Dünyanın başına bela olan/edilen Covıd-19 virüsüyle ilgili her şey söylendi, yazıldı-çizildi. Malumat o kadar çok oldu ki artık televizyonların haber kanallarını, cep telefonlarının mesajlarını açmak istemiyoruz.
Neredeyse korona ile yaşamaya alışıyoruz dostlar.
Neden mi böyle diyorum?
İnsanlar çok rahat.
Özellikle maske insanları aldatıyor.
Maske takanlar, iş yerlerinde ve dışarıda özgürce hareket kabiliyetine sahibiz havasındalar; sosyal mesafe kuralını ihmal ediyorlar.
Kendimden biliyorum. Maskesiz dışarı çıktığımda insanlardan fersah fersah kaçarken maskeyi takınca, bir baktım ki burun buruna konuşuyoruz ve iş görüyoruz. Sonradan jeton düştü.
**
Maske tartışması ayrı bir konu.
Eczacılardan birine sordum; "büyük şehirler dışında maske dağıtımı başlamadı henüz" dedi.
El yapımı ne kadar sağlıklı; bu bir.
İki; maske, ücretli olsa da marketlerdeki poşetler gibi cüz'i para mukabili alsaydık keşke.
Şimdiye herkes rahatça edinmiş olurdu.
Üç ve en önemlisi; ücretsiz olmasından dolayı kullanımda keyfilik ve değerini bilmeme söz konusu. Kullanım sonrası rastgele bir yere atılması da cabası.
Kapalı çöp kutuları dışında rastgele bir yerlere atılması, büyük bir sorumsuzluk. Zira  tehlikeli.  
Dolayısıyla dikkat edilmezse maske tam koruma sağlamıyor, bilinçsiz hareket edilirse virüsün yayılmasına bile zemin hazırlayabiliyor.
Malumun ilamı şeyleri tekrarlarsak:
Virüs damlacık yoluyla bulaştığı için uzmanlar elleri sık yıkamak ve yüze dokunmamak gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor. Bu virüse karşı yapılan açıklamalarda en doğru koruma yönteminin temiz ve steril kalmak olduğu belirtiliyor.
Sağlık Bakanlığı da bu virüse karşı vatandaşların gerekmedikçe evden çıkmamalarını, insanlarla temastan kaçınmalarını ve kişisel hijyene maksimum düzeyde dikkat edilmesi gerektiğini söylüyor.
**
Yine bilindik bir kısım şeyleri hatırlamaya/hatırlatmaya müsaade edin.
Virüs sebebiyle,
Temizliğin ne kadar önemli,
Tedbirin ne kadar gerekli,
Sağlığın ne büyük hazine,
İnsanın ne kadar aciz,
Dünyanın ne kadar fani,
Ölümün ne kadar yakın
Ve Allah'ın ne kadar büyük olduğunu öğrendik.
Hastaneye gidip doktor beğenmiyorduk, doktor da hasta…
Okula gidip öğretmen beğenmiyorduk, öğretmen de öğrenci…
Camiye gidip hoca beğenmiyorduk, hoca da cemaat…
Çarşıya gidip esnaf beğenmiyorduk, esnaf da müşteri…
Baba evladından memnun değildi, evlat da babasından,
Karı kocasından memnun değildi, koca karısından,
Komşular, akrabalar keza birbirinden memnun değildi.
Şimdi:
Ne doktor kaldı, ne hasta; malum virüs şüphesi dışında hastaneye gidemiyoruz.
Ne öğretmen kaldı, ne öğrenci; okullar kapandı, uzaktan eğitim yapıyoruz.
Ne hoca kaldı, ne cemaat; camide cemaat olamıyoruz.
Ne esnaf kaldı, ne müşteri; çarşıya, markete rahatça girip-çıkamıyoruz
Ne komşu kaldı, ne akraba; kapı dışına bile adım atamıyoruz.
Zaman, yine evde kalarak nankörlüğümüze af dileme zamanı.
Zaman, değerini bilmediklerimize kıymet verme zamanı
Zaman, muhasebe zamanı…
Vesselam.