Anne/babaların ve sorumluluk sahibi kişilerin indi ilahide işlerinin kolay olabilmesi için, çocuklara karşı olmazsa olmaz bazı yerine getirmekle mükellef oldukları, görev ve sorumlulukları vardır. 
Anne ve babalar, çocuklarının her şeylerinden sorumludurlar. Onlara giydirdikleri elbiselere de dikkat etmeleri gerekir. Ağaç yaşken eğilir misali çocukta olsa, bilhassa kız çocuklarının mahrem yerleri örtülmelidir ki çocuk ar ve hayâ duygularından mahrum yetişmesin. Çocuklar islâmî örtünme kurallarına küçük yaştan itibaren alıştırılmalıdırlar ki çocuk büyüdüğü zaman zorluk çekmesin. Yine elbisesini alırken veya giydirirken dinimizin ölçüleri olan, vücut hatlarını belli etmeyecek bollukta ve yine vücut hatlarını belli etmeyecek kalınlıkta olmasına da dikkat edilmelidir. Belli bir yaştan sonra çocuklar anne babasının odalarında yatmamalıdırlar. Kız ve erkek çocuklarda imkânlar dâhilinde ayrı odalarda yatmalıdırlar. Zîra peygamberimiz "Çocuklarınız yedi yaşına geldiğinde yataklarını ayırın" Erkek çocukları küçükken akıl bâliğ olmadan önce sünnet ettirilmelidirler. Peygamberimiz:?"Dört şey var ki, bunlar peygamberlerin sünnetlerindendir. Sünnet olmak, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmektir"??(Tirmizi)? "Sünnet olmak hem dinin hem dindarlığın şiarıdır. Müslümanın gayrimüslimlerden ayırt edilmesi buna bağlıdır.  
Çocuk doğduğu zaman akîka kurbanı Kesmek: İmam-ı Muhammed'e göre vacip, İmam Şafii'ye göre sünnet, diğer imamlara göre ise müstehaptır. (Yeni doğan çocuklar için Allah'a şükretmek maksadı ile kesilen kurbana Akîka kurbanı denilir) Nafile bir ibadet olduğu için belli bir zaman da yoktur. Peygamberimiz çocukları ve torunları doğdukları zaman akîka kurbanı kesmiş ve etini de fakirlere dağıtmıştır. Peygamberimizden gören ashapta bu sünneti uygulamışlardır. Nimetin şükrünün bir edası olarak akîka kurbanını kesenler niyetleri ile sevap kazandıkları gibi hali vakti yerinde olmayanlar da akîka kurbanını kesemediğinden dolayı günaha girmiş olmazlar. Yine Peygamberimiz çocukların ilk tıraşlarındaki saçlarının ağırlığınca gümüşü de tasadduk etmiş ve biz ümmetlerine de tavsiye etmiştir.  
Çocuklar küçük yaşlardan itibaren namaza alıştırılarak dini eğitim verilmeye başlanmalıdır. Ayrıca anne, babalar dînî vazifelerini yaşayarak ve beraber ibadetlerini yaparak, çocuklarına örnek olurlarsa daha da güzel ve daha da etkili olur. Anne ve baba çocuklarına âdabı muaşeret kurallarını da öğretmelidirler. Ömer b. Ebu Seleme: "Ben Peygamberimiz' in evinde yetim bir oğlan çocuğu idim. Yemek yerken elim yemek tabağının içine battı. Kendi önümden de yemiyordum. Bunu gören Peygamberimiz: 'Evladım! Yemek yediğinde besmele çek, sağ elinle ve önünden ye' Buyurdu. Benimde ondan sonra yemek yeme tarzım öyle oldu" (Buhari, Müslim) Anne babalar, çocuklarının zorunlu okul eğitiminden sonra yükseköğrenim için kapasitesi, kabiliyeti ve isteği varsa gerekeni yapmalıdırlar. Bunlar yoksa bir meslek sahibi olabilmesi için yönlendirmede bulunulmalı ve aylak aylak ortada dolaşmaya, yan gelip yatmaya alışmamalıdırlar. Eşyanın tabiatı boşluk götürmez derler. Bu arada yanlış arkadaşlar edinebilir ve onlarda yanlış yollara sevk edebilirler. 
Aile içinde anne-babalar çocuklarını eğitirken onlara daima anlayış, sevgi, şefkat ve merhametle yaklaşmalıdırlar. Çocuk kötü bir davranışı ilk defa yapınca onun kötü olduğu güzelce izah edilmelidir. Çocuk ısrarla tekrar aynı hatayı yapmaya devam ederse dayak dışında uygun bir şekilde cezalandırma yoluna gidilebilir. Ancak asla zorlama ve baskıya müracaat edilmemelidir. Her hatayı büyütmek, hemen müdahale etmek, ağır şekilde cezalandırmak, başkalarının yanında yapılan hatayı teşhir etmek uygun değildir. Hata ve kusurlar çocukların seviyelerine inilerek onların anlayabilecekleri bir üslupla anlatılmalıdır. Çocukları terbiye etmek için dövmek hiçbir zaman çözüm yolu değildir. Sopa, söyleyecek güzel sözü olmayan, sevgi ile yaklaşmasını bilmeyen aciz insanların işidir. Bazen bazı çocuklarda sabrı zorlayan kötü alışkanlıklarda olabiliyor. Hırsızlık hastalığı olan bir öğrencimizin velisini çağırarak usulüne uygun bir şekille ve usulüne uygun bir lisanla anlattığım zaman hocam evde de yapıyor. Gece yatarken pantolonumun cebindekileri saklayarak yatıyorum demişti. Bu bir hastalıktır. Bu tür hastalıklar konusun da bile hiçbir zaman dayak çözüm yolu olarak görülmemeli, sevgi ile yaklaşarak tedavi yolları aranmalıdır. Anne/babalar çocuklarına yaptıkları kötü işlerin zararını tatlı dil ile anlatmalı ve ikaz etmelidirler. Çocukların seviyesine inerek onları eğitmelidirler. Enes b Malik:?"Resulüllah ahlâk yönünden insanların en güzeli idi. Ben çocukluğumda kendisine hizmet ettiğim sıralarda bir gün beni bir ihtiyaç için bir yere göndermişti. Derken çıktım bu iş için yola koyuldum. Sokakta oynayan çocuklara tesadüf ettim, onlarla birlikte oyuna dalıp işimi unuttum. Bir süre sonra bir de baktım ki; Resulüllah arkamdan başımı tutmuş gülümsüyor. Bana: "Ey Enescik, sana dediğim yere gitsen ya." dedi. Ben de: "Evet ya Resulüllah şimdi gidiyorum." dedim. Enes rivayetine devam ederek: "Allah'a yemin olsun, ben kendisine yedi ya da dokuz yıl hizmet ettim. Yaptığım bir işten dolayı 'niye böyle yaptın?' Yapmadığım bir işten dolayı da, 'niye böyle yapmadın?' dediğini bilmiyorum." (Ebu Davud)  
Peygamberimiz; "Çocuklarınıza saygılı davranın, onlarla alay etmeyin, onlara hakaret etmeyin, aptal ve cahil gibi lakaplarla çağırmayın." (el-Kâfi, c.6, s.47) Ayrıca ebeveynler, çocuklarına asla beddua etmemelidirler. Çünkü anne ve babaların duaları da bedduaları da etkilidir ve karşılıksız kalmaz.