON)

 

Fa­tih Mü­der­ris­le­rin­den İs­ki­lip­li Mu­ham­med Atıf